Yüce Divan'da tanıklar dinleniyor
Abone olEski Devlet Bakanları Hüsamettin Özkan ile Recep Önal'ın ''Türk Halk Bankası'ndan usulsüz kredi verildiği'' iddiasıyla Yüce Divan'da yargılanmalarına devam ediliyor.
Eski Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Hüsamettin Özkan ile
eski Devlet Bakanı Recep Önal'ın ''Türk Halk Bankası'ndan usulsüz
kredi verildiği'' iddiasıyla Yüce Divan'da yargılanmalarına devam
ediliyor. Davanın bugünkü duruşmasına, daha önce duruşmalardan
vareste tutulan Özkan katılmadı, diğer sanık Önal ile avukatları
bulundu. Duruşmanın sabahki bölümünde eski Devlet Bakanı Güneş
Taner, tanık olarak dinlenildi. Türk bankacılık sistemindeki
denetimi ''garabet'' olarak nitelendiren Taner, devlet
bankalarının, bağlı bakan ile Hazine'den sorumlu bakanın ayrı ayrı
denetimlerine tabi olduğunu söyledi. Halk Bankası ile ilgili
Bankalar Yeminli Murakıplar Kurulu'nca hazırlanan ve bankada bazı
usulsüzlükler yapıldığına ilişkin tespitler bulunan raporu doğrudan
Bankalar Kanunu'nun verdiği yetkiye dayanarak Ankara Cumhuriyet
Başsavcılığı'na ilettiğini anlatan Taner, ''Özkan, bunu hoş
karşılamadı. Ancak bu benim yetkimdeydi. Ben de bu yetkimi
kullandım'' dedi. Eski Halk Bankası Genel Müdürü Yenal Ansen'in
hakkındaki iddialarla ilgili olarak kendisine, ''Beni
kıskanıyorlar. Ayağımı kaydırmaya çalışıyorlar'' dediğini aktaran
Taner, Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı'na yaptığı suç duyurusundan
önce Özkan'a bilgi verseydi dahi yapacağı işlemin değişmeyeceğini
belirtti. Taner, bir soru üzerine, Özkan'a Ansen'in görevden
alınması gerektiği yönündeki düşüncesini söylediğini ifade etti.
Güneş Taner, Özkan'a daha sonra gönderdiği bilgi notunda ise Ansen
ile bankanın iki yönetim kurulu üyesinin nasıl görevden alınması
gerektiğini içeren süreci anlattığını kaydetti. -''ALINMALARI
GEREKTİĞİNİ HİSSETTİRDİM''- Eski Devlet Bakanı Taner, bu notta
''imza yetkilerinin mi kaldırılması, yoksa görevden mi
alınmalarını'' istediğinin sorulması üzerine de ''Sonuç olarak
usulsüzlükleri anlatıyorum ve nasıl atanmışlarsa görevden o şekilde
alınmaları gerektiğini hissettiriyorum, anlatıyorum. Nasıl atanmış,
üçlü kararnameyle... O zaman nasıl alınması lazım, bankanın bağlı
olduğu devlet bakanının kararnameyi hazırlayıp Başbakanlığa
göndermesi gerekir'' dedi. Taner, anlatımlarında, Ansen hakkında
mahkemece ''bankacılık yapamayacağı'' yönünde bir açıklama
yapmadığını, bunun yanlış anlaşıldığını da bir soru üzerine
söyledi. Ansen'e herhangi bir kişiye kredi verilmesi konusunda bir
telkini olup olmadığı yönündeki bir soruya karşılık Taner, ''Hayır.
Ben kendisinden kendim veya bir başkası için bir istekte
bulunmadım. Zaten banka hangi parayı verecekti. Hazine sürekli
kaynak aktarıyordu. Bu tür ifadeler aczin göstergesidir. Çamur at
izi kalsın anlayışının göstergesidir'' diye konuştu. Taner, bir
başka soru üzerine, Özkan'a gönderdiği bilgi notunda her şeyi
açıkça ortaya koyduğunu, yapılması gerekenler hakkında yol
gösterdiğini, üçlü kararname ile gereğinin yapılması gerektiğini
anlattığını ifade etti. Güneş Taner, Anayasa Mahkemesi Başkanı
Mustafa Bumin'in izinli olması nedeniyle Yüce Divan'a başkanlık
eden Başkanvekili Haşim Kılıç'ın, TBMM Soruşturma Komisyonu'na
verdiği ifadede, ''Özkan, Yenal'a kol kanat geriyordu'' şeklindeki
sözlerini hatırlatıp, bu konuya açıklık getirmesini istemesi
üzerine, ''Kötü niyetli, art niyetli olduğunu sanmıyorum. Ancak
içgüdüsel bir şekilde böyleydi. Komisyonda da böyle söyledim''
dedi. -DİĞER TANIKLAR- Bir dönem Özkan'ın danışmanlığını yapan ve
halen Bankalar Yeminli Murakıbı olarak görev yapan Bedri Eşsiz ise
dönemin Bankalar Yeminli Murakıplar Başkanı İlkay Karakoç ile Ansen
arasında husumet bulunduğunu söyledi. Karakoç'un bir gün Özkan ile
görüşmek için makamına geldiğini ve kendisinden ''Ansen'in görevden
alınması için yardım etmesini'' istediğini aktaran Eşsiz, ''Ben
konuya taraf olamayacağımı söyledim. Özkan da bana Karakoç ile
görüşmesinden sonra 'bunların arasında husumet var herhalde' dedi''
diye konuştu. Diğer tanık eski Bankalar Yeminli Murakıbı Vedat
Nezihi Aksu ise Bankalar Yeminli Murakıbı Zafer Dedemen'in, bir
yemekte, Halk Bankası ile ilgili raporlara Türk Ceza Kanunu'nun
bazı maddelerinin de yazılması yönünde baskı yapıldığını kendisine
aktardığını söyledi. Eski bir kurul üyesi olarak bu
rahatsızlıklarını içeren bir bilgi notunu Özkan'a iletilmek üzere
Yenal Ansen'e verdiğini belirten Aksu, İlkay Karakoç ile Ansen
arasında husumet bulunduğunun bütün camia tarafından bilindiğini
ifade etti. Zafer Dedemen'in TBMM Soruşturma Komisyonu'na verdiği
ifadede kendisine baskı yapılmadığını söylediğinin anımsatılması
üzerine Aksu,''Ben bugünkü gibi hatırlıyorum. Yeminime sadığım. Şu
anda benim devletle, kamu ile bağlantım yok. Hatta Halk Bankası
raporuna TCK'nın 508 ve 510. maddelerinin yazılmasının istendiği
bana söylendi. Dedemen halen BDDK personelidir. Söyledikleri aklına
gelmiyor olabilir'' diye konuştu. Aksu, kurul başkanının
murakıplara nasıl baskı yapabileceğinin sorulması üzerine de kurul
başkanlarının her zaman murakıplara baskı yaptığını söylemenin
yanlış olacağını, ancak zaman zaman bunların yaşandığını kaydetti.
Kurul başkanlarının birçok yetki ile donatıldığını belirten Aksu,
baskı yöntemlerini ise ''yurtdışına görevlendirmenin engellenmesi,
lojman tahsisi yapmama ve görevlendirmelerde farklı tavır alma''
şeklinde sıraladı. Duruşmaya öğleden sonra tanıkların dinlenilmesi
ile devam edilecek.