'Yolsuzluğu savunan adama adam demem'
Abone olCHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, partisinin TBMM'deki grubunda bir konuşma yaparak gündemin önemli maddelerini değerlendirdi.
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, partisinin TBMM'deki
grubunda bir konuşma yaparak gündemin önemli maddelerini
yorumladı.
İşte CHP Liderinin konuşmasından satır başları:
Hükümetin Acil Eylem Planında bakın yolsuzluklar ile ilgili ne var? Adalet Bakanlığı 3 ay ile 6 içinde cezaları caydırıcı hale getirecek. 11 yıl oldu bir şey yapılmadı. Görevden ayrılan memurların ne yapıp yapamayacağı belirlenecek. 6 ay deidler bu güne kadar hiç bir şey yapılmadı. Sır kavramı yeniden düzenlenecek. Bugüne kadar yapılmadı. Yolsuzluklar konusunda Hükümet, kamu yönetimi, medya, sivil toplum konuyu işleyecek. Görev başbakan'a verilmiş. Sürekli denilmiş. Yolsuzluk ile ilgili skandal patlak verince Sivil Dayanışma Platformu, "Sağlam İrade" diye bir ilan verdi. Ben merak ediyorum, bu platform kimden oluşuyor. eğer onlarda ahlak varsa, gerçekten namuslu bir yurttaş olmak istiyorlarsa çıkıp parayı nereden bulduklarını açıklasınlar.
HAK-İŞ ÇIKSIN AÇIKLASIN
Cumhuriyet tarihinde ilk kez bir başbakan,
yolsuzlukları, rüşveti savunmaktadır. Kimlerden oluşuyor
söyleyeyim. Hak-iş var. İşçinin parası ile mi verdin ilanı, kendi
cebinden mi verdin. Yeri gelince mangalda kül bırakmıyorsunuz.
Siyasi iktidara destek verebilirsiniz. Ama yolsuzluğa asla destek
olamaz.
AK Parti'ye iyi niyetle oy veren vatandaşlara söylüyorum bu sözleri. Demokratikleşme paketinde diyor ki AKP, "toplumları ve devletleri tahrip eden yolsuzluk, iltimas, partizanlık gibi olumsuzluklar partimizin en yoğun mücadele alanlarıdır" diyor. İnanıyor musunuz? Asıl iştigal konuları bunlar. 2002'deki demokratikleşme paketi. Ne diye oy verdi sana millet. Bunları yap diye. Siyaset rant alanı olmaktan kurtulacak diyor.Türkiye'i rant alanına çevirdin. Mal varlığını açıklayacak siyasiler diyor. Siz mal varlığını açıklayan AKP'li gördünüz mü? İstifa ettirdiğin adamlar neden mal varlığını açıklamıyor. 2002'de açıklayacaklar diyorsun, 2014 sakın açıklamayın diyorsun. Milletin önüne nasıl çıkıyorsun. Sen bu milleti kandırdın. İşte belgesi. Bunu ben yazmadım. Ben halkın önüne koymadım. Bunların tam tersini yapıyorsun. Milletvekilliği dokunulmazlığı kaldırılacak diyorsun.
YOLSUZLUĞUN ARKASINDA DURANA ADAM DENMEZ
Komik bir şey ama okuyacağım. Halkımız ödediği
vergilerin hesabını sorma hakkına sahiptir diyor. Sen parlamentoya
Sayıştay raporlarını getirmiyorsun. Bunu yazmışsın.
AKP'ye oy veren yurttaşlarıma sesleniyorum. Biatsa biat sonuna
kadar arkasındayız diyor ya içlerinden biri çıkıp... Hırsızlığın,
yolsuzluğun arkasında duran adama adam denmez bizim
ülkemizde.
"Her yer rüşvet her yer yolsuzluk". Gerçekten de öyle. AKP çok şey söylüyor. Her namuslu yurttaşın hoşuna gidecek şeyler söylüyor. Laf tamam ama iş yok. O zaman memleketi yolsuzluk götürüyor.
