Yolsuzluğa irtica iddiaları karıştı
Abone olGölbaşı'ndaki Özel Kuvvetler Komutanlığı inşaatı ihalesiyle ilgili yolsuzluk davası sanıklarından Binbaşı Faruk Kurşun, davaya irticaiy faaliyetleri de karıştırdı
Gölbaşı'ndaki Özel Kuvvetler Komutanlığı inşaatı ihalesiyle
ilgili yolsuzluk davası sanıklarından olan ve tanık olarak
dinlenilen Binbaşı Faruk Kurşun, Milli Savunma Bakanlığı'nda (MSB)
bir dönem sivil memur olarak görev yapan Hüseyin Özcan adlı kişinin
Milli İstihbarat Teşkilatı (MİT) elemanı olduğu söyleyerek, işadamı
Ali Osman Özmen adına rüşvet teklifinde bulunduğunu öne sürdü.
Genelkurmay Askeri Mahkemesi'ndeki davanın bugünkü duruşmasına 28
sanık ve avukatları katıldı. Duruşmada, "irtica soruşturması ve MİT
ajanlığı" konuları gündeme geldi. Özel Kuvvetler Komutanlığı
inşaatının yapımını üstlenen şirketin sahibi Ali Osman Özmen'in
rüşvet teklifine aracılık etmekle suçlanan Yüzbaşı Gökhan Bayrı,
savunmasında, suç tarihinde MSB Ankara İnşaat Emlak Başkanlığı'nda
makine kontrol mühendisi olarak görev yaptığını söyledi. MSB'de
sivil memur olan hemşehrisi Hüseyin Özcan'ın, "Türk Silahlı
Kuvvetleri (TSK) içinde irticai faaliyetlere karışan personelin
takibini yaptığını, Ankara İnşaat Emlak Başkanlığı'nda elektrik
kontrol mühendisi Binbaşı Faruk Kurşun'un da adının geçtiğini ve bu
kişiyle görüşmek istediğini" söylediğini belirten Bayrı, bir hafta
sonu Bahçelievler'de bir pastanede Kurşun ile buluştuklarını
anlattı. Kurşun'a, "adının irticai faaliyetlere karışan subaylar
arasında geçtiğini ve bu konuyla ilgili araştırmayı arkadaşı
Hüseyin Özcan'ın yaptığını" anlattığını belirten Bayrı, Kurşun'un
görüşme isteği üzerine cep telefonuyla çağırdığı Özcan'ın kısa bir
süre sonra genç bir bayanla geldiğini belirtti. Özcan'ın, irticai
faaliyetlerde bulunmaması için uyardığı Kurşun'un, "böyle işlerle
alakam yok" dediğini anlatan Bayrı, görüşmede müteahhitlik
işlerinin gündeme gelmediğini, rüşvet teklif edilmiş olsa bu konuyu
hatırlayacağını söyledi. Savcılık ifadesini kabul etmeyen Bayrı,
"Savcılık odası, işkence odası gibiydi. İfademi imzalarken,
tutanağın son sayfası değiştirildi" diye konuştu. Bayrı'nın
savcılık ifadesinde, "Hüseyin Özcan, görüşmede, Oğulbey İnşaatı'nın
bazı imalatlarına olan olumsuz yaklaşımını sona erdirmesi durumunda
irtica dosyalarını kapatabileceğini söyledi. Bu konuşmaları
yadırgadım" dediği ortaya çıktı. Hüseyin Özcan, MSB Teftiş Dairesi
Başkanlığı'ndaki daktilo ve evrak memuru görevinden istifa
ettiğini, rüşvete aracılık etme suçunu işlemediğini söyledi. Özcan,
MSB'de görev yaparken, MSB Ankara Emlak İnşaat Başkanlığı'nda
görevli bazı subayların irticai faaliyetler içinde olduğunu
duyduğunu, Kurşun'un da adının geçtiğini Bayrı'ya aktardığını
söyledi. Binbaşı Faruk Kurşun ile görüşme teklifinin kendisinden
gelmediğini ifade eden Özcan, aralarındaki görüşmeyi şöyle anlattı:
"Kurşun, 'Nedir bu irtica meselesi' deyince, dedikodulardan
sözettim. 'Adınız irticai faaliyetlerde bulunan kişiler arasında
geçiyor, kendinize dikkat edin, çoluk çocuğunuz var' dedim. Kurşun,
'bu işlerle alakam yok' dedi. Görüşme 5-6 dakika sürdü. Görüşmede
kendimi MİT elemanı olarak tanıtmadım. Özel Kuvvetler Komutanlığı
inşaatları görüşülmedi. Ali Osman Özmen'in adı geçmedi. Faruk
Kurşun, rüşvete aracılık etmişsem, 4 yıl önce neden devletin
polisine, savcısına başvurmamış." Özcan da savcılık ifadesini kabul
etmedi, son sayfanın değiştirildiğini öne sürdü. Mahkeme Başkanı
Kıdemli Yarbay Aykanat Kaçmaz, davada aynı zamanda sanık olan
Binbaşı Kurşun'a tanıklıktan çekilme hakkı olduğunu anımsattı.
