Yunan basınından Türkçe başlık!
Abone olTürkiye ile AB arasındaki müzakerelerin resmen başlamasına ilişkin haberler Yunan basınına da damgasını vurdu. Elefterotipa gazetesi Türkçe 'Hoşgeldin' başlığı attı.
Yunan Elefterotipia gazetesi büyük harflerle ve Türkçe olarak
’HOŞ GELDİN’ diye manşet attı. Bunun altında Yunanca harflerle ’ama
yavaş yavaş’ ifadesini de kullanan gazete, "Türkiye sert şartları
kabul etti, müzakereler başlıyor" diye yazdı. Elefterotipia
gazetesi ayrıca, ’Erdoğan şenlik yaptı’, ’ABD’nin son andaki rolü’
ve ’Türkiye’nin Kıbrıs (Rum Kesimi) ve Yunanistan’a karşı
taahhütleri’ diyerek 4 maddeye yer verdi. Gazete bu taahhütleri
şöyle sıraladı: 1- İyi komşuluk ilişkileri ve anlaşmazlıkların
barışçıl yollarla çözümü. Gerekiyorsa Lahey Mahkemesi’ne
başvurulacak. 2- Kıbrıs sorununun çözülmesi için çabaların devamı
ve bütün AB ülkeleri ile Kıbrıs Cumhuriyeti (Güney Kıbrıs) de dahil
ikili ilişkilerin düzeltilmesi. 3- Ek Protokol’ün bütün üye
ülkelere uygulanması. 4- "Kıbrıs’ın (Güney Kıbrıs) uluslararası
örgütlere katılması için vetonun kaldırılması". Etnos: Erdoğan
galip geldi To Vima gazetesi ise, konuyla ilgili haberinde, ABD
Dışişleri Bakanı’na atıfta bulunarak, ’Condoleezza Rice, Tayyip
Erdoğan’ı nasıl kurtardı?’ başlığıyla verdi ve alt başlık olarak
’Lüksemburg’da gün boyu süren gerilim ve Amerikalıların müdahalesi’
ifadelerini kullandı. Ayrıca Yunanistan Dışişleri Bakanı Petros
Molivyatis’in ’Tarihi bir an’ ve muhalefet partisi Pasok’un ’Geri
adım attınız’ açıklamalarına da yer verdi. Etnos gazetesi de
’Erdoğan galip geldi - ABD vizesi ile Türkiye’ye Avrupa pasaportu
verildi’ ve ’Yunan onayı ile Kıbrıs (Güney Kıbrıs) Ankara’nın
vetosunun rehini oldu’ başlıklarını kullandı. Öte yandan Ta Nea
gazetesi, "Türkiye Avrupa’dan ’Evet’ cevabını nasıl aldı?" şeklinde
bir soru sorarak, altına da büyük harflerle "Kıbrıs’ın (Güney
Kıbrıs) sırtında yapılan uzlaşma" ifadesine yer verdi. Ta Nea
gazetesi ayrıca birinci sayfasında ’Condoleezza Rice’ın sert
tehditleri’ ve ’Erdoğan’a Kıbrıs’ın (Güney Kıbrıs) NATO’ya
katılımına veto hediyesi verildi’ başlıklarını da kullandı.
Katimerini gazetesi ise ’AB ile Türkiye arasındaki pazarlıktan
sonra uzlaşmaya varıldı’ ve ‘ABD’nin müdahalesi’ başlığı ile
Türkiye ile AB arasındaki müzakerelerin başlama haberini verdi.
İngiliz basını: Avrupa Türkiye'yi kucakladı Haftalardır Türkiye'ye
destek veren İngiliz The Guardian gazetesi Lüksemburg'da saatler
süren pazarlıklardan sonra varılan uzlaşmayı şu manşetle verdi:
"Diplomatik çıkmaz aşıldı ve Avrupa Türkiye'yi kucakladı."
Guardian, Türkiye'yle müzakerelere başlamasının Avrupa Birliği'nin
son 50 yılda aldığı en önemli kararlardan biri olduğunu vurguluyor.