MİT RAPORU VAR SORMADIN MI O BAKANLARA
17 Aralık'ta Cumhuriyet tarihinin en büyük rüşvet ve
yolsuzluk operasyonu yapıldı. Hemen çıktılar seçime 3 ay kala
yapılıyorsa bu kumpastır diyorlar. Halkı kandırıyorlar. Bu
operasyon 14 ay önce başlatılmış. Bir ihbar mektubu gitmiş.
Cumhurbaşkanına bile gitmiş. Araştırmışlar, dinlemişler,
soruşturmuşlar, belgelemişler. Bakmışlar olay çok büyük. Düğmeye
basıldı, bazı isimler gözaltına alındı. Bir MİT raporu ortaya
çıktı. Nisan ayında Başbakan'a verilmiş. Zahrap ile ilikşkisi
Bakanların ortaya çıkarsa hükümet zor durumda kalır diyor. Ben o
başbakan'a sormak isterim. Bu rapor önüne konduğunda sen o
bakanları çağırıp konuştun mu? Konuşmaz. Talimatı veren o zaten.
Neden konuşsun. Çete reisi zaten o.
PANİKLEDİLER YÖNETMELİĞİ
DEĞİŞTİRDİLER
Olay ortaya çıktı paniklediler. Devletin içinde çete var
dediler. Polisi görevden aldılar, savcıyı görevden aldılar. Yetmedi
tüzüğü değiştirdiler. anlatırken sıkılıyorum, yürütme organı
yargıya müdahale etti. Yönetmeliği değiştirdik artık bize
söyleyecesiniz operasyon yapmadan önce dediler.
Deniz Fenerini hatırlıyor musunuz? İstanbul'da arama
yapılacak diye Belediye Başkanına haber veriliyor. Değerli
arkadaşlarım hırsıza haber verirseniz sonu bu olur. Danıştay
yönetemlik için bu doğru değildir dedi. HSYK doğru değildir dedi.
Kıyamet koptu. Vay efendim nasıl konuşursun. E sen sabahtan akşama
konuşuyorsun. Demokrasi var bırak o da konuşsun.
247 Milyar bu yolsuzluğun boyutu. Arkadaşlarım bir hesap yaptı. TÜİK verilerine göre 2 milyon kişi iş arıyor. Bu para ile 8 yıl asgari ücretten maaş ödenirdi. 300 bin atama bekleyen öğretmen var. Bunlara 30 yıl maaş verilebilir. 9,5 milyon emekli var. Her emekliye 25 bin lira ikramiye verirdiniz. Emekliler geçinemiyoruz diyor oy verirsen daha çok götürecekler. 6 GAP, 30 Marmaray yapılırdı.
ERDOĞAN NEDEN BU KADAR
TELAŞLANDI?
Erdoğan'ın neden bu kadar telaşlandığını şimdi anladınız herhalde. Üstümüze geliyorlar diyor. Niye telaşlanıyorsun, pisliğe bulaşmadıysan. Neden korkuyorsun, telaşın neden? Herkes bırak işini yapsın.
DÜN NE SÖYLEDİ BUGÜN NE
SÖYLEDİ?
Erdoğan bakın dün ne söylemiş. Şubat 2012: Militan yargı dönemi sona erdi. Zira millet yargıya el koydu diyor. Aralık 2012: HSYK konusunda yanlışlık yaptık. Anayasayı değiştirebileceğimiz anda değiştiririz diyor. Nisan 2012: Bırakalım yargı işlesin, hukuk işlesin diyor. Aralık 2013: Egemenlik kayıtsız şartsız yargının değildir. Egemenliği milletin elinden alan yargı bunun da hesabını vermeli diyor.
KUSURA BAKMAYIN AMA "ADAM
CAHİL"
Kimse kusura bakmasın bu laf için ama adam cahil. Egemenlik hakkı millete aittir doğru ama ilgili organlar eliyle kullanılır der Anayasa. Kim o organlar "yasama, yürütme, yargı". Yargı Türk milleti adına karar verir. Güçler ayrılığı ilkesini bilmeyenin başbakan olması ayıp değil mi?
