Yöneticiler bir şişe rakıya hayatımızı sattılar
Abone olSoma'da meydana gelen facianın ardından 17 yıllık maden işçisi Mustafa Yavaş denetim günlerinde meydana gelen olayları anlattı.
Soma'da meydana gelen maden faciasının ardından görgü tanıkları ve maden işçilerinin anlattığı ihmaller zincirinin ardı arkası kesilmiyor.
Soma'daki maden faciası, gözleri ocaklardaki iş güvenliği, denetimler ve ihmallere çevirdi. Özel sektörde devlet denetiminin söz konusu olmadığını belirten 17 yıllık maden işçisi Mustafa Yavaş (35), "Müfettişler geliyordu, inceleme yapmıyorlardı. Her şey masa üstündeydi. Bir şişe rakıya bizi satıyorlardı. Borcum var ama çocuklarım da var. Defalarca arkadaşlarımız yandı, mecburen biz de ayrıldık." dedi. Yavaş, AK Parti'nin mitinginin olduğu gün, maden ocaklarının kapandığını söyledi.
ÖNERGE KONUSU OLAN MADENDE MAAŞLAR ÖDENMİYOR
Soma’da can güvenliği olmadığı için madenden ayrılan işçiler de haklarını alamıyor. Yanarak ya da göçük altında kalan işçilerin sorunlarını aylar önce Meclis'e taşıyan CHP’nin önergesini AK Parti reddetti. Önergeye konu olan Soma Darkale Köyü’ndeki Uyar Madencilik’te can güvenliği olmadığı için işten ayrılanların 2 aylık maaşları ve tazminatları da ödenmediği iddia ediliyor.
DENETİMDE İHMALKARLIK
İş güvenliği olmadığı gerekçesiyle madene bir daha gitmeyeceğini söyleyen Mustafa Yavaş, kapanan Uyar Madencilik’ten 18 bin lira alacağının olduğunu belirtti. Soma Kömür'de yaşanan olayların benzerlerini yaşadıklarını ifade eden Yavaş, "Madenler güvensiz, emniyet sağlayamıyorlardı zaten. Müfettişlerin geleceği bize 10-15 gün öncesinden haber veriliyordu, ona göre hazırlığımızı yapıyorduk ve belli panoları gösteriyorduk. Diğer panolar çok kötüydü ve gösterilmiyordu. Emniyet açısından hiçbir güvenliğimiz yoktu. O yerleri gösterseler ya ceza yiyeceklerdi, ya da maden kapanırdı. Onlar da kısa yoldan en güzel yol neresi ise oraya bakıp çıkıyorlardı." ifadelerini kullandı.
DEVLET GÖREVİNİ YERİNE GETİRMİYOR
Denetim müfettişlerinin hiçbir hükmü olmadığını, özel sektörde devlet denetiminin eksikliğini vurgulayan Yavaş, şahit olduğu olayları ise şöyle anlattı: "Devlet görevini yerine getirmiyor. Müfettişler harçlığını alıp yemeğini yediği zaman ikincisine denetlemeye bile gelmiyor, gelse de yerin altına inmiyordu. Uyar Madencilik'te 7,5 yıl nezaretçilik yaptım. Ben bunlara şahidim, çünkü denk geldim. Anlatılacak bir sürü olay var. Müfettişlerin bir hükmü yok. Müfettişler geliyordu, inceleme yapmıyorlardı. Her şey masa üstündeydi. Bir şişe rakıya bizi satıyorlardı. Borcum var ama çocuklarım da var. Defalarca arkadaşlarımız yandı, mecburen biz de ayrıldık. Bütün madenlerde de durum aynı."
