'Yoksullar niye AK Parti'ye oy veriyor?'
Abone olRadikal yazarı Ahmet İnsel, bugünkü yazısında flaş bir soru sordu: Yoksullar niye AK Parti'ye oy veriyor?
İNTERNETHABER.COM
Radikal yazarı Ahmet İnsel bugün
köşesinden analiz-makalesinde ugün AK Parti iktidarının art arda
seçilmesini ve özellikle muhalefet kanadından gelen 'Yoksul kesim
AK Parti'ye oy veriyor algısı'nı irdeledi.
İnsel, AK Parti iktidarının bir 'hegemonya' kurduğunu ileri
sürerek, bu "hegemonyanın olmasının arkasındaki etmenlerin arasında
modern, laik, "ilerici" çevreden birçok insanın alt sınıflara,
yoksullara bakış tarzı da önemli bir rol oynadığını"
yazdı.
İşte İnsel'in o yazısından çarpıcı satırlar:
(...)
Bugün AKP iktidarının bir hegemonya kurmuş olmasının arkasındaki
etmenlerin arasında modern, laik, “ilerici” çevreden birçok insanın
alt sınıflara, yoksullara bakış tarzı da önemli bir rol
oynuyor.
Bugün AKP’ye yoksullardan, işsizlerden gelen oy desteğinin,
hükümetin bu kesimlere “ulufe” dağıtmasıyla açıklamayı yeterli
sayan geniş bir AKP muhalifi modern ve “ilerici” çevre var.
Radyoda, televizyonda bunu çeşitli vesilelerle dile
getiriyorlar.
"AKP'NİN OY AVCILIĞI"
AKP’nin bu kesimin “oyunu satın aldığını” vurguluyorlar. Bunu
yaparken hem çok derin siyasal analiz yapmış olduklarını
zannediyorlar, hem de AKP’nin “oy avcılığını” seçmen nezdinde
teşhir ettiklerini. Bunu sadece öğretim üyeleri, gazeteciler,
sosyal medya katılımcıları yapmıyor. Örneğin sosyal-demokrat ana
muhalefet partisinin sözcülerinden, milletvekillerinden, yerel
yöneticilerinin bazıları da bu tür değerlendirmeleri dile
getirilebiliyor.
"İŞSİZLERİN İKİ TEPKİSİ
VAR"
Söylediklerimi somutlaştırmak için, yakın tarihten bir örnek
vereceğim. Taraf gazetesinde 24 Kasım’da yayımlanan söyleşide,
Ersin Kalaycıoğlu Türkiye’nin ekonomik olarak parlak durumda
olmamasına rağmen, AKP’nin iktidarının neden yıpranmadığını şöyle
açıklamış: “İşsizlerin iki tepkisi var.
Seçime katılmamak veya katılıp da AKP’ye oy vermek. Geniş bir
kitleye (aileler, engelliler, yaşlılar, fakirler gibi) çeşitli
sıfatlarla yardım yapılıyor. Bir ara bu kitlenin 24 milyonluk bir
kalabalık olduğu ifade ediliyordu. Bu insanlar ne kadar iş arasa,
ya da başka bir hükümet gelse de iş bulma imkânlarının olmadığını
düşünüyor ve ‘Allah razı olsun’ diyerek AKP’ye oy veriyorlar.
Hükümet, rantla geçinen, evde oturan tembel bir sınıf yarattı.
Toplum emeksiz, çabasız para kazanıyor. Bu adamlara bir gün para
verilmese işsizlik oranı bir anda iki katına çıkabilir.”
"AK PARTİ EVDE OTURAN TEMBEL BİR SINIF
YARATTI"
Konuşmayı gazeteci doğru aktarmışsa, sosyal yardımların,
“evde oturan, tembel bir sınıf yarattığı”
iddiası yeni değil. Dünyada bunu söyleyen çok kişi var.
Muhafazakar-liberal siyasal etiketi taşırlar. Sosyal yardımların
işsizliği teşvik ettiğini iddia ederler. Ya da tembelliği teşvik
ettiği için insanların iş bile aramadıklarını, bu nedenle
işsizliğin düşük gözüktüğünü belirtirler. İşsizliğin esas
kaynağının talep yetersizliği olduğunu iddia eden Keynesci
çözümlemeyi dikkate almazlar. Ama engellilerin, yaşlıların yardım
aldıkları için evde tembel tembel oturduklarını iddia eden kişiler
Batı dünyasında ılımlı muhafazakar ve liberal olarak bile
adlandırılmazlar. ABD’de aşırı liberal, yeni-muhafazakar Tea
Party’nin uç kesimlerinden böyle sesler gelir ancak. Yaşlıların ve
engellilerin ve elbette yoksul olanların rantla geçinen, tembel bir
sınıf olduğunu iddia edenler, elbette modern, laik, kadın-erkek
eşitliği savunucusu, aile içinde son derece liberal, siyasette
otoriter kurumlara karşı olabilirler. Ama herhalde solda oldukları
iddia edilemez.