Yürütme olarak yargının karşısına dikiliriz diyor. Sayın
cumhurbaşkanına yürütme organının başkanı olarak soruyorum. Siz de
dikilecek misiniz? Dikilmeyeceksniz çıkıp yargıya dokunma demeniz
lazım.
SEN DE HAKİMLERİN KARŞISINA
ÇIKACAKSIN
Yetkim olsa HSYK'yı yargılarım diyor. Yargılamayı sen
yapamazsın, yargıçlar yapar. Ama eğer bu ülkede temiz siyaset
varsa, sen de bir gün o hakimlerin karşısına
çıkacaksın.
HSYK üyelerinin çoğu seçimle geldi. Onu bile bilmiyor. Cehaletin
bu kadarına pes.
Balyoz davasını savunuyor. Yaşananlar demokrasinin sözde
değil özde hayata geçmesidir diyordu dün. Bugün en yakınındaki adam
Orduya kumpas kuruldu derken senin yüzün kızarıyor mu? Yargı
güdümlü hareket ediyor diyor bugün. Dün Tutukluluğu "bizim görüş
açıklama, yorum yapma lüksümüz, yetkimiz yok" diye savunuyordu.
Bugün "Egemenlik yetkisini kullanma bana aittir diyen yargı bunun
hesabını vermelidir" diyor.
Bunları söyleyen, bir söylediği ile diğer söylediği arasında 180
derece fark olan bir başbakan yoktur.
ERDOĞAN'I AYNI FIKRA İLE
VURDU
Hatırlarsınız ben bir fıkra anlatımıştım:
"Adamın biri ölüyor. Öbür dünyaya gidiyor. Bakıyor karşıda bir
duvar ve milyonlarca saat var. Ucu bucağı görünmüyor. Yanındaki
meleğe soruyor: Nedir bu saatler? O da 'Herkesin bir saati var,
yalan söyleyince yelkovan oynar. O nedenle buradan insanları
kontrol ediyoruz' diyor. Karşıda akreple yelkovan 12'nin üstünde
durmuş bir saat görüyor ve 'bu kimin saati' diye soruyor. Melek de
'Mustafa Kemal Atatürk'ün saati. Hayatında hiç yalan söylemedi,
aldık başköşeye koyduk' diyor. Sonra kimisi biraz hafif oynuyor,
kimisinin akrep yelkovan farklı yerlerde duruyor ve soruyor. Kanuni
Sultan Süleyman'ın saati hangisi filan diye. Birden aklına geliyor
ve 'Bizim ülkede Recep Tayyip Erdoğan var. Onun saati nerede?'
diyor. 'Valla onun saatini Zebani aldı, cehennemde vantilatör
olarak kullanıyor' yanıtını alıyor."
Hayatımda hiç bu kadar yalan söyleyen bir başbakan
görmedim. Devlette çete var diyor yolsuzluk ile ilgili konuşmak
yerine. Kendisine 16 soru sordum. Duymuyor. İşine gelmeyeni
duymuyor. Malum dinliyor konuşmalarımızı, raporlar geliyor önüne.
Biz istediğimiz gibi konuşuruz. Korkmuyoruz. Başbakan ayakkabı
kutusundan korkuyor. Yürekli bir kadın Ayakkabı kutusu göstermiş.
Polisler geliyor arıyor evi, kadını alıp sorguluyorlar Başbakan'a
neden boş ayakkabı kutusu gösterdin diye. Dolu olsa, içinde para
olsa alacak.
O KASALARI ÇETE Mİ
KOYDU
Ayakkabı kutusundan korkuyor. O paraları çete mi koydu Banka Müdürünün evine. O kutunun içindekiler helal para mı? Biz bunu sormayacak mıyız.Dolmabahçe'deki gazetecilerden biri Banka müdürünü arayıp 2 milyon gönder çalışanların parasını ödeyeceğim diyor. Başbakan bunu görmüyor, dumuyor. Görmezsen başbakanlık yapamazsın. Bakan çocuklarının yatakodasında 7 tane kasa var. Bir değil, iki değil. Uyurken çeteler mi yerleştirdi. İçindeki parayı da mı çete yerleştirdi. Çete var çete var... Dünyası çete olmuş. Yatak odasında para sayma makinesi var. Mübarek sanki banka şubesi açmış. Emin olun hiç bir bankada 7 kasa yoktur. Bir bakan kolunda saat var 700 bin lira... Kim verdi? Niye simitçiye vermiyorlar, bakkala, çiftçiye neden vermiyorlar. Neden senin bakanına verdiler? Duyuyor mu duymuyor.
