Yolsuzluk davalarına bilirkişi engeli
Abone olSoruşturmaların başlatılmasının üzerinden 3 yıl geçmesine rağmen davaların çoğu sonuçlanmadı.
Banka davaları üç kez mahkeme değiştirdi. Yapılan
operasyonlardan sonra Devlet Güvenlik mahkemelerinde (DGM) başlayan
davalar, görevsizlik kararı üzerine önce Ağır Ceza mahkemelerine
gönderildi. Son olarak Bankacılık Yasası'nda yapılan değişiklik
uyarınca kurulan ihtisas mahkemelerine aktarılmaya başlandı.
Bankalar dışındaki diğer yolsuzluk davalarından birçoğu suçun
oluşmadığı yönündeki bilirkişi raporlarına dayanılarak beraatle
sonuçlandı. Mavi Akım davasında olduğu gibi bazı davalarda ise
sanıklar 6'şar milyon liralık komik ‘ağır para cezaları'na
çarptırıldı. Egebank davasının uzamasında bilirkişi raporlarına
yapılan itirazlar ve yeni rapor hazırlanması için verilen ek
sürelerin etkili olduğu belirtiliyor. İnterbank davasında Bursa 3.
Ağır Ceza Mahkemesi bilirkişi raporlarına dayanarak beraat kararı
verdi. Yargıtay'ın beraat kararını bozması üzerine mahkeme davayı
yeniden görüşüyor. İstanbul 2. Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülen
Yurtbank davasında ise bilirkişi heyeti sanıklar lehine rapor
düzenledi. İtiraz üzerine, bu dosya için yeni bir bilirkişi heyeti
atanınca dava uzadı. Sümerbank, Bankekspres, Bankkapital'in yanı
sıra Beyaz Enerji, Vurgun, Mavi Akım, Neşter, TDK yolsuzluğu gibi
kamuoyunda yankı uyandıran davalar ise mahkemelerde hâlâ devam
ediyor. Bankacılık suçları başta olmak üzere yolsuzluk davalarının
uzmanlık gerektirmesi nedeniyle mahkemeler bilirkişiye başvurmak
zorunda kalıyor. Ancak bilirkişilerin taraflı ve yetersiz rapor
hazırladığına ilişkin şüphe ve itirazlar ortaya çıkınca yeni
bilirkişiler atanarak davalar uzuyor. İnterbank davasında olduğu
gibi mahkemeler de çoğu zaman bilirkişi raporları doğrultusunda
karar veriyor. Yargıtay, İnterbank davasında Cavit Çağlar ve diğer
sanıklar hakkındaki beraat kararını, bilirkişilerin dosya içeriğine
ters düşen, isabetsiz raporuna dayanılarak verildiği gerekçesiyle
bozdu. Ceza hukukçusu Ord. Prof. Dr. Sulhi Dönmezer de bir
röportajında bilirkişilik yapması için kendisine gelen başvurularla
ilgili olarak “Hepsi günlerce kapıma dizildi, ama hortumcuların
hiçbirine mütalaa vermedim. Eğer verseydim, yemin ediyorum, bütün
Gayrettepe’yi satın alabilirdim.” demişti. Bilirkişi kurumuna
yönelik eleştiriler Adalet Bakanı Cemil Çiçek tarafından da dile
getirilmişti. Yolsuzluk davalarından sonuç alınamamasında bilirkişi
kurumundaki kirlenmenin etkili olduğuna dikkat çeken Çiçek, kısa
bir süre önce yaptığı açıklamada, “Bilirkişi kepazeliği ortadan
kalkmadığı sürece yolsuzlukla mücadele edilmez.” diye konuşmuştu.