'Avrupa'nın sınırları yeniden çiziliyor' Gazete, müzakerelerin
başarıyla sonuçlanması halinde Avrupa Birliği'nin nüfusunun 500
milyona ulaşacağını, nüfusun beşte birinin Müslüman olacağını
belirtiyor. Guardian şöyle devam ediyor: "İngiltere'ye göre,
Türkiye'nin üyeliğiyle Avrupa Birliği, aşırı İslamcılara bir
Hıristiyan kulübü olmadığını gösterecek. Türkiye'nin üyelik
müzakerelerine başlamasını, Avrupa Birliği dönem başkanlığının en
önemli hedefi yapan Başbakan Tony Blair, üyeliğinin Avrupa'da
yaşayan Müslümanlarla ilişkilerin düzelmesine de katkıda
bulunacağına inanıyor.'' Guardian başyazısında da şu yorumu
yapıyor: "Avrupa, laik Müslüman bir demokrasi olan Türkiye'yi
reddetmeyerek doğru olanı yaptı. Aksi halde bayağı bir popülizme ve
önyargılara teslim olacaktı." Münih Üniversitesi'nden Sosyoloji
Profesörü Ulrich Beck ise Guardian'daki yazısında, Avrupa
Birliği'nin geçen yüzyılda birçok yoksul ülkeye refah; İspanya,
Portekiz ve Yunanistan gibi diktatörlükle yönetilen ülkelere
demokrasi getirdiğini, Berlin Duvarı'nın yıkılmasından sonra kıtayı
birleştirdiğini ve Ukrayna'dan Türkiye'ye kadar birçok ülkede
siyasi dönüşümlerde etkili olduğunu belirtiyor. Yazar,
milliyetçiliğin Avrupa Birliği'nin düşmanı haline geldiğini,
21'inci yüzyılda küresel bir güç olabilmesi için bununla başa
çıkılması gerektiğini belirtiyor ve "Türkiye dışarıda bırakılırsa,
Avrupa Birliği jeopolitik anlamda etkinliğini muazzam ölçüde
yitirir" diyor. Independent: Avrupa'nın sınırları yeniden çiziliyor
Independent gazetesi de manşetinde Türkiye'yi komşularıyla gösteren
bir harita yayımlıyor ve "Avrupa Birliği'nin sınırları yeniden
çiziliyor" diyor. Gazete, Türkiye'nin üyeliğiyle Avrupa Birliği'nin
Irak, Suriye, İran, Emenistan, Gürcistan ve Azerbaycan'la komşu
olacağını yazıyor. Independent, "Başlangıta Avrupa'daki
bölünmüşlüğü ortadan kaldırma fikrinin ürünü olan Avrupa Birliği,
şimdi İslam dünyasıyla Batı arasında köprü kurma projesine
dönüşüyor" diyor. The Times: AB, kendini kanıtladı Times gazetesi
ise başyazısında Türkiye'ye karşı duyulan kuşku ve korkuların,
müzakere süreci içinde azalacağını belirterek "Türkiye'yi üyelik
şansından mahrum bırakmak, bu ülkedeki reformculara ihanet
olacaktı. Avrupa Birliği tersini yaparak kendisine şüpheyle bakan
Müslümanlara farklı kültürleri kucaklama iddiasında samimi olduğunu
kanıtlama fırsatı elde etti" diyor. Daily Telegraph: AB, daha
yükseklere bakmalı Daily Telegraph'ın başyazısında da Türkiye var:
"Lüksemburg'daki anlaşmanın son dakikada gelmesi, Türkiye konusunda
defelarca basiretsiz davranan Avrupa Birliği'nin imajı açısından
iyi olmadı. Ancak şimdi Avrupa Birliği, İslam dünyasıyla Batı'nın
ilişkilerinin bozulduğu bir dönemde, cesurca ve ısrarla geleceğini
Avrupa Birliği'nde gördüğünü söyleyen Müslüman Türkiye ile
iyiniyetli olarak müzakere yaparak imajını düzeltebilir. 70
milyonluk yoksul bir ülkeyi hazmetmek tabii ki kolay olmayacak. Ama
uzun ve zorlu geçecek görüşme süreci Türkiye'ye dönüşüm süreci
Avrupalı liderlere de seçmenlerini, kültürel fay hattının
beşiğindeki canlı bir demokrasinin üyeliğine hazırlamak için zaman
kazandıracak. Avusturya Hükümeti'nin Lüksemburg'daki ısrarı,
içerideki başarısızlıkları için dışarıdan bir günah keçisi bulma
çabasından başka birşey değildi. Eğer, Avrupa Birliği liderleri,
alışılmadık bir şekilde üyelikte ısrar eden Türkiye'ye karşı
verdiği sözleri tutacaksa, daha yükseklere bakmalı..." Financial
Times: Türkiye'den AB çok şey kazanacak Financial Times da
başyazısında genişlemenin sağlayacağı faydaların halka
anlatılmasının siyasi cesaret gerektidiğini belirterek şöyle diyor:
"Üyelik perspektifi daha şimdiden Türkiye'de ekonomik, siyasi ve
sosyal dönüşümde son derece teşvik edici bir rol oynadı.
Türkiye'nin üyeliğinden Avrupa da çok şey kazanacak. AB, Orta
Doğu'da ve Orta Asya'da önemli ve stratejik rol oynayan, genç
nüfusu ve dinamik bir ekonomisi olan Türkiye'yi bünyesine alacak.
