Yunanlıların hastalığı belli oldu! Bakan Akar teşhis koydu: Mitomani... Kargalar güler...
Abone olMilli Savunma Bakanı Hulusi Akar'ın, gündemdeki konularla ilgili konuşurken Yunan siyasilere hastalık teşhisi koyması olay oldu. Bakan Akar, Yunan siyasilerin 'mitomani'ye yakalandıklarını söyleyip 'şifalar diliyoruz' ifadesini kullandı. Mitomani hastalığı neymiş, Bakan Akar onu da kendisi açıkladı.
Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar, Yunanistan ile
had safhaya ulaşan
gerilimden Kıbrıs meselesine, ABD'den F-16 satın
alımından terörler mücadeleye kadar gündeme ilişkin
önemli açıklamalarda bulundu.
Bakan Akar, Ege'de tansiyonu artırarak iç siyasette oy devşirme amacı güden Atina'yı net bir dille uyardı. Akar, "Gayri Askeri Statüdeki Adalar'ı silahlandırmak Lozan ve Paris anlaşmalarından çıkmak anlamına gelir" ifadelerini kullandı.
"400 sene Osmanlı idaresinde kalan Yunanlar şimdi..."
Bakan Akar, komuta kademesiyle birlikte önceki gün Isparta'da incelemelerde bulundu. Yunanistan'ın Adalar Denizi'ndeki provokasyonlarına işaret eden Akar, Atina'ya uyarılarda bulundu.
Melik Yiğitel'e konuşan Bakan Akar şu açıklamaları yaptı:
Bir ülkenin eski Cumhurbaşkanı, Tripoliçe'yi, yani katliamı
savunuyor. Orada katledilenler arasında Arnavut, Türk, Yahudi
siviller, Rumlar da var. İnsan olan katliamı
savunmaz. Yunanlar 400 sene Osmanlı idaresinde kalıyor ama
dilini, dinini kaybetmemiş. Şimdi ise aynı millet, kendine 400 yıl
böyle davranmış bir milleti zulüm yapmakla, soykırımla suçluyor!
Kendileri Batı Trakya'daki insanlara 'Türk
değilsiniz' diyor. Atina'da bir cami var, mütevelli heyeti
Ortodoks'lardan oluşuyor.
"Anlaşmadan çıkıyorsun demektir"
Lozan Antlaşması Madde 12, Paris Barış Konferansı Madde 14, Gayrı Askeri Statü'deki adaların silahlandırılamayacağını söylüyor. Siz bu adaları askeri hale getiremezsiniz. Eğer bunu bu hale getirirsen anlaşmadan çıkıyorsun demektir.
Yunan'ın taciz cevabına eleştiri: Buna kargalar güler
Yunanistan'ın Ege'deki tacizleri, provokasyonları devam ediyor. Bunlara karşı önlemlerimizi alıyoruz. Yunanistan'ın Ege'deki tacizleri, provokasyonları devam ediyor. 22 Ağustos'ta ABD uçağı NATO görevinde Ege'de uçuyor, biz de onları koruyorduk. Bu sırada Yunan uçakları gelip bize önleme yaptı. Bu 'düşman muamelesi' demek. Biz NATO'ya ilettik, 'Türk uçağı olduğunu bilmiyorduk' dediler. Buna kargalar güler.
Yaşananlara karşı yapılabilecek ne varsa yapıyoruz. Objektif olarak, matematik, mühendislik olarak baktığınızda olay tamamen bizim kontrolümüzde olacak şekilde çalışıyoruz. En önemli sorunumuz, Batılı ülkelerin objektif olmaması.
3 koldan görüşme
Her şeye rağmen de biz 'barış' diyoruz, 'diyalog' diyoruz, 'uzattığımız barış elini tutun' diyoruz. Diplomasiyi sonuna kadar zorlarken sahada da her türlü tedbiri alıyoruz. Yunanistan ile üç koldan görüşme var: İstişari, güven artırıcı ve NATO'daki ayrıştırma usulleri toplantıları. Biz bunların tamamında görüşmelerin devam etmesine hazırız. Biz güven artırıcı önlemler toplantısının dördüncüsü için Yunan heyetini Ankara'ya beklediğimizi söyledik. İki sene oldu. Gelmediler. Sonra çıkıp 'diyalog' diyorlar. Nasıl olacak?