Türkiye’de çok düşük bir emekli geliriyle yaşamaya
çalışan bir yaşlı iseniz, engelli iseniz veya düşük gelirli
ailenizde bir engelli varsa, işsiz veya çalışmanıza rağmen yoksul
iseniz, böyle bir değerlendirme karşısında, AKP hükümetine yönelik
diğer eleştirilere kulağınızı kapamaz mısınız? Bu
lafı söyleyenlerin desteklediği parti iktidara gelse, yapılan
yardımları keserler diye düşünmez misiniz? Ailesinde bir engelli
olan, birkaç çocuklu, düşük gelirli bir seçmen olsanız, bu
değerlendirmeleri dile getirenlerin işaret ettiği partiye oy verir
misiniz?
AKP iktidarının oy gücünü korumasında bugün sosyal
yardımlardan yararlanan yoksullara, engellilere, yaşlılara,
ailelere yönelik bu tahkir edici tavrın da önemli bir payı yok
mudur? Bu tavır tahkir edicidir, çünkü bu kişilerin
“oylarını bir paket makarnaya sattığını” ima etmektedir. Başka
ortamlarda bunu ima etmeyen, açıkça söyleyenler bol miktarda
var:
CHP, 2011 seçimlerinde aile sigortası önerisinde bulunmuştu. Sosyal
yardımların daha da artmasını ve yaygınlaşmasını öneriyordu. Bütün
yardımların bir havuzda toplanması ve nakdi yardıma
dönüştürülmesine dayanıyordu bu öneri. Sosyal yardım hakkının
nesnel kriterlerle tanımlanmasına dayanıyordu. Ama bu demek değil
ki bugün 10 milyon olduğu tahmin edilen Yeşil Kart sahiplerinin
büyük çoğunluğu sadece yerel AKP yöneticilerinin lütfuyla hak
sahibi oluyorlar. Alternatif bir sosyal demokrat
hükümet 'yeşil kartı' kaldıracak mı? Kapsama alanını daraltacak
mı?
(...)
Geçmişte “evde tembel tembel oturan yaşlılara,
engellilere, işsizlere”, çocuklara yönelik harcamaların, gençliğe
yönelik harcamaların daha da yetersiz olduğu bir ülkede, bu
harcamalar son on yılda önemli bir artış gösterdi.
Hâlâ son derece yetersizler. Sosyal-demokrat olmak, solda olmak,
ilerici olmak, ne derseniz deyin, bu harcamalardan yararlananları
parmağıyla göstermek, onları oy satmakla suçlayıp, tahkir etmek mi
demektir? Yoksa bu harcamaların yetersiz olduğunu, yerel
yöneticilerin takdirine bırakılmayan bir hak olarak tanımlanmaları
gerektiğini, nakdi olarak yapılmalarını söyleyerek, engelli, yaşlı,
yoksul olanlara daha da fazla sosyal yardım yapma vaadinde mi
bulunmalıdır? Bunun kaynaklarını mı tartışmaya açmalıdır yoksa
bunlardan haksız yere yararlanan marjinal bir kesimi diline
dolayarak, sosyal yardım alan bütün kitleyi kendine düşman mı
etmelidir? Eğer sosyal yardım tembel bir sınıf yaratıyorsa, bu
yardımı AKP’li belediye başkanı yerine devlet memurunun vermesi
daha mı az tembellik yaratacaktır?
Türkiye’de eşitsizlik azalmıyor ama mutlak yoksulluk
oranlarında ciddi bir azalma var. Bunun devletin
istatistik kurumunun sahte veri üretmeyle alakası yok. Birincisi,
2002’den bu yana yıllık kişi başına gelir üç misli artmadı elbette
ama toplamda %70 civarında arttı. Alt gelir gruplarının geliri de
arttı. İkinci neden, yoksullara yönelik olarak son derece yetersiz
de olsa, sosyal harcamaların artışı. Bunu inkar etmek, başını kuma
gömmek demektir. Sosyal yardımla oy arasında ilişki kurmak değil
ama sosyal yardımların tembeller sınıfı yarattığını iddia etmek, bu
iddianın sahibinin hangi sınıfın üyesi olduğunu gösterdiği gibi,
modern kılıklı bir muhafazakar-liberal olduğunu ele verir.
Ben AKP’li olsam, bu tür “eleştiriler” karşısında sadece
ellerimi ovuştururdum.