'AK PARTİ MİTİNGİ OLDUĞUNDA OCAKLAR KAPANDI'
Maden işçisi Yavaş, işçilere olan siyasi baskıyı ise şu cümlelerle özetledi: "AK Parti Soma’ya ya da Manisa’ya geldiği zaman mitinglere gitmek zorundayız. Gitmezsek eğer ertesi gün işimize son veriliyor. AK Partili miyim? değilim, ama gitmeye mecburuz. En son Manisa mitinginde ise herkesin kartlarını elinden aldılar. 'Gelmezsen Manisa’da yevmiyeni kaldırırız' dediler. Mecbur gitti millet, 3 vardiya de gitti. O gün hiçbir ocakta üretim bile olmadı. Sadece bizim işletme değil, diğer işletmeler de aynı."
'GAZETECİ İLE KONUŞANI İŞE ALMAZLAR'
Patronların AK Parti yandaşı olduğunu, madencilerin bu yüzden derdini anlatamadığını dile getiren Yavaş, "Korkmuyorum. Benim emekliliğime 3 yıl var. Madenden çıkış verseler bile giderim inşaatta çalışırım. Ancak yevmiyesi dolmayan arkadaşlarım korkuyor. Ben de olsam korkardım. Bir yere işe başvursan 'sen gazeteci ile konuşmuşsun' deyip işe almazlar. O yüzden birçok madenci derdini anlatamıyor." şeklinde konuştu.
CHP’nin madencilerin sorunlarına dikkat çekmek için Meclis'e önerge verdiğini söyleyen Yavaş, "Patronlar AK Parti yandaşı. Devlet kuruluşlarının özelleşmesi de AK Parti döneminde oldu zaten. Her patronun bir tane milletvekili, çok yakın arkadaşı vardır. Olmasa zaten, ihalede bunları alamaz." dedi.
Eynez bölgesinde meydana gelen son olayda dayısının oğlu ve köylüsünü kaybettiğini belirten Yavaş, "Bunlar hep bilinçsizlikten, disiplinsizlikten, emniyetsizlikten öldü. Uyardıkları halde amirler bunlara karşı geldi. Müfettişlerin sık denetlemediği, göz yumdukları şeylerden oldu. Bu ölümlü kazalar onlardan oldu. Artık madende çalışmayacağı. Borcumuz var ama çocuklarım da var." ifadelerini kullandı.
'İŞ GÜVENLİĞİM OLMADIĞI İÇİN İŞİ BIRAKMAK ZORUNDA KALDIM'
Uyar Madencilik’te 'ayak çavuşu' olarak 7 yıl çalıştığını belirten Arif Kıran (38) da, İmbat Madeni'nde çalıştığını belirterek, "İş kazaları ve olaylar oldukça işi bırakmak istediğimi söyledim. Bize senet verdiler ve 1 yıla bölündü. Ocağı erken bıraktığım için 12 senedin 4’ü elden nakit olarak aldım 8’i duruyor ve benim gibi burada mağdur olan 500’ün üzerinde işçi var. Yapacak bir şeyimiz yok, bekliyoruz. En son senedin ödemesi Mayıs ayındaydı. Kazalar çok sık olunca madenden ayrıldım. Ben oradayken 8, 9 kişi öldü. Bazı ölümler göçükle bazı arkadaşlarımız maalesef yanarak vefat etti. Şimdi yine madenciyim ama korksak nereye kadar. Bıçak kemiğe, boynumuza dayandı. Ne sağlıklı bir yaşam ortamı, ne de iş güvenliği söz konusu. Ancak çalışmak zorundayız. Madene gideceğiz, mecburuz buna. Soma’da yapacak başka bir işimiz yok." diye konuştu.
CHP’nin aylar önce Soma’da yaşananları Meclis gündemine getirdiğini ancak ciddiye alınmadığını ifade eden Kıran, "Üstüne bir de, ‘eften püften’ demek olmuyor. Buraya gelip çalışma şartlarını ve ortamını görmeleri gerekiyor. En azından yanan bir arkadaşımız görmüş olsalardı böyle konuşmazlardı. Burası devletin rödovanslı olarak çalıştırdığı bir ocak. Maalesef emeğimizin karşılığını alamadık. Devletin taşeronluğunu yapan bir şirket ve arkasında devlet var." değerlendirmesini yaptı.