YSK'nın Dicle kararının gerekçeleri
Abone olYSK'nın Hatip Dicle'nin vekilliğini düşüren karar ve gerekçeleri Resmi Gazete'de yayımlandı. İşte o gerekçeler...
Yüksek Seçim Kurulu'nun (YSK), Diyarbakır'dan bağımsız milletvekili seçilen Hatip Dicle'nin milletvekilliğinin düşürülmesine ilişkin kararı, Resmi Gazete'de yayımlandı.
YSK, Dicle'nin milletvekilliğinin düşürülmesine ilişkin kararında, 22 Mart 2011'de kesinleşen ilamla, terör örgütünün propagandasını yapmak suçundan 1 yıl 8 ay hapis cezasına mahkum olması nedeniyle seçim tarihi itibariyle ve halen milletvekili seçilme koşullarını taşımadığını bildirmişti.
Dicle'nin, 12 Haziran 2011'deki Milletvekili Genel Seçimleri'nde Diyarbakır'dan bağımsız milletvekili adayı olmak için 11 Nisan 2011'de avukatları aracılığıyla İl Seçim Kuruluna başvurduğu belirtilen kararda, YSK'da yapılan incelemede Dicle'nin terör örgütüne üye olmak suçundan milletvekili seçilmesine engel geçmiş mahkumiyeti bulunduğunun saptanması nedeniyle adaylığının iptaline karar verilip, bu hususun kendisine tebliğ edildiği anlatıldı.
Hatip Dicle'nin, sonrasında bu işleme karşı 298 sayılı Kanunun 131. maddesinde düzenlenen şikayet başvurusunda bulunarak ilgili mahkemeden Adli Sicil Kanunu'nun 13/A maddesi uyarınca aldığı kararı da ibraz etmesi üzerine, milletvekili seçilme koşullarına yeniden sahip olduğu saptamasıyla adaylığının kabulüne karar verildiği ifade edilen kararda, bunun üzerine Dicle'nin isminin 29 Nisan 2011'de Resmi Gazete'de yayımlanan milletvekili kesin aday listesi ile Diyarbakır İli Seçim Çevresi için düzenlenen birleşik oy pusulasında yer aldığı kaydedildi.
Ancak, 9 Haziran 2011'de basında, Dicle'nin yargılandığı bir başka davada verilen mahkumiyet kararının Yargıtayca onanarak kesinleştiği ve bu mahkumiyetinin milletvekili seçilmesine engel oluşturduğu yolunda haberler yayınlandığı belirtilen kararda, aynı tarihte Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı İnfaz Bürosunun da bu hususu açıklayan bir yazı ve belgeleri gönderdiği, bu gelişmeler sonrasında Dicle'nin vekillerinin müvekkillerinin milletvekili seçilmesine engel bir durumu olmadığı yolunda karar verilmesi isteminde bulundukları, bunun üzerine konunun araştırıldığı kaydedildi.
Mahkeme ilamları, infaz belgeleri, yazışma örnekleri ve adli sicil kaydı gibi belgelerin incelendiği bildirilen kararda, Dicle'nin evvelce adli sicil kayıtlarına geçen ve milletvekili aday listelerinin kesinleştirilmesinden önceki aşamada YSK tarafından değerlendirilen geçmiş mahkumiyetleri dışında, terör örgütü propagandasını yapmak suçundan Ankara 11. Ağır Ceza Mahkemesinde yargılandığı ve 1 yıl 8 ay hapis cezasına mahkum edildiği, kararın da Yargıtay 9. Ceza Dairesince 22 Mart 2011'de onandığı anlatıldı.
Kararın henüz kesinleştirme işlemlerinin yapılmadığı ve mahkumiyet bilgilerinin adli sicil kayıtlarına işlenmediği, bu aşamada Dicle'nin avukatları aracılığıyla 11 Nisan 2011'de bağımsız milletvekili adaylığı için Diyarbakır İl Seçim Kurulu'na başvuruda bulunduğu, ayrıca 15 Nisan 2011'de de Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına dilekçe vererek onama kararına karşı itirazda bulunulmasını istediği belirtilen kararda, Başsavcılığının incelemeyi takiben 11 Mayıs 2011'de bu istemi reddederek ilgililere tebliğe gönderdiği, ayrıca dava dosyasını Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı aracılığıyla mahkemesine ulaştırdığı bildirildi.
Mahkemenin de kararın ''22 Mart 2011'de kesinleştiği'' yolunda şerh düşüp, bir örneğini infaz için 2 Haziran 2011'de Ankara Cumhuriyet Başsavcılığına gönderdiği ve ceza bildirme fişi düzenleyerek, mahkumiyet bilgilerinin bu tarihten sonra adli sicil kayıtlarına işlenmesini sağladığı aktarılan kararda, Başsavcılık İnfaz Bürosu'nun ise Dicle'nin Diyarbakır'dan bağımsız milletvekili adayı olduğundan bahisle, durumu 9 Haziranda YSK'ya bildirdiği kaydedildi.
