Yönetici nasıl yetişir?
Abone ol"Türkiye'de kamu yöneticisi nasıl yetiştirilmelidir?" Bakın bu kitabı hangi kamu görevlisi yazdı?
İçişleri Bakanlığı Kaçakçılık İstihbarat Harekat Bilgi Toplama
(KİHBİ) Daire Başkanı Dr. Ömer Faruk Günay'ın, ''Türkiye'de Kamu
Yöneticisi Nasıl Yetiştirilmelidir?'' adlı kitabında, Başbakanlık'a
bağlı ''Türkiye Yönetici Yetiştirme Merkezi'' kurulması ve ''üst
düzey yönetici kadrolarına bu merkezden mezun olmayan hiçbir
görevlinin atanmaması'' öneriliyor.
Dr. Günay'ın aynı zamanda doktora tezi de olan 374 sayfalık kitabı,
''Üst Düzey Yöneticilerin Yetiştirilmeleri: Kavramsal ve Kuramsal
Bir Bakış'', ''Ülkemizde Yönetim ve Yöneticiliğin Geçirdiği
Aşamalar'', ''Yönetici Eğitimi ve Yönetici Yetiştiren Kurumlar'',
''Ülkemizde Hukuki Durum ve Bir Yönetici Yetiştirme Sistemi
Önerisi'' bölümlerinden oluşuyor.
Dr. Günay, kitabında, üst düzey yöneticinin, karar vericiye
doğrudan etkisi nedeniyle bir ölçüde kamu yönetiminde karar verici
durumunda olduğu ve siyasetçilere yakın çalışması gerektiğini
belirterek, ''Siyasetçilerle yakın çalışmak zorunluluğu, üst düzey
yöneticilerin siyasallaşmasını, partizan olmasını gerektirmez''
dedi.
1980'li yılların başından itibaren dünyada yaşanan gelişmelere
paralel olarak devletin serbest ve tam rekabet koşullarında
işleyecek piyasa düzenini sağlamakla görevli olması gerektiği
anlayışının kabul gördüğünü ifade eden Dr. Günay, kitabında şu
görüşlere yer verdi: ''Kamuyu işletmeci, yurttaşı da müşteri gibi
gören, kamu hizmetlerini bedeli karşılığında sağlamayı verimlilik
olarak kabul eden anlayışta yöneticiler görevlendirilmiştir.
Ulusal ve uluslararası egemen kesimlerin ortak istemleri
doğrultusunda oluşan ve iktidarı ele geçiren siyasal partiler
görevlerinin gereğini yapmakta, serbest
piyasa koşullarını sağlayan bir düzeni sürdürmeye çalışmaktadır.
Artık yönetimde görev alanlar da Cumhuriyetin kuruluşu döneminde
görev alan kamu yararı ve toplumsal çıkarı ön planda tutan
yöneticilerden farklı olarak, en az partililer kadar siyasallaşmış
ve onların programlarını, parti çıkarlarını gözeten görevliler
haline gelmiş yöneticiler durumuna gelmişlerdir.
Günümüz kamu yönetiminde görev alan yöneticiler açısından
bakıldığında büyük ölçüde bir yönetim-siyaset bütünleşmesi
yaşandığı görülmektedir.''
ATATÜRK'ÜN ÜST DÜZEY YÖNETİCİ ATAMA TALİMATI
Kamu görevlilerinin atanmasında ''yeterlilik'' ve ''kayırmacılık''
şeklinde iki görüşün söz konusu olduğunu vurgulayan Dr. Günay,
kitabında, kayırmacılığı savunmak için ''Siyaset bir savaştır,
savaşta yenilenler taraftarlarıyla birlikte çekilmeli, kazananlar
ise taraftarlarıyla birlikte iş başına gelmelidir'' görüşünün ifade
edildiğini kaydetti.
Cumhuriyetin ilk döneminde, Atatürk'ün cumhurbaşkanı olarak
idarecilerin atanmasıyla çok yakından ilgilendiğine işaret eden Dr.
Günay, başbakanlığa atadığı Celal Bayar'a, ''Valilileri, ordu
komutanlarını ve büyükelçileri ben atarım, diğerleri sana aittir''
diye talimat verdiğini belirtti.
Dr. Günay, o dönemde, en üst düzey yönetici atamalarında ayrıntılı
değerlendirmelerin yapıldığının, atamalarda denetimin buradan
sağlandığının anlaşıldığına dikkati çekti.