Avrupa Birliği'nin rekabet gücünü artırmanın yolu genişlemeden,
kıtayı yeni fikirler ve etkileşime açmaktan geçiyor. Avrupalı
liderler, bu konuda kamuoylarını ikna etmek zorundalar" Aynı
gazetede Lüksemburg çıkışlı bir haber yorumda ise "Ankara da,
Brüksel de yıllarca şüphelerden kurtulamayacak. Avrupa gerçekten
Türkiye'yi isteyip istemediğini sorgulayacak. Türkiye de kendisine
'Bu kadar fedakarlığa değer mi diye soracak' deniyor... Avusturya
basını ikiye bölündü Avusturya'da yayımlanan Der Standart,
Türkiye'ye imtiyazlı ortaklık seçeneğinde ısrar eden Avusturya'nın
birlik içinde yalnızlığa düştüğünü yazıyor. Başka bir Avusturya
gazetesi olan Die Presse ise, tam aksini savunuyor ve "Viyana
riskli bir oyun oynadı ve kazandı" diyor. Gazetenin yorumu şöyle:
'Duyguları incinmiş damat' "Avrupa vatandaşlarının Türkiye'ye karşı
muhalefetini cesurca dile getiren tek ülke Avusturya oldu. Ayrıca
Lüksemburg'da Avusturya halkının hislerine de tercüman olundu.
Halkın yüzde 80'i Türkiye'nin üyeliğine karşı çıkıyor. Avusturya
ayrıca Hırvatistan'a verdiği destekle güney Avrupa'da konumunu
güçlendirdi." Alman basınından 'duyguları incinmiş damat'
benzetmesi Almanya'da yayımlanan Die Tageszeitung, Viyana'nın
Lüksemburg'daki tavrının Avrupa Birliği'nin güvenilirliğine zarar
verdiğini belirtiyor. Der Tagesspiegel ise Türkiye'yle Avrupa
Birliği arasında son 48 saatte yaşananları ilginç bir örnekle
anlatıyor: "Lüksemburg'da yaşananlar işlerin kötüye sardığı bir
nişan törenine benziyor. Avrupa Birliği nişanın arefesinde 'Acaba
arkadaş olarak kalmak daha mı iyiydi' diye düşünen gelin gibi
davrandı. Abdullah Gül'e de törene gidip gitmeyeceğine karar
veremeyen ve sonunda duyguları incinmiş bir damat rolü düştü."
Belçika basını: Türkiye'ye Avrupa ufuğu açıldı Lüksemburg'da son 24
saatte yaşananlara ayrıntılı yer veren Belçika basını, Türkiye'nin
AB'ye katılım müzakerelerinin "gerçekten" başladığını ve hedefin
"tam üyelik" olduğunu yazdı. Muhafazakar "La Libre Belgique"
gazetesi, birinci sayfasından, "Türkiye'ye Avrupa ufuğu açıldı"
başlığıyla verdiği haberde, müzakerelerin başladığını, "imtiyazlı
ortaklık" seçeneğinin kayıtlara geçmediğini alt başlıklarla
duyurdu. "Osmanlı İmparatorluğu'nun mirasçısı olan ve AB'nin
kapılarını 40 yıldır çalan Türkiye"nin tam üyelik müzakerelerine
başlaması için uzlaşma sağlandığını belirten gazete, "Ramazan'ın
başlamasına birkaç saat kala, Ankara AB koşullarını kabul etti"
ifadesini kullandı. Müzakerelerin 10 yıl sürmesinin beklendiğini
belirten gazete, hedefin "tam üyelik" olduğunu vurgularken, bu
arada AB'nin sindirim gücünün dikkate alınmasının da öngörüldüğünü
yazdı. "La Libre Belgique", Lüksemburg'da yaşanan "sıcak saatleri"
anlatırken, Avusturya'yı ve Rumları ikna etmenin zor olduğunu, ABD
Dışişleri Bakanı Condoleezza Rice'ın da ağırlığını koyduğunu
anlattı. "AB kamuoyunun kötümserliğine rağmen Avrupalı bakanların
büyük bir kısmı, Türkiye'nin Avrupa istikrar ve stratejisi
açısından büyük bir koz olduğunu düşünüyor" diyen gazete,
müzakerelerin başlamasını, "tarihi bir gün" olarak nitelendirdi.
"La Libre Belgique", "AB için bir şans" başlıklı yorumunda Türkiye
ile müzakerelerin başlatılmasının önemine değinirken, bu ülkenin
AB'ye katılımının diğer hiçbir katılıma benzemeyeceğini, büyük ve
çoğunluğu Müslüman bir ülkenin söz konusu olduğunu yazdı.