Kurşun, tanıklık yaptı. Kurşun, 2001 yılında makine kontrol
şefliğine vekalet etmeye başladığını, yüklenici firmanın doğalgaz
brülörleri ile ilgili teklifini iade ettiklerini söyledi. Yaklaşık
bir hafta sonra, Bayrı'nın İstanbul'dan arayarak özel görüşmek
istediğini söylediğini anlatan Kurşun, hafta sonu Bahçelievler'de
buluştuğu Bayrı'nın hakkında irtica soruşturması yürütüldüğünü,
konuyu bilen kişinin MİT ajanı ve arkadaşı olduğunu ifade ettiğini
kaydetti. Bayrı'nın, cep telefonundan aradığı ve kendisine
"Mustafa" diye hitap ettiği kişinin yaklaşık 5-6 dakika sonra 19-20
yaşlarında bir bayanla geldiğini anlatan Kurşun, şöyle konuştu:
"Hemen konuya girdi. 'İddianın ne olduğunu' sordum. O da ilk önce
MSB Ankara Emlak İnşaat Başkanlığı'nda bazı subay ve mühendislerin
irticai faaliyetlere karıştığını, benimle ilgili Kara Kuvvetleri
Komutanlığı'na bir şikayet mektubu geldiğini, Kara Kuvvetleri
Komutanlığı Kurmay Başkanı'na bağlı olarak çalıştığını, MİT ajanı
olduğunu söyledi. Ben de MİT ajanı olduğunu açıklamasının doğru
olmadığını, hakkımda ne iddia varsa, gereğini yapmasını söyledim.
O, 'bu araştırmayı kapatabiliriz' dedi. Oğulbey'de kullanılacak
doğalgaz brülörlerine yol vermemizi, işin 1.5 trilyon lira
tuttuğunu, bunun 300 milyar lirasının bana verileceğini söyledi.
Teklifi reddettim. 'Para almayan bir adamsanız, sizin adınıza Çocuk
Esirgeme Kurumu'na 300 milyar lirayı bağışlayalım, hayra girmiş
olursunuz' dedi. 'Parası olmayan bir adamın 300 milyar lirayı Çocuk
Esirgeme Kurumu'na bağışlaması söz konusu olamaz' dedim ve teklifi
reddettim. Giderken, masaya bakarak, 'çoluk çocuğunuz var, bir kez
daha düşünün' diyerek çıktı. Yolun karşısındaki 06 LCR 90 plakalı
BMW'ye bindi. Gökhan ile olay üzerinde konuşmadık, ayrıldık."
Kurşun, otomobilin plakasının, emniyetteki dostları aracılığıyla
bir motosiklete ait olduğunu tespit ettiğini ifade etti. İrticai
faaliyetlere ilişkin bir soruşturma konusunda kendisini uyaracak
kadar Bayrı ile samimi olmadıklarını belirten Kurşun, görüşmede
tepki vermemesinden, rüşvet teklifi yapılacağından haberi olduğu
izlenimi edindiğini söyledi. Kurşun, bir doğalgaz brülörü için ilk
teklifteki fiyatın 186 milyar lira olduğunu belirterek, 1 yıl sonra
bu fiyatın 70 milyar liraya düştüğünü kaydetti. Rüşvet teklifi ve
tehdit edildiği konusunda neden ihbarda bulunmadığına ilişkin soru
üzerine Kurşun, Özmen'in ve şirketinin gücünü bildiğini, mühendis
tayinlerinde etkili olduğunu, korkusu nedeniyle bu olaydan kimseye
bahsetmediğini söyledi. Kurşun, Bahadır Gülse ile 2000 yılı Kasım
ayı içinde yaptığı bir görüşme hakkında beyanda bulundu. Gülse'nin,
işadamı Ali Osman Özmen tarafından gönderildiğini söylediğini
belirten Kurşun, şöyle konuştu: "Gülse, 'Önümüzdeki yıl elektrik
işleri başlıyor, sen ne kadar istiyorsun?' dedi. İdarenin işi
olması nedeniyle para istemediğini söyledim. Gülse, 'Makinacılarla
500 milyara anlaştık. Yapma komutanım, bu iş bittiğinde herkes
parasını alıp köşesine çekilecek, sen çırak kalacaksın' dedi. 'Git,
Ali Osman Özmen'e söyle; ileride kim çırak kim usta olacak,
göreceksiniz' dedim." Askeri Savcı: "Rüşvet yöntem olarak
benimsenmiş" Askeri Savcı Binbaşı Zekeriya Duran, sanıkların son
çare olarak ifade tutanakların değiştirildiği savunmasına
sığındıklarını savundu. Bayrı ve Özcan'ın anlatımlarını "gönüllü
itiraf" olarak niteleyen Savcı Duran, Gülse'nin yaptığı teklif
değerlendirildiğinde, "yüklenici Ali Osman Özmen'in, rüşvet vermeyi
sorun çözmenin yöntemi olarak benimsediğinin anlaşıldığını" ileri
sürdü. Özmen'in avukatları Mustafa Bir ile Atilla Tulay, Binbaşı
Kurşun'un anlatımlarını kabul etmediklerini belirtti. Kurşun'un,
Özmen'e karşı kin duyguları ile hareket ettiğini öne süren
avukatlar, "Tanık, adeta savcı yardımcısı gibi hareket etmektedir"
dedi. Avukatlar, hazırlık soruşturmasını yürüten savcının da hukuk
devleti ilkesine ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'ne aykırı
davrandığını iddia etti. Bayrı ve Özcan'ın ifadelerinin alınması
ile sanıkların savunmaları tamamlandı. Mahkeme heyeti, bazı
sanıkların duruşmalardan vareste tutulmaları karar verdi. Duruşma,
ertelendi.