ÇETEYİ GÖRMEK İSTİYORSAN BAKANLAR
KURULUNU TOPLA
Bir çete var. Çok basit görmek istiyorsan çeteyi topla
bakanlar kurulunu. Çete orada. Reisini görmek isteyebilirsin
çetenin. Getir bir ayna çete reisini görürsün. Tabi merak ediyorum.
Bu sayıştay raporlarının TBMM'ye gelişini de çeteler mi
engelliyor.
CEMİL ÇİÇEK DE
SUÇLU
Saygı duyduğum bir siyasetçi Cemil Çiçek, Anayasanın 138.
maddesi çökmüştür diyor. Ne o, yargı bağımsızlığı. Vicdani
kanaatlerine göre karar verir hakimler diyor. Hiç bir makam yargı
yetkisini kullanmak için mahkemelere tavsiye ve emir veremez diyor
anayasa. Sayın Cemil Çiçek'e sormak isterim. Çöktüğünü söylüyorsun.
Acaba o çökmede senin de payın var mı? Lafı ortaya attım diyor,
atamazsın. Lafı muhattabına söylüyorsun. Yürütme organının başına
söyle. O yanlış anladı tabi yürütme diyince.
Sayıştay TBMM adına kamu harcamalarını denetler. Parlamentoya sunar raporları. Sen o raporları getirtmediysen en büyük suç senindir. Neden gelmiyor o raporlar? Yolsuzluklar anlaşılmasın diye. Kimse kusura bakmasın. O meclis başkanı engelliyorsa raporları suç ondadır. Saygı halkına hesap vermekle başlar. Onun ötesi saygısızlıktır. Çıkıp konuşacaksın. Başbakan kürsüden "bunları sen mi susturacaksın, yoksa ben mi susturayım" diyor. Sen kimsin ki susturacaksın. Söylemiyor "burası yasama organı" diyemiyor. Niye çünkü kolduğunu ona borçlu.
MAL VARLIĞINA EL KONAN MEDYA PATRONU
OLMAZ
Yargıç malvarlığına el koyun diyor. 7 gün bekletiyorlar. 7 Gün
bekletenler o kararı anayasayı ihlal ediyor. Bunun hesabını
verecekler. Biride malvarlığı el konulanlardan bir gazetenin yeni
patronu. O gazeteyi, o televizyonu terket. Malvarlığına el konulan
biri medya patronu olamaz. Bunu anla, sat orayı.
Çete var diyor. Çetenin başkanını ben söylemiyorum. Bir
bakanı var. Sabah istifa dilekçesini koymuşlar önüne. O da demiş ki
"ben niye istifa edeyim. Ne söyledilerse yaptım. Ben istifa
edeceksem o da etsin."
O ARAZİ BİLAL'E NEDEN
VERİLDİ
İstanbul'da Bakırköy'de bir arazi var. İmar planı değişikiliği
yaplılyor. Bakırköy belediyesi reddediyor. Büyükşehir'e
söylüyorlar, o da reddediyor. Ağaoğlu arsanın sahibi, atlıyor uçağa
ankara'ya gidiyor. Başbakan'a söylüyor. O da gereğini yapın diyor.
Ağaoğlu tapelerde konuşuyor: "Yapmadınız, yapmadınız, ben de gittim
sayın patrona söyledim. Büyük patrona, o da gitti halledin bunu
diye bakana talimat verdi." Bakırköy belediyesi, geçiniz, İstanbul
Büyükşehir, geçiniz. Ben yaparım diyor. Peki neyin karşılığında
yapıldı bu.
