Internet Haber Mobil Uygulama
Internet Haber mobil uygulamasını denediniz mi?
Internet Haber mobil uygulamasını denediniz mi?
Aklınıza ilk gelen ne oldu?
Ya FETÖ kumpası…
Ya da tam bir "teşkilat" işi…
TRT'nin ünlü dizisi hâlâ akıllarda.
İkincisi geldiyse tutturdunuz… Başlıkta geçen "teşkilat" kelimesi
de , tahmin ettiğiniz gibi "istihbarat teşkilatı…"
Ve onun hazırladığı inanılmaz bir plan…
Üstelik gerçek bir olay…
Şimdi sıkı durun:..
Olay, sabahın ilerleyen saatlerinde polisin bir eve yaptığı
baskınla başladı.
Baskının amacı, o evde bir kara para operasyonuna ait belgeler ve
deliller bulmaktı.
Hiçbir delil ve belge bulunamadı…
Ancak kimsenin aklının ucundan bile geçmeyecek başka bir şey, daha
doğrusu şeyler bulundu…
Evi basılan kişinin çalışma odasında bir kasa vardı.
İşte bu kasadan öyle şeyler çıktı ki….
Ülke birbirine girdi…
Olay yeri zabıtlarına göre, kasadan çıkanların genel dökümü
şuydu:
Hard diskler, ses kaydedilmiş teyp, kaset ve mikro kaset
bantları…
Bir de deşifre edilip yazıya geçirilen ses kayıtları…
Ancak bu kasetler ve bantlar açıldığında, belki de tarihin en büyük
dinleme skandalı ortaya çıkacaktı.
Çünkü bulunan bu malzemenin tamamı, gizlice dinlenmiş ve
kaydedilmiş konuşmalardı…
Sesi kaydedilen kişiler arasında kimler vardı, kimler…
Siyasetçiler, en büyük ve tanınmış iş insanları, bankerler,
hâkimler, bakanlar, sporcular, sanatçılar, gazeteciler, medya
mensupları…
Mesela, Adalet Bakanı'nın gay'ler hakkında küfür ederek hakaretler
savurduğu bir kayıt da çıktı ele geçirilenler arasında.
Kayıt aletleri neredeyse insanların banyolarına, tuvaletlerine
kadar girmişti.
Bir kayıtta tuvalette çekilen sifonun sesi bile vardı…
40 yıl boyunca ülkenin bütün ünlü kişileri gizlice dinlenmiş ve
kaydedilmişti…
Ev adeta, bir ülkenin gizli tarihinin arşiviydi…
Türkiye'nin ünlülerini fazla heyecanlandırıp, bayram günü paniğe
yol açmayayım.
Olay Türkiye'de değil İspanya'da geçti.
Evi basılan adamın adı Jose Manuel Villarejo Perez…
İspanya İstihbarat Teşkilatı'nın eski bir ajanı…
Göreve Faşist Franco diktatörlüğü döneminde başlamış.
İlk görevi solcuların telefonlarını dinlemek…
Sonra işi büyütmüş, özel bir dedektiflik bürosu açmış. Kendini
mobil bir dinleme merkezi haline getirmiş.
Ve sonunda neredeyse konuştuğu herkesi gizlice kaydetmiş.
Adam yakalanıncaya kadar yaptığı kayıtların hiçbiri dışarı
sızmamış.
Ancak polis eve baskın yapıp bütün kasetlere el koyunca gizli bir
el,
bu kayıtların arasından özenle seçtiklerini servis etmeye
başlamış.
Birtakım karanlık internet siteleri de bunları yaymışlar.
Sızdıran kim?
Adamın kendisi mi…
Yoksa polis ve teşkilat içinde birileri bunları kızdıkları, tasfiye
etmek istedikleri için kullanmaya mı başladı…
Bilinmiyor.
Tabii İspanya bir anda darmadağın oldu…
Adamın elinde aklınıza gelebilecek bütün ünlülerin gizli kayıtları
var.
Dedim ya tuvalette bile dinlemişler insanları…
Tuvalet varsa, yatak odası da kesinlikle vardır.
Üstelik en tepedekinin yatak odası…
İspanya Kralı Juan Carlos I'in….
Çünkü adamın dinlediği kişiler arasında Kral Juan Carlos'un
sevgilisi Corinna zu Sayn-Wittgenstein da var.
Danimarka asıllı bir Alman vatandaşı.
Aristokrat soyadı eski kocasından geliyor.
Şimdi gelin biz de telekulakla birlikte bu skandalın en mahrem
sayfalarına girelim.
New York Times gazetesi yazarı Nicholas Casey, bu "Herkesi
dinleyen adamla" üç dört defa buluşup konuştu ve 12 Haziran günü
bununla ilgili uzun bir yazı yayınladı.