Bilirkişiliğin suiistimal edilerek yolsuzluk davalarını olumsuz
yönde etkilemesi üzerine Bankalar Kanunu’nda yapılan
değişikliklerle birlikte banka suçlarına ilişkin davaların ihtisas
mahkemelerinde bakılması hükme bağlandı. Kısa bir süre önce çıkan
yasa doğrultusunda Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu tarafından
İstanbul’da banka suçlarına ilişkin davalara bakmak üzere ihtisas
mahkemesi kuruldu. Başta İmarbank davası olmak üzere banka
yolsuzluğu davaları ihtisas mahkemesi olarak bu tür davalara
bakacak olan İstanbul 8. Ağır Ceza Mahkemesi’ne gönderilmeye
başlandı. Yasada yapılan değişiklikle davaların uzamaması için adli
tatilde de yargılamanın devam etmesi ve otuz günden fazla ara
verilmemesi de hükme bağlandı. Ayrıca bilirkişi suiistimallerini
önlemek amacıyla bilirkişilerin resmi kurum ve kuruluşlarda görev
yapanlar arasından seçilmesi kararlaştırıldı. Yine hukuk ve ceza
yargılamasına ilişkin kanunlarda yapılan değişiklikle mahkemeye
sunulun bilirkişi raporunun maddi olgu ve fiili gerçeklerle
bağdaşmadığı yönünde kuvvetli emare ve şüphelerin bulunduğu
kanaatine ulaşıldığı takdirde bu bilirkişiler hakkında Mal
Bildiriminde Bulunulması, Rüşvet ve Yolsuzlukla Mücadele Kanunu
uyarınca işlem yapılabilecek. Bilirkişilik müessesesine uzmanlar da
eleştiriler getiriyor. Toplumsal Saydamlık Hareketi Derneği Başkanı
Erciş Kurtuluş, yolsuzlukla mücadelede yargı aşamasında etkili
sonuçlar alınamadığına işaret etti. Bunda bilirkişiliğin etkili
olduğunu söyleyen Kurtuluş, ihtisas mahkemelerinin ve uzman
hakimlerin bulunmaması nedeniyle bilirkişilerin çoğu zaman yargının
yerine geçtiğini dile getirdi. Kurtuluş “Yargı sisteminin kendi
içinde otokontrol mekanizmaları var. Ancak bilirkişilik sistemi her
türlü otokontrolden uzak, ayrıca etik kurallar da işlemiyor.
Bilirkişiler davanın taraflarınca daha kolay etki altına
alınabiliyor. Aynı olayda birbiriyle tamamen çelişen bilirkişi
raporları verilebiliyor.” dedi. Bilirkişilik konusunda araştırmalar
yapan Yard. Doç. Dr. Yahya Deryal de, söz konusu kurumun ıslah
edilmeden yolsuzlukları bitirmenin mümkün olmadığının altını çizdi.
Deryal, yargı mensuplarının ekonomik davalar ve muhasebe bilgisi
gibi paraya ilişkin konularda yeterli bilgi altyapısına sahip
olmadığına dikkat çekerek “Uzman olmayan hakimler dosyayı
bilirkişiye havale edince bilirkişiler kendilerini hakimin yerine
koyarak aslında kararı da onlar vermiş oluyor. Hakimlerin en
azından bilirkişiler tarafından hazırlanan raporları anlayabilecek,
eksik ve taraflı yönleri varsa bunları tespit edecek bir uzmanlığa
sahip olması gerekir.” diye konuştu. Bilirkişi raporları, beraat
ettiriyor 27 Mayıs 2000’de Gaziantep’te gerçekleştirilen Paraşüt
operasyonuyla başlayan, Kasırga, Örümcek, Balina gibi ilginç
isimler verilen operasyonlar zinciri sonraki yıllarda da devam
etti. 30’dan fazla yolsuzluk operasyonundan sonra açılan davalardan
birkaçı mahkumiyetle sonuçlanırken birçok davada sanıklar bilirkişi
raporları doğrultusunda delil yetersizliği gibi gerekçelerle beraat
etti. Banka davaları başta olmak üzere çok sayıda yolsuzluk davası
ise bilirkişi raporlarının hazırlanmasında çıkan sorunlar ve
çelişkiler üzerine yeni bilirkişilere başvurulması nedeniyle hâlâ
devam ediyor. Açılan davalarda haklarında 6 bin yıla kadar ağır
hapis cezası istenen işadamları bir süre cezaevinde yattıktan sonra
tahliye edilerek tekrar işlerinin başına ve lüks yaşantılarına
döndü. Son olarak Örümcek Ağı Davası’nda tutuklu olarak yargılanan
sanık Erol Maks Kohen’in serbest bırakılmasının ardından yolsuzluk
davalarından tutuklu olarak yargılanan sanık kalmadı. İlk banka
operasyonlarında sanıkların tutuklanarak yargılanması yoluna
gidilirken daha sonra bir yöntem değişikliği yapılarak banka
patronlarının cezaevine konulması yerine icra takipleri ve ticari
davalar yoluyla devletin uğradığı zararın tahsil edilmesi yoluna
gidilmeye başlandı. Yolsuzluk operasyonlarından sonra 4422 sayılı
yasaya göre “Çıkar amaçlı örgüt oluşturmak” suçundan Devlet
Güvenlik mahkemelerinde (DGM) açılan davaların yasada yapılan bir
değişiklikle Ağır Ceza mahkemelerine gönderilmesi yargılamanın
gecikmesine neden oldu. Yolsuzluk davalarında tutuklu sanık kalmadı
Kasırga, Örümcek, Balina gibi isimlerle başlayan ve batık
bankalarla devam eden yolsuzluk operasyonlarının davalarından
tutuklu isim kalmadı. Davaların çoğunda bilirkişiler sanıklar
lehine rapor verdi. Yolsuzluk operasyonlarıyla kamuoyunun yakından
tanıdığı birçok işadamı mahkemelerde hakim karşısına çıktı.