Başbakan'ın oğlunun Türgev diye bir vakfı var.
Küçükbakkalköy'de 20 dönümlük bir arsa var. Ne deniyor.
"Pat pat patron çağırdı. İyi bir fatura kesti. Ne faturası? Bilal
Bilal..." Bilal'e 20 dönüm arsa veriliyor. Bunun adı nüfuz
ticaretidir. Kişi kendi çevresine imkan sağlıyor. Biz yurda karşı
değiliz, bursa karşı değiliz. O araziyi neden bedavaya versinler.
İhaleyi alıyorsun, git vakfa bağış yap diyorlar. Senin oğlun ifade
vermeye gelmiyor. Hiç bir güç yetmiyor onu ifade vermeye
götüremiyor. Senin oğlun ifade vermiyorsa hangi devletten söz
ediyorsun sen.
1 METRE KARE İÇİN BİLE BAŞBAKAN'A
SORULACAK
Devlete ait 1 metrekarelik yer satılsın, kiraya
verilsin. Başbakan'a sorulacak diye genelge var. Resmi gazetede
yayınlanmış. Böyle devlet mi olur. Neden? Oğlunun vakfına para
akması lazım.
Hatay'da bir TIR yakalandı. Daha önce de yakalanmıştı. Uyuşturucu var demişlerdi, silah çıktı. O bölge EL Kaide bölgesi. Radikal güçlere silah yardımı yapılıyor. Bir ihbar geliyor, silah var diye. İçişleri Bakanı herkes işine baksın diyor ya. Savcı da bir yerde suç varsa gidecek. Polise Jandarma'ya talimat veriyor.Gidiyor. Arama yapamazsın deniyor. Vali yazı yazıyor. Polisi ve Jandarma'yı geri çekiyor. TIR Başbakanlığa bağlı diyor. Başbakan'dan izin alman lazım Böyle bir devlet olabilir mi? Çete olarak tanımladık zaten. MİT'e aitmiş. Böyle bir görevi var mı? MİT'in silah kaçakçılığı yapmak diye bir görevi yok. Bu Türkiye Cumhuriyetini uluslararası alanda meşruiyet krizine sokar. İnsani yardım varmış. Açar gösterirsin. Türkmenler bize hiç tır gelmedi diyor. Bir bakan da diyor ki o tır henüz gümrüğü geçmedi. Allah akıl fikir versin.
FİX'İN OYUNUNA GELMEYİN
Yeniden yargılanma ile ilgili konuşuluyor. Fix'in oyununa gelmeyin. Yolsuzluk davalarını örtmeyeceksiniz. Yolsuzluk ve Rüşvet davalarında aynı duyarlılığı gösterin. Silivri Toplama Kampını en ağır eleştiren benim. Fezleke düzenlendi toplama kampı dedim diye. Ne dedim ben? Dokunulmazlığımı kaldırın. Kaldırmazsanız namertsiniz dedim. Sen ne yapıyorsun? Korkuyorsun.
Başbakan'a buradan açık çağrım var:
1. Rüşvet ve yolsuzluk dokunulmazlık kapsamı dışına çıkarılsın.
2. Kamu ihale yasasını AB standartına getirelim.
3. Siyasi ahlak yasası çıkaralım.
4. Siyasi Partiler yasası ile finansmanı şeffaf hale getirelim.
5. Adli kolluk yasasını çıkartalım.
6. Sayıştayı daha da güçlendirelim.
7. Ticari sır kavramını yeniden düzenleyelim.
8. Parlamento'da kesin hesap komisyonu kuralım. Kamu harcamalarını denetlesin.
9. Dağınık bir mevzuatımız var yolsuzluk konusunda. Tümünü toprlayalım.
10. Gelir idaresi başkanlığını özerk hale getirelim.
11. SPK, BDDK gibi kurumları siyasettne arındıralım.
Bunların bir kısmı 2002 yılında kendisinin ilan ettiği Demokratikleşme Raporunda da var. Gelin yapalım diyoruz. Gelir mi? Gelmesi için ar damarının olması lazım.