İşte bir kralın özel ilişkisi ile ilgili olayı orada öğrendik.
Ancak daha beraberlikleri sırasında İspanya İstihbarat Teşkilatı'na
bir bilgi gelmiş.
Buna göre, kral bir arkadaşına, "Eşinden ayrılıp, sevgilisi ile
evlenmeyi düşündüğünü" söylemiş.
Tabii böyle bir ihtimal, İspanya İstihbarat Teşkilatı'nın "milli ve
yerli" duygularını alarm etmiş ve anında durumdan vazife
çıkarmış.
"İspanya'nın bekası için metresle evliliğin engellenmesi…"
Hazırlanan "Fari" kod adlı dahiyane plan şu:
Kralın koruma görevlileri tabii ki gizli servisten. Bu ajanlar
aracılığıyla, kralın her gün içtiği hapların kutusuna özel bir hap
eklemişler.
Bu hap, kralın saçlarının dökülmesine ve aynı zamanda da
libidosunun düşmesine yol açıyormuş.
"Fari" operasyonunun iki amacı var.
Bir yandan kralı kel bırakarak kadının artık onu çekici bulmamasını
sağlamak…
Aynı zamanda libidosunu düşürerek, erkekliğini öldürmek ve kralı
kadınlara ilgi duymayacak hale getirmek.
Dünyanın en aptalca planı mı, yoksa en dahiyane kumpası mı ben
karar veremedim.
Siz kendiniz değerlendirin.
Kumpasın en çok güldüğüm tarafı, bu plana verilen kod adı…
"Fari…"
"Nedir" diyeceksiniz…
Meğer 1995 yılında gösterime giren ünlü "Farinelli" filminden
alınmış.
Film küçük yaşta hadım edilerek, güzel çocuk sesinin devam etmesi
sağlanan çok ünlü bir castrato tenorun dramını anlatıyor.
Yaratıcı bir kod adı değil mi?
Kralın libidosunu düşürerek bir tür hadım etme planı ne de
olsa…
Ben inanmadım, peki eski sevgili ne diyor?
Doğrusu ben bir istihbarat teşkilatının bu kadar aptalca bir plan
yapabileceğine inanamadım.
Ben aptalca diyorum ama, kralın eski sevgilisi bu olayı
doğrulamış.
"Saçlarının dökülmesi yüzünden şüphelendik ve bulduk" demiş.
Tabii ki hiçbir "teşkilat" bu kadar aptalca bir planı üstlenemezdi…
Nitekim yalanlamışlar,
Bir İspanyol gazete yöneticisi New York Times yazarına,
"Villareja'nın anlattığı her doğruya karşı beş de yalanı vardır"
demiş.
Buyrun şimdi doğru ile yalanı ayırın.
Evli kral sevgilisini de aldatınca Wittgenstein'la ayrılmışlar
ve kadın Londra'ya yerleşmiş…
Ama olay orada bitmiyor. Aldatılan eski sevgilinin intikamı acı
olmuş.
Kralın bazı sırlarını ortaya dökmüş.
Mesela, Fas Kralı İspanya kralına bir ev hediye etmiş. Kral Juan
Carlos'un danışmanları bu evi sevgilisinin üzerine kaydetmek
istemişler.
En üst seviyede bir İSKİ skandalı yani…
Bütün bunlar sonunda kral tahtından ayrılıp İspanya dışında bir
yere yerleşmek zorunda kaldı.
Yani o artık bir "Eski Kral…"
Bir kere daha gördük ki; aldatılan kadın lanetinden krallar bile
kurtulamaz.
Villareja Perez'in İspanya medyasındaki takma adı "lağımcı…"
Hatta ona "lağımcılar kralı" da deniyormuş.
Daha sonraki yıllarda kendini anlatırken, "Lağımcılık şerefli bir
iştir" demiş ve eklemiş:
"Roma İmparatorluğu yetenekli lağımcıları sayesinde bir çok savaşı
kazandı…"
Son cümlesi ise şu olmuş:
"Ortada pis işler varsa, ülke lağıma dönmüşse, bu pisliği
kaldıracak vatansever lağımcılara ihtiyaç vardır…"
Vatanseverliğin ilginç bir tarifi değil mi…
Üstelik bu cümle, gizli kulağın tuvalette çektiğimiz sifonlara
kadar girmesinin ne kadar mantıklı bir vatan görevi olduğunu da
gösteriyor…
Ne diyeyim…
"Hainlik" gibi "vatanseverlik" de böyle bir kelime işte…
İsteyen istediği insanın sırtına veya kendi göğsüne
yapıştırıyor.
Kimin ne olduğuna ise tarih karar veriyor.
Hepinize güzel bir bayram diliyorum…
Umarım bu bayramı da kesilmiş bir hayvan görmeden
atlatabilirim.