Yollar arabadan geçilmiyor

Çin, Hindistan, Rusya gibi büyük nüfuslu ancak otomobilin az olduğu ülkelerin de bu ortalama içinde yer aldığını hatırlatmakta fayda var. Buna rağmen Avrupa, Japonya ve ABD’deki otomobil sayısının bütün dünyanın ortalamasını nasıl yükselttiğini varın siz anlayın. Tamam, biz zaten bu hikayeyi biliyoruz diyorsanız, bir yere ayrılmayın, Türkiye fotoğrafındaki çelişkiyi gelin birlikte izleyelim... Otomobil sayısında bu kadar geri olmasına rağmen Türkiye’nin birçok şehrinde hatta şehirlerarası yollarında giderek artan trafik sık sık haber konusu haline geliyor. Bayram ya da tatil dönüşlerinde, yağışlı karlı günlerde araç kullananlar için yollar artık türkülerdeki ‘geçit vermez dağlar’ın yerini alıyor. Yol uzunluğunun azlığı, ağır ticari araçların çokluğu, bir de üstüne eğitim yokluğu eklenince trafik fotoğrafı ‘kakafoni’ye dönüşüyor. Dünyanın yüzölçümü açısından ortalama ülkelerinden biri olan Türkiye, yol ağıyla da sınıfta kalıyor. Üstelik kuzey Marmara bölgesini saymazsak homojen sayılabilecek bir nüfus dağılımı söz konusu. Yani Kanada ya da Brezilya gibi, topraklarının büyük bir bölümünde insan yaşamayan bir ülke değil. Buna rağmen otomobillerin, kamyonların, otobüslerin gidebileceği yol uzunluğu çok fazla değil. Uzunluğu 62 bin km’yi bulan karayollarında 10 milyon motorlu araç dolaşıyor. Tabii ki pek çoğu genellikle kendi bulunduğu şehrin sınırları içinde gidip geliyor. Bugün sadece İstanbul, Ankara değil, birçok şehir sakini ‘trafik’ denen muammayla birlikte yaşıyor. 45 yıl önce motorlu araçların gidebileceği yol uzunluğu ile bugün kıyaslandığında yüzde 50’ye yakın bir artıştan bahsediliyor. Aynı kıyaslamayı otomobil sayısı üzerinde yaptığımızda ise 70 kata varan bir değişim ortaya çıkıyor. Her ne kadar yüksek maliyetlerle ortaya çıkan yolların otomobil sayısıyla aynı oranda gelişmesi beklenmese de bugün ortaya çıkan trafik probleminin en mantıklı açıklamasını bu tablo izah ediyor. Haber: Memduh Taşlıcalı Kaynak: Zaman