Yoksulluk yakalarını bırakmıyor
Abone olAvrupalı meslektaşlarının aylık maaşlarının dörtte birini alan Türkiyeli eğitimciler, maaşlarıyla ancak aylık giderlerinin yüzde 45’ini karşılayabiliyor.
Eğitim Sen’in hazırladığı ve Başbakanlık’a sunduğu “Türkiye’de
öğretmenlerin ve diğer eğitim çalışanlarının durumu” başlıklı
rapor, eğitim emekçilerinin yoksulluk kıskacından kurtulamadığını
gözler önüne seriyor. Raporda Türkiyeli eğitimcilerin durumu, 9
Avrupa ülkesindeki meslektaşlarıyla karşılaştırılıyor. Rapora göre,
ücret sıralamasında son sırada yer alan Türkiye’de bir öğretmen
yılda ancak 7 bin 343 dolar kazanıyor. Yoksulluk sınırının 1 milyar
800 milyon lira olduğu Türkiye’de 803 milyon liralık ortalama
öğretmen maaşı ile 4 kişilik bir ailenin aylık giderlerinin ancak
yüzde 45’i karşılanabiliyor. Ek iş yapıyorlar "Ekonomik açıdan
çökertilen eğitim emekçileri geçinebilmek için ek iş yapmak zorunda
bırakılmıştır. Aynı durum memur ve hizmetliler için de geçerlidir.
Öğretmenlerin taksi şoförlüğü garsonluk, pazarlamacılık, seyyar
satıcılık yapması, artık olağan bir durum olarak görülmeye
başlanmıştır" tespitine yer verilen raporda, eğitim emekçilerinin
ekonomik talepleri, Öğretmenlerimize, hizmetli ve memurlara insanca
yaşayabilecekleri, nitelikli hizmet verebilecekleri çalışma ve
yaşama koşulları yaratılmalı, bunun için de başta maaşlar olmak
üzere mesleki ve özlük hakları insan onuruna yaraşır bir düzeye
yükseltilmelidir şeklinde özetleniyor. Sürgünler Hükümetin 2006
yılı için vermeyi planladığı yüzde 5’lik zammın öğretmenleri açlığa
mahkum etmek anlamına geldiğine de dikkat çekilen raporda,
öğretmenlerin çok kısıtlı olan özlük ve sosyal haklarını kullanma
konusunda da büyük sıkıntılar yaşadığı belirtiliyor. Sürgünler,
keyfi atamalar ve norm kadro uygulamasının öğretmenleri mağdur
ettiğine işaret edilen raporda, öğretmenlerin "performanslarına
göre derecelendirilmesini" öngören 'apolet yasası'nın sorunları
daha da ağırlaştıracağı vurgulanıyor. Memurlar dert küpü Eğitim
alanında çalışan memur personelin görev tanımının olmadığına ya da
mevzuatla belirlendiğine işaret edilen raporda, 'Kimi mevzuatlarda
görev tanımı yapılırken, ‘müdür ve müdür yardımcılarının verdiği
her türlü görevi yapar’ denilmekte ve böylece keyfiliğe meydan
verilmektedir' eleştirisinde bulunuluyor. Bu konudaki talepler;
Memurların çalışma koşulları iyileştirilmelidir, Çalışma saatleri
düzenlenmelidir, Görev tanımları yapılmalıdır. Ayrıca, eğitim
kurumlarının emektarları olarak nitelendirilen hizmetlilerin,
sistemden kaynaklı bütün olumsuz sonuçları en çarpıcı biçimde
hissedenlerin başında geldiği ifade ediliyor. Normal görevleri
dışında kalorifer yakma, şoförlük, gece bekçiliği ve yöneticilerin
özel işlerini yapmakla da görevlendirilen hizmetlilere, bunun
karşılığında ücret, yevmiye, yolluk, yiyecek ve giyecek yardımı
yapılmadığı ve fazla mesai ücreti ödenmediği eleştirisinde
bulunuluyor. Üniversiteler... Üniversiteler ve üniversite
çalışanlarına yönelik talepler ise şöyle sıralanıyor:, YÖK
kaldırılarak, üniversiteler özerk, katılımcı, laik, demokratik ve
çağdaş bir yapıya kavuşturulmalıdır, Üniversitelerin paralı hale
getirilmesi girişimlerine son verilmelidir, Öğretim üyeleri,
öğretim görevlileri ve araştırma görevlileri ile diğer üniversite
çalışanlarının iş yükleri azaltılmalı, bunun için ihtiyaç oranında
kadro ayrılarak, adil ve eşit şekilde dağılım yapılmalıdır, Tüm
üniversite çalışanları ayrım yapılmaksızın Üniversite Personel
Yasası kapsamına alınmalıdır.