Yunan siyasilere 'Mitomani' teşhisi koydu
Yunanlar, Ege'de yüzlerce mülteciyi kurtardıklarını iddia ediyor. Oysa Ege'yi mülteci mezarlığına çevirdiler. Yakalanan teröristler Lavrion kampını detayıyla anlatıyor, Yunan yetkililer öyle bir kamp yok diyor. Ancak somut gerçekler, video, fotoğraf, ifadeler ve evraklar böyle demiyor.
Bazı Yunan siyasiler her fırsatta yalan söylüyorlar. Türkiye'yi karalamaya çalışıyorlar. Bu bir hastalık olmuş artık. Bunun tıp literatüründeki adı 'Mitomani', yalan söyleme hastalığı. Öyle ki, yalana kendileri de inanır oldular. Bunlara şifa diliyoruz.
"Kıbrıs için 74 ruhu ayakta"
(ABD'nin Kıbrıs Rum Yönetimi'ne silah ambargosunu kaldırması) Uygulama nasıl olacak göreceğiz. Gece gündüz takip ediyoruz. Personel mevcudumuz, silahımız, aracımız gerecimiz, hudutlarımızın kontrolü konusunda zafiyet söz konusu değil. Orada asla zafiyete müsaade etmeyiz. Kıbrıslı kardeşlerimizin haklı davalarında yanlarındayız, 74'teki pozisyonumuz ne ise bugün de aynı. Türkiye bir tehdit değil, güçlü, güvenilir, etkin bir müttefik. Hem kendimizin hem Kıbrıslı kardeşlerimizin hukukunu korumakta kararlıyız, buna da muktediriz. Tarihten ders alın diyoruz.
"ABD ne derse desin YPG teröristtir"
Terör örgütleri bazıları tarafından kullanılıyor. Stratejik müttefikimiz ABD binlerce TIR'la karadan ve havadan terör örgütüne destek sağlamakta. Yakından takip ediyoruz. 'Amacınız ne' diyoruz, 'DEAŞ ile mücadele' diyorlar. Tamam gelin birlikte yapalım... Biz burada herhangi bir oluşuma izin vermeyeceğiz. PKK/YPG teröristtir, ABD'li dostlarımız ne derse desin. Suriye'de ne işimiz var demek, en kibar tabirle bilgisizliktir. Bu operasyonlarımız olmasaydı çok daha başka oluşumlarla mücadele etmek zorunda kalacaktık. Terörle mücadelemiz sanki Kürt nüfusa yönelik hareketmiş gibi bir algı oluşturulmak isteniyor. Bu büyük bir yalan, iftira. Aramıza nifak sokmaya çalışıyorlar. İnadına birbirimize sarılacak, tek yumruk, tek nefes olacağız. Fitneye, fesada imkân vermeyeceğiz.
"Kaynağında yok edeceğiz"
Terörle mücadelede kararlıyız. Bize kimse 'teröristleri ülkenizden attınız, tamam işiniz bitti' demesin. Onun bedelini daha önce ödedik. Terörist gidiyor oralarda toparlanıyor tekrar saldırılarına başlıyor. O nedenle dedik ki biz terörü kaynağında yok edeceğiz, son terörist etkisiz hale getirilinceye kadar mücadelemize devam edeceğiz.
Bunun da en son örneği Asos'a yaptığımız hava harekâtıdır. Yaklaşık 140 km içerideki terör yuvalarını vurduk. Bizim tek hedefimiz teröristler.
"Teröristler hala İsveç'te"
İsveç silah ambargosunu kaldırdı. İhraç listesini yaptıklarını da ifade ediyorlar. Ancak teröristler orada hâlâ varlıklarını sürdürüyor. Artık kararlarını vermeleri lazım. Orası teröristler için sığınılacak yuva olmamalı, kucak açmaktan vazgeçmeliler.
"F-16 süreci başlıyor"
(ABD'den F-16 alınması) Tedarik süreci işliyor. Bizim şu anda yeni bir arayışa geçmemiz için neden yok. Ancak aksi bir durumda tabii ki alternatifsiz değiliz.
"Türkiye artık küresel aktör"
Küresel güvenlik ortamı yeniden şekilleniyor, güç dengeleri, aktörler ve roller sürekli değişiyor. Türkiye, Sayın Cumhurbaşkanımızın liderliğinde kendi inisiyatiflerini hayata geçirerek kişilikli ve kimlikli bir politika ortaya koyuyor. Türkiye Cumhuriyeti uluslararası arenada bir özne haline geldi. Güçlü Türkiye, sokulmak istenen kalıplara sığmıyor. Seyyid Nesimi'nin dediği gibi: Bende sığar iki cihan, ben bu cihana sığmazam.
Kaynak: Akşam Gazetesi