Bunlardan Yahya Murat Demirel’in (üste) Etibank, Korkmaz Yiğit’in
(ortada) Bankekspres ve Cavit Çağlar’la birlikte dayısı Şükrü
Şenkaya, oğlu Mustafa Çağlar ile şirket yöneticisi Şenol
Şenkaya’nın (altta) İnterbank’ın içini boşaltma iddiasıyla ilgili
yargılanmalarına devam ediliyor. Bazı yolsuzluk davaları ve
bulunduğu aşamalar: Egebank: Devletin 1 milyar 220 milyon dolar
zarara uğradığı Egebank davasında 4 bin 727 yıla kadar hapsi
istenen Yahya Murat Demirel yaklaşık 2 yıl tutuklu kaldıktan sonra
tahliye edildi. Demirel’in davası devam ediyor. Davanın uzamasında
bilirkişi raporlarına yapılan itirazlar ve yeni rapor hazırlanması
için verilen ek sürelerin etkili olduğu belirtiliyor. İnterbank:
Sahibi olduğu İnterbank’ın içini boşaltarak devleti 1 milyar 269
milyon dolar zarara uğratmakla suçlanan Cavit Çağlar, 9 ay tutuklu
kaldıktan sonra tahliye edildi. Çağlar ve 39 sanık hakkında Bursa
3. Ağır Ceza Mahkemesi bilirkişi raporlarına dayanarak beraat
kararı verdi. Yargıtay 11. Ceza Dairesi, dolandırıcılık suçundan
mahkumiyet kararı verilmesi gerektiğini belirterek beraat kararını
bozdu. Bursa 3. Ağır Ceza Mahkemesi yeniden görüşüyor. Etibank:
Prof. Dr. Kayıhan İçel başkanlığındaki bilirkişi heyeti, Etibank’ta
suçun dolandırıcılık değil, Bankacılık Kanunu’na muhalefet olduğu
görüşünde. Sanıkları arasında Cavit Çağlar’ın da bulunduğu dava
Dinç Bilgin’in Ağır Ceza Mahkemesi’nde devam ediyor. Bankekspres:
Beyoğlu 2. Ağır Ceza Mahkemesi’nin verdiği beraat kararı üzerine
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı düzenlediği tebliğnamede
dolandırıcılık suçundan hüküm kurulması gerektiğini belirterek
beraat kararının bozulmasını talep etti. Davanın temyiz görüşmeleri
sürüyor. Yurtbank: 6 bin 471 yıl hapsi istenen Balkaner’in
yargılanmasına devam ediliyor. İstanbul 2. Ağır Ceza Mahkemesi’nde
görülen davanın bilirkişi heyeti, sanıklar lehine rapor düzenledi.
İtiraz üzerine, bu dosya için yeni bir bilirkişi heyeti atanınca
dava uzadı. Sümerbank: Sümerbank’ın içinin boşaltılarak devletin
470 milyon dolar zarara uğratılmasından yargılanan Hayyam Garipoğlu
17 ay tutuklu kaldıktan sonra serbest bırakıldı. Dava devam ediyor.
Örümcek Ağı davasının birinci sanığı Erol Maks Kohen’in 2 yıl
tutuklu kaldıktan sonra 150 milyar lira kefaletle tahliye olmasının
ardından yolsuzluk davalarında tutuklu sanık kalmadı. Bankkapital,
Vurgun, Beyaz Enerji, Mavi Akım Neşter davaları ise devam
ediyor.