MİLLİ GÜVENLİK AKADEMİSİ
Dr. Günay, kitabın, yönetici eğitimi ve yönetici yetiştiren
kurumlarla ilgili bölümünde ise Türkiye'de ve yabancı ülkelerdeki
eğitim kurumlarının yanı sıra bunlardan biri olan Milli Güvenlik
Akademisi'nin kuruluşu ve görevleri hakkında da bilgi verdi.
Akademi'nin Silahlı Kuvvetler'de, kamu yönetiminde ve gerektiğinde
özel kesimde görevli üst kademe yöneticilerine milli güvenlik
konularında bilgi ve yetenek kazandırdığını belirten Dr. Günay,
Akademi'nin stratejik konularda bilimsel araştırma, yayın ve
danışmanlık yapan bir bilim ve ihtisas kuruluşu olduğunu da
kaydetti.
Dr. Günay, Akademi'de eğitime katılan üst düzey yöneticilere şu
niteliklerin kazandırılmaya çalışıldığını da belirtti: ''Atatürkçü
düşünce sistemini en üst düzeyde öğrenmiş olmalıdır. Devletin milli
siyaseti ve ülke sorunları hakkında yeterli bilgiye sahip olmak.
Sorun teşkil eden konu ve alanlarda makul ve mantıklı fikir
üretebilmek.
Uluslararası olayların ulusal çıkarlarımız ile ilişkilerini
değerlendirerek, ülke yararına olabilecek hareket tarzlarını tespit
edebilmeli ve bunları savunabilmeli. Bunalım (kriz) yönetimi ve
harp planlaması hakkında yeterli
bilgiye sahip olmalı.Topyekün savunma kavramı içinde kamu ve özel
kuruluşlara verilecek görevleri belirleyebilecek seviyede bu
kuruluşlar hakkında kendi ilgi sahasına giren konularda bilgi
sahibi olmalı.''
Dr. Günay, Akademi'de, yöneticilere bazı yetenekleri kazandırmanın
yanı sıra ülkenin stratejik hedefleri ile milli güvenlik
konularında doğru bilgiler verildiğini, çeşitli bakanlıkların
yöneticilerinin birbirleriyle, gerekse asker ve özel kesim
yöneticileri ile işbirliği ve eşgüdüm içinde çalışabilme
yeteneklerinin de geliştirildiğini ifade etti.
YÖNETİCİ YETİŞTİRME MODEL ÖNERİSİ
Kitabında, ''yönetici yetiştirme sistemi'' konusunda yeni bir model
önerisi de getiren Dr. Günay, şunları kaydetti: ''Üst düzey
yöneticilik yapacak kişileri belirleme yetkisine sahip olan bakan
ya da bakanlar kurulu, atamalarını günümüze kadar olduğu gibi
hiçbir sınırlama olmaksızın yapmak yerine, belirlenen yönetici
yetiştirme programlarından başarıyla geçmiş yöneticiler arasından
yapmak durumunda olmalıdır. Kamu yönetimini iyileştirmek yolunda
atılacak en önemli ve en etkili adım bu olacaktır.''
Başbakanlığı bağlı olarak çalışacak ''Türkiye Yönetici Yetiştirme
Merkezi''nin kurulmasını öneren Dr. Günay, bu merkezin TODAİE ile
Milli Güvenlik Akademisi'ni bünyesine alacak şekilde örgütlenmesi
gerektiğini savundu. Dr. Günay, kamu yönetimi yönetici ve üst düzey
yönetici kadrolarına bu merkezden mezun olmayan hiçbir görevlinin
atanmamasını önerdi. Merkeze alınacak kamu görevlilerinin dışarıdan
müdahale edilemeyecek şekilde yeterlik ve yarışma sınavlarıyla
belirlenmesi gerektiğini savunan Dr. Günay, bu merkezde, üst düzey
yöneticilere, ülke geleceğine ilişkin stratejik hedefler, milli
güvenlik siyaseti ve uluslararası ilişkiler konularında bilgiler
verilmesi gerektiğini de kaydetti.
Dr. Günay, kitabın sonuç bölümünde ise ''Ülkemizdeki iyi yönetimin
ön koşullarından biri ve belki de en önemlisi, nitelikli ve yeterli
kamu yöneticilerinin yetiştirilmesi ve üst düzey yöneticilik
görevlerine getirilmesidir'' görüşüne yer verdi.