Türkiye'nin katılımına muhalefet edenlerin, bunu neden 1963'te,
Ortaklık Antlaşması imzalanırken yapmadıklarını sorgulayan gazete,
AB'nin Türk katılımı ile elde edeceği jeopolitik, ekonomik ve
kültürel kazanımlara dikkat çekti. Le Soir: Türkiye-AB/İnşallah "Le
Soir" gazetesi, birinci sayfasından, "Türkiye-AB: İnşallah" başlığı
ile verdiği haberinde, Türkiye'nin AB'ye katılım müzakerelerinin
"gerçek anlamda" başladığını, bu durumun çok az AB başkentini
heyecanlandırdığını, ancak önemli olana ulaşıldığını, müzakerelere
yeşil ışık yakıldığını yazdı. Lüksemburg'da yaşanan hareketli
saatleri anlatırken AB'nin yeni bir krizin eşiğinden geçtiğini
belirten "Le Soir", yorumunda, "Lüksemburg'daki, politikadan ziyade
tiyatroydu" ifadesini kullandı. Yorumda, AB'nin "siyasi cesaret
eksikliğinden" söz edilirken, "ABD, Türkiye'nin bir gün büyük
Avrupa ailesine katılmasını kararlaştırmıştı. Hepsi bu" ifadelerine
yer verildi. Lüksemburg tartışmalarından tek kazançlı çıkanın,
"Türkiye karşıtlarının mücadele sembolü" Avusturya olduğunu ileri
süren gazete, "güvensizlik ortamında nişanlanan" AB ve Türkiye'yi
"geçimsizlik yıllarının beklediğini" yazdı. Gazete, bu yorumunda,
Hollanda'nın Lahey kentinde eski Yugoslavya için kurulan
uluslararası savaş suçları mahkemesinin Başsavcısı Carla del
Ponte'nin tavrını "mide bulandırıcı" olarak nitelendirdi ve bu
tavrın 4 gün önce çok farklı olduğu üzerinde durdu. La Derniere
Heure: Kedi-fare oyunu oynandı 'La Derniere Heure" gazetesi,
Lüksemburg'da yaşanan hareketli saatleri, "AB ve Türkiye bütün gün
kedi-fare oyunu oynadı" ifadeleriyle anlattı ve "42 yıldır
müzakerelerin başlamasını bekleyen Türkiye'ye 17 Aralık'ta verilen
söze rağmen, günün, Avusturya'nın muhalefeti ile başladığını"
belirtti. Finans ve anayasa krizlerini yaşayan AB'nin yeni ve büyük
bir krize daha sürüklenmek üzere olduğunu, sonunda Türkiye'ye yeşil
ışık yakıldığını yazan gazete, "Zor bir doğum oldu, umarız bebek
sağlam ve sorunsuz olur" dedi. "La Derniere Heure", Türkiye'nin
AB'ye katılımının getireceği kazanımlar ve Türkiye karşıtlarının
görüşleri üzerinde duran bir yazıya da yer verdi. İspanyol basını:
AB, tarihinin en zor sürecine atılıyor Türkiye'nin Avrupa Birliği
ile tam üyelik müzakerelerine başlaması, İspanyol basınında "tarihi
bir gün" ifadesiyle geniş yer aldı. El Pais gazetesi,
Avusturya'nın, Türkiye'ye karşı "inadında" yalnız olmadığını,
"Kıbrıs Rum Kesimi, Fransa, Almanya ve Hollanda'nın onu yakından
izlediğini" yazdı. Gazete, "Ankara, bu uzun müzakere sürecinde
sadece hükümetleri değil, Avrupa vatandaşlarını da ikna etmek
zorunda olduğunu anlamak zorunda" ifadesini kullanan gazete,
"Türkiye'nin bu macerasının sonu garanti edilmiş değil ama kötü
sonuçlanırsa bu herkes için kötü olur" değerlendirmesinde bulundu.
El Mundo gazetesi de Türkiye ile müzakerelere başlamanın, "çetin
müzakerelerin ardından AB'nin farklılıklarını giderip, Avusturya
vetosunu kaldırmasıyla sağlandığını" yazdı. ABC gazetesi "AB,
Türkiye ile genişleme tarihinin en zor sürecine atılıyor" derken,
La Razon gazetesi, "Halkı Müslüman olan bir devletin üye ülkeler
arasına girmesini sağlayabilecek tarihi bir gün" ifadesini
kullandı. La Vanguardia ise "AB tarihinin en karışık katılım
müzakeresinin başladığını" yazdı. İspanyol devlet radyosu RNE'de
yayımlanan, Türkiye ile ilgili programda, AB ve Türkiye'nin tarihi
ve çok önemli bir yola girdikleri vurgulandı.