Yunan ajanlarına Türkiye'yi sattılar
Abone olMuğla ve İzmir'de askeri üstler hakkında Yunanistan'a bilgi aktaran Türkler hakkında dava açıldı.
İzmir'de Terörle Mücadele Şube Müdürlüğü ekiplerinin
operasyonuyla "maddi menfaat karşılığı yabancı bir ülke adına bilgi
topladıkları ve casusluk yaptıkları" iddiasıyla tutuklanan kişilere
ilişkin hazırlanan iddianame, İzmir 10. Ağır Ceza Mahkemesi'nde
kabul edildi. Zanlıların topladıkları istihbarat bilgilerini
Yunanistan istihbarat servisi EYP'ye aktardıkları iddia
edildi.
Alınan bilgiye göre, Özel Yetkili Cumhuriyet Savcılığı tarafından
hazırlanan 16 sayfalık iddianame, gönderildiği İzmir 10. Ağır Ceza
Mahkemesinde kabul edilerek zanlılar hakkında dava açıldı.
İddianamede, Yunanistan lehine casusluk yaptıkları öne sürülen
zanlıların, Türk Ceza Kanunun "Devletin güvenliği veya iç
veya dış siyasal yararları bakımından, niteliği itibarıyla gizli
kalması gereken bilgileri, siyasal veya asker; casusluk maksadıyla
temin eden kimseye on beş yıldan yirmi yıla kadar hapis cezası
verilir" şeklindeki 328/1. maddesine göre
cezalandırılmaları istendi.
İddianamede, zanlıların topladıkları istihbarat bilgilerini
Yunanistan istihbarat servisi EYP'ye aktardıkları iddia edildi.
Alınan bilgiye göre, Özel Yetkili Cumhuriyet Savcılığınca
hazırlanan 16 sayfalık iddianamede, Nuri Hafız, Ahmet Hafız ve
İsmet Şen'in faaliyetlerine ayrıntılı şekilde yer verildi.
Zanlıların Muğla ve İzmir'de askeri bölgeler ve birimler, askeri
araçların plakaları, hareket güzergahları, Doğanbey Körfezi'nde her
yıl haziranda Türk Silahlı Kuvvetlerince (TSK) gerçekleştirilen
Efes Askeri Tatbikatı bilgilerini, İzmir Emir Çakabey ve İzmir
Alaybey askeri limanlarındaki TSK envanterine kayıtlı gemilerle
ilgili topladıkları bilgileri, eski adı KİP, kısa adı EYP olan
Yunanistan gizli servisi Ethniki Ypiresia Pliroforion'a
aktardıkları iddia edildi.
ZANLILARIN İFADELERİ
İddianamede, Yunanistan istihbarat mensuplarıyla zanlıların
yaptıkları telefon görüşmelerinin kayıtlarıyla suçlamaları kabul
eden zanlıların ifadelerine ayrıntılı şekilde yer verildi.
Yunanistan'ın İstanköy adasındaki Hipokrat Hastanesinde doğduğu
için "Hipokrat" kod adını kullandığı tespit edilen Nuri Hafız'ın,
babasının, Yunanistan'da askerlik yapmaması için kendisini
Türkiye'ye gönderdiğini belirttiği kaydedildi.
Kantin, pastane işletmeciliği gibi işlerde çalışıp emekli olduğunu
belirten Hafız'ın, bu işlerin yanı sıra Yunanistan'dan ucuza domuz
eti getirip Türkiye'deki otellere sattığı belirtildi.
"TSK hakkındaki bilgi aktarmayı kabul ettim"
Yunancayı iyi bilen, 1983-95 arasında Muğla MİT Müdürlüğüne bağlı
istihbarat elemanı olarak görev yaptığını öne sürdüğü belirtilen
zanlının ifadeleri, iddianameye şöyle yansıdı: "1986 yılında ticari
amaçla bulunduğum İstanköy Limanı'nda ismini hatırlayamadığım bir
istihbarat elemanıyla tanıştım. Bu şahıs Türkiye'de önem arz eden
bazı bilgileri kendilerine aktarmam karşılığında bana yüklü
miktarda para vereceklerini ve bana ev alacaklarını söyledi.
2-3 yıl sonra o dönemki adı KİP olan Yunanistan istihbarat elemanı
olduğunu bildiğim İstanköy'de ikamet eden Atanasi ile Kilimli
adasında kızı KİP'te çalışan ve öğretmenlik yapan Yorgos beni
buldu. Yunanistan istihbarat teşkilatı için çalışmamı
istediler.
Muğla, Milas, Bodrum bölgelerinde TSK'nın konuşlandıkları yerleri,
sayılarını, yapacakları tatbikatları kendilerine aktarmamı
istediler ve düzenli olarak 300 dolar para vereceklerini,
masraflarıysa ayrıca karşılayacaklarını söylediler. 1 ay
kadar sonra 300 dolar karşılığında İstanköy Adası'nda limanda
Stafanos ile buluşarak TSK hakkında bilgi aktarmayı kabul
ettim.
Stafanos, Kardak kriziyle ilgili Sahil Güvenlik
botları, Türk balıkçılarının gidiş gelişleri hakkında bilgi istedi.
300 dolar ile başladığım işe 700 avro ile devam ettim.
Parayı elden aldım, yalnızca bir kez Oyak Bank şubesindeki
hesabıma ücretim yatırıldı. Seferihisar'daki askeri
tatbikat için de Yunanistan istihbaratında görevli Küçük Dimitris
benim bölgede dolaşmamı istedi."
Yunanistan istihbarat servisi tarafından "Sokrates" ve "Küçük"
ismiyle anılan Nuri Hafız'ın yeğeni Ahmet Hafız'ın da ifadesinde,
"amcası vasıtasıyla tanıştığı suçlamaları kabul ettiği"
kaydedildi.
İsmet Şen ise insan kaçakçılığı yaparken Yunanistan adli
makamlarınca yakalanıp tutuklandığını, İstanköy Adası'nda
yakalandığı, daha sonra EYP'de tercümanlık yapan Hasan Deniz ile
istihbarat elemanı Dimitri'nin kendisinin cezaevinden çıkma ve para
yardımında bulunmayı vaat ettiklerini, kendisinin de bu teklifleri
Türkiye'ye dönmek için kabul ettiğini belirttiği kaydedildi.
Hasan Deniz ve Dimitri tarafından kendisinin zaman zaman telefonla
arandığını belirten Şen'in, Yunan ajanlarına bilgiler
aktardığını ve bin 500-2 bin avro civarında kendisine para
gönderildiğini söylediği belirtildi.
İzmir Terörle Mücadele Şube Müdürlüğü ekipleri, istihbarat
birimlerinin uzun süredir devam ettirdikleri takip sonrası,
Başbakanlık, İçişleri ve Dışişleri Bakanlığının bilgisi dahilinde,
Muğla Bodrum'da Ahmet Hafız, Nuri Hafız ve İzmir'de İsmet Şen,
"casusluk" yaptıkları iddiasıyla, geçen yıl aralık
ayında gözaltına almıştı. Zanlılar sorgulamalarının ardından
çıkarıldıkları mahkemece tutuklanmıştı.