Yoksullar Meslek Lisesine, Zenginler Fen Lisesine

Türkiye’de herkesi doğrudan ilgilendiren acil problemlerden bir tanesi de eğitimde fırsat eşitsizliği.

Muhammet Şakiroğlu msakiroglu@gmail.com

Küresel anlamda önemli ancak bireysel olarak vatandaşın kendisini doğrudan ilgilendirmeyen dış politika konuları, her seferinde hayatın merkezindeymişçesine Türkiye’de gündem oluyor. Küresel konuları küçümsemiyorum elbet. Ancak uzak konuların hayat memat meselesi gibi tüm gündemi doldurmasının çok önemli sakıncaları var.

Bu sakıncalardan bir tanesi de toplumun acil, can yakıcı sorunlarını gölgede bırakması…

Türkiye’de herkesi doğrudan ilgilendiren acil problemlerden bir tanesi de eğitimde fırsat eşitsizliği.

Ülkede eğitimin öneminin anlaşılması konusunda bir sorun olduğunu düşünmüyorum. Genel anlamda eğitimin önemli olduğuna herkes kani. Ancak en önemli eksiklik, eğitimde temel sorunların tespiti ve bu tespitler ışığında sorunun tartışılması… Bu eksiklik ise sorunun toplumun ana gündemi olmasını engelliyor.

Örneğin ideal bir eğitim sisteminde öğrencilerin akademik başarısının sosyoekonomik durumundan bağımsız olması beklenir. Yani fakir zengin ayrımı olmadan herkese sağlanan eğitim imkânının çocuğun yeteneklerini ve becerisini bütünüyle ortaya çıkarması beklenir. Bu durumda öğrenci tüm akademik başarı kapasitesini kullanmış olacaktır.

Öğrencilerin akademik başarısında sosyoekonomik düzeylere göre ayrışmalar ise eğitim sisteminin bu konuda yetersizliğini gösterecektir.  

Türkiye’de genel anlamda sorunlar tartışılırken, problemli noktalara dair, veriye dayalı, objektif saptamalarda bulunma kültürü zayıftır. Konu eğitim olunca tartışmaların derinliği açısından “eğitim şart” klişesinin çok ötesine geçmiş değiliz.

Ülkemizde akademik başarı ile öğrencilerin sosyoekonomik düzeylerinin karşılaştırıldığı somut ve objektif veriler sunan nitelikli çalışmalar, sınırlı da olsa var ve eğitim sisteminin veyahut MEB’in bir nevi objektif karnesi durumundalar.

Uluslararası hakemli bir dergi olan İnsan ve Toplum dergisinde yayınlanan yeni bir çalışma, öğrencilerin ailelerinin ekonomik, sosyal ve kültürel statüsünün öğrencilerin akademik başarısı üzerine etkisi için oldukça çarpıcı sonuçlar sunuyor. Doç. Dr. Bekir Gür ve Dr. Zeliha Karaağaç Cingöz tarafından gerçekleştirilen çalışmada öğrencilerin sosyoekonomik düzeyleri ile TEOG ve PISA sınav sonuçları ve devam ettikleri okullar değerlendirilmiş.

Çalışmaya göre eğitimde fırsat eşitsizliği oldukça derinleşmiş durumda.  Yani mevcut sistem, öğrencileri akademik başarısından ziyade ailesinin gelirlerine göre ayrıştırmaktadır.

Öğrencilerin bulunduğu sosyoekonomik düzey çeyreklere ayrılmış ve farklı çeyreklerdeki öğrencilerin akademik başarıları karşılaştırılmış.  Sonuçlar, bir sosyoekonomik gelir düzeyi ile bir üst gelir seviyesi arasında TEOG sınavı puanı açısından oldukça ciddi farklılıkların varlığını ortaya koyuyor. Bu fark, en düşük gelir seviyesinden ikinci çeyreğe ve ikinci çeyrekten üçüncü çeyreğe geçerken TEOG sınav punlarında ortalama 40 puana ulaşmaktadır.  Yüksek gelir çeyreğinde yer alan öğrencilerin en yüksek çeyrekteki öğrencilerle ortalama TEOG sınavı puan farkı ise 100 puana yaklaşmaktadır.

Fen lisesi öğrencilerinin %70’inden fazlası toplumun en yüksek gelirli çeyreğinden gerilirken meslek liseleri ve imam hatip liselerine devam eden öğrencilerin ezici çoğunluğu ise dar gelirli ailelerden gelmektedir.

Bu da eğitim sistemimizin mevcut hali ile tüm öğrencilere eşit akademik başarı imkânı sağlamak konusunda yetersiz kaldığını ve öğrencilerin gelir seviyelerine göre ayrıştıklarını göstermektedir.

Eğitimde fırsat eşitliği sağlayacak nitelikli bir eğitim sisteminin, en az ekonomik talepler kadar önemli bir talep olması gerekirken politik ajandada yer etmediğini görüyoruz.   

Ekonomik açıdan dezavantajlı grupların bu tip yakıcı sorunlarını gündeme getirip eğitim sisteminde iyileştirme talep etmemiz lazım. Aksi halde Türkiye’nin diğer ülkelerle rekabet edebilecek nitelikte bir insan kaynağı oluşturmasını beklemek hayal olur.