''SEÇİLME KOŞULLARINI TAŞIMADIĞI KUŞKUSUZDUR''
Anayasa'nın 76. maddesinde, milletvekili seçilmeyi engelleyecek şartların düzenlendiğine yer verilen kararda, şöyle denildi:
''Bu düzenlemelerden de anlaşılacağı üzere, bazı suçlardan mahkum olma veya belirli süreyi aşan hapis cezasına mahkumiyet halleri milletvekili seçilme konusunda kesin engel oluşturmaktadır. Sayılan mahkumiyetlerin milletvekili seçilmeye engel olabilmesi için kesinleşmesi yeterlidir; infaza başlanmamış olması veya kişinin bu mahkumiyetinden dolayı şartla salıverilmiş bulunması yahut cezanın tümüyle infaz edilmesi (bihakkın salıverilme) sonuca etkili değildir. YSK'nın istikrar kazanmış olan ve Yargıtay Ceza Genel Kurulu'nun kararlarıyla da uyumlu bulunan uygulamasına göre, ceza mahkumiyeti nedeniyle milletvekili seçilebilme yeterliğini kaybetmiş olan kişilerin bu hakka yeniden sahip olabilmeleri ancak, mahkumiyete konu suçun sonradan yürürlüğe giren bir yasa ile suç olmaktan çıkartılması yahut cezanın çekildiği veya çekilmiş sayıldığı tarihten itibaren yasada öngörülen üç yıllık süre geçtikten sonra hükümlünün ilgili mahkemeye başvurarak 'yasaklanmış hakların geri verilmesi' kararı alması hallerinde mümkündür.
İncelenen olayda, Mehmet Hatip Dicle'nin 12 Haziran 2011'deki Milletvekili Genel Seçimi'nden önce 22 Mart 2011'de kesinleşen ilamla, terör örgütünün propagandasını yapmak suçundan 1 yıl 8 ay hapis cezasına mahkum olması nedeniyle seçim tarihi itibariyle ve halen milletvekili seçilme koşullarını taşımadığı kuşkusuzdur.''
Dicle'nin avukatlarının, müvekkillerinin başka bir dava kapsamında tutuklu kaldığı sürenin kesinleşen cezasından mahsubu yönünde mahkeme kararı aldıkları için milletvekili seçilmesine engel kalmadığını ileri sürdükleri anımsatılan kararda, mahsup kararının, ''seçilme yeterliğini yeniden kazandıran nitelikteki kararlardan olmadığı'' belirtildi.
BENZER KARARLARI HATIRLATILDI
Kararda, YSK'nın, 29 Kasım 1987'deki Milletvekili Genel Seçimlerine katılıp seçilen bir milletvekilinin, seçimden önce kesinleşen mahkumiyetleri bulunduğunun seçimden yaklaşık bir yıl sonra ihbar edilmesi üzerine verdiği 26 Aralık 1988 tarihli karara işaret edildi.
Bu kararda belirtildiği üzere; adaylığın kesinleşmesinden sonra da adaylığa itiraz edilebileceği veya belirli koşulların resen incelenebilir olmasının, kesinleşmiş milletvekili aday listelerinde seçimlerden önce bir değişiklik yapılmasını gerektirmediği ifade edildi.
Kararda, 24 Aralık 1995'te yapılan Milletvekili Genel Seçimine katılıp seçilen bir milletvekilinin geçmiş mahkumiyeti nedeniyle seçilme yeterliğinin bulunmadığına dair seçim sonrası yapılan itiraz üzerine verilen 11 Şubat 1996 günlü kararda da benzer ilkenin dile getirildiği vurgulanarak, YSK'nın içtihatlarında, 298 sayılı Kanunun 130. maddesinde belirtilen tam kanunsuzluk hallerine dayalı itirazları süre kaydı aramaksızın kabul ettiği ve tam kanunsuzluk halinin varlığını saptadığı takdirde seçilenin tutanağının iptaline karar verdiği dile getirildi.
MERVE KAVAKÇI ÖRNEĞİ
YSK'nın kararında, 18 Nisan 1999'daki Milletvekili Genel Seçimi'nde milletvekili seçildikten sonra Türk vatandaşlığını kaybeden Merve Kavakçı'nın durumunun ele alındığı 17 Mayıs 1999 gün ve 1585 sayılı karar da örnek gösterildi. Bu kararda, ''Seçimden önce var olan seçilme yeterliğine engel bir tam kanunsuzluk halinin seçimden sonra herhangi bir yolla öğrenilmesi üzerine, konunun YSK tarafından inceleneceği, seçimden sonra oluşacak bir yetersizlik nedeniyle alınacak kararın ise TBMM'ye ait olduğunun ifade edildiği'' belirtilen kararda, aynı dönemde seçilen bir başka milletvekilinin askerlik yükümlülüğünü yerine getirmediğinin seçimden 3 yıl kadar sonra ileri sürülmesi üzerine verilen 16 Mart 1999 günlü kararda da bu ilke doğrultusunda işlem yapıldığı ve milletvekili tutanağının iptaline karar verildiği anlatıldı.
SIRADAKİ ADAY İÇİN MİLLETVEKİLLİĞİ YOLU
Kararda, ''seçim tarihi itibariyle seçilme yeterliliği bulunmadığı saptanan Dicle'nin milletvekili tutanağının iptali gerektiği, bu kararı verme yetkisinin de YSK'ya ait bulunduğunun açık olduğu'' kaydedildi.
Bu nedenlerle Diyarbakır'dan bağımsız aday olarak milletvekili seçilen Dicle'ye verilen milletvekili tutanağının seçilme yeterliğine ilişkin tam kanunsuzluk hali nedeniyle 298 sayılı Kanunun 130/4 ve 2839 sayılı Kanunun 39/4. maddeleri uyarınca iptaline ve Diyarbakır İl Seçim Kurulu'nca 2839 sayılı Milletvekili Seçimi Kanunu'nun 34. ve 35. maddelerindeki esaslara göre sıradaki adayın tespit edilerek milletvekili tutanağı düzenlenmesine oybirliğiyle karar verildiği belirtildi.