Yoksa hep birlikte Türkiye’yi büyük riske sürükleriz”
Abone olBaşbakan Yardımcısı Ali Babacan, israf uyarısında bulunarak, “Önce üreteceğiz, kazanacağız ve hak edeceğiz, ondan sonra hak ettiğimiz refah ...
Başbakan Yardımcısı Ali Babacan, israf uyarısında bulunarak,
“Önce üreteceğiz, kazanacağız ve hak edeceğiz, ondan sonra hak
ettiğimiz refah seviyesini yaşayacağız. Daha kazanmadan farklı bir
refah seviyesine ulaşmaya çalışırsak hep birlikte Türkiye’yi büyük
riske sürükleriz” dedi.
Başbakan Yardımcısı Ali Babacan Türkiye Katılım Bankaları Birliği
Genel Kurulu’na katıldı. Toplantıda konuşan Ali Babacan, dünya
ekonomisini ile ilgili değerlendirmelerde bulundu. Küresel
ekonomide sıkıntılı dönemin geride kaldığını söyleyen Babacan, “Son
3-4 aydık artık küresel krizle ilgili en kötü ortam gerimizde kaldı
artık bundan sonra 5-6 yıldaki kadar kötü bir tablo ile karşı
karşıya kalmayız diye ümit ediyoruz. Avrupa’daki toparlanma bir
miktar daha zayıf kırılgan bir toparlanma” dedi.
Dünyada gelişmekte olan ülkelerle ilgili yoğun şekilde olumsuz
propaganda yapıldığına dikkat çeken Babacan, “Şu bir gerçek
gelişmekte olan ülkelerin önümüzdeki dönemdeki büyüme hızı geçmişe
gören biraz daha düşük olacak. Ama bu düşmüş rakam dahi gelişmiş
ülkelerin çok daha üzerinde bir büyüme olacak. Son bir yıldır
yapılan olumsuz yayınlara baktığınızda pek çok araştırma
kuruluşunun düzenlediği negatif raporlara baktığınızda durumun
oldukça abartıldığını ifade etmek istiyorum. Çin artık yüzde 9-10
büyümeyecek yüzde 7-8 büyüyecek, Hindistan artık yüzde 8’lik büyüme
oranlarını görmeyecek, belki yüzde 6 büyüyecek. 90’lı yıllardaki
Asya krizine benzer bir krizin tekrar edeceği ile alakalı çok
miktarda görüş dillendirildi. Bunların hiçbirisinin gerçekçi
olmadığını biz katıldığımız bütün toplantılarda ifade ettik” diye
konuştu.
AVRUPA VE ABD’DE DURUM
Ali Babacan, Amerikan ve Avrupa Merkez Bankalarının ciddi politika
değişikliğine gittiği bir dönemin yaşanacağını hatırlatarak,
konuşmasını şöyle sürdürdü;
“Kuşkusuz her ülkenin politikalarını adapte etmesi gerekiyor.
Gelişmekte olan ülkelerin bankacılık sistemleri 1990’lara göre daha
sağlam durumda. Bu ülkelerin kamu borcu 90’lara göre çok daha
düşmüş durumda. Bu ülkelerin kur rejimleri daha esnek. Kur şoku
emme noktasında önemli bir enstrüman olarak çalışmakta. Biz ilk
günden itibaren bu değerlendirmelerin abartılı olduğunu söyledik.
Son aylarda baktığınızda daha makul değerlendirmeler var. Fon
akışları da yeni bir denge bulmuş durumda. Önümüzdeki dönem
Amerikan Merkez Bankası’nın likiditeyi azaltmaya devam edeceği bir
dönem olacak ama öyle bir dönem gelecek ki faizleri de
arttıracaklar. Bu ne olacak belki 1 sene sonra başlayacak belki 3
sene sonra. Ama bu dönem geliyor. Şimdi Amerikan Merkez Bankası’nın
faizi her arttırdığı toplantıda eğer küresel piyasalar heyecana
kapılırsa, bunun yanlış olacağını ifade etmek istiyorum. Amerikan
Merkez Bankası faiz artışları işler düzeldiği için ve ekonomi
normale döndüğü için yapılacak faiz artışları. Onlar eğer
sorumluluk sahibi politikalar uygular ve verdikleri tarihlere
uyacak şekilde adım atarlarsa, bu dönemin sanıldığı kadar zor bir
dönem olmayacağını ifade etmek istiyorum. Yeter ki her ülkede
ilgini kurumlar gerekenleri yapsın. Gereke yapılırsa bunlar aşılır.
Ama gerekenin yapılması gecikirse, adım atmak konusunda tereddütler
olursa işte o zaman önümüzdeki 2-3 yıllık dönem rahat bir dönem
olmayabilir”
Babaca, Türkiye’nin de önümüzdeki döneme kendini adapte
edebilmesinin önemine vurgu yaparak, “Yarın sabah neyle
uyanacağınızı bile tahmin edemediğimiz günleri hatırlıyorsunuz.
Gecelik faizlerin yüzde 7 binlere çıktığı günleri unutmak kolay
değil. 22 bankanın devre dışı kalması kolay unutulacak tecrübe
değil. Biz hükümet olarak işbaşına geldiğimizde TC hazinesi yüzde
66 faizle borçlanıyordu. Enflasyon yüzde 29. Öyle bir tablodan
ekonomimizde ciddi toparlanma meydana geldi. O dönem yaptığımız
reformlar bizi kriz döneminde korudu. Kriz döneminde dahi başarılı
bir performansı ortaya koyan bir Türkiye söz konusu. Bunu yaparken
de önümüzdeki dönemin büyüme modeline de dikkat etmemiz gerekiyor.
Türkiye’de güven ortamı bugün için var” ifadelerini kullandı.
İHRACAT VE ÜRETİMLE BÜYÜMEYE İŞARET ETTİ
Türkiye’nin yatırımla, ihracatla ve üretimle büyümesi gerektiğinin
altını çizen Babacan, şunları söyledi;
“Önce üreteceğiz, ihracat yapacağız, kazanacağız, hak edeceğiz,
ondan sonra hak ettiğimiz refah seviyesini yaşayacağız .Daha
kazanmada, haketmeden, üretmeden farklı bir refah seviyesine
ulaşmaya çalışırsak hep birlikte Türkiye’yi büyük riske sürükleriz.
Bakıyoruz Türkiye’de gayrimenkul piyasası hareketi. Ama İstanbul’a
baktığınızda yapılan yeni lüks konutlara, alışveriş merkezlerine
baktığınızda gerçekten o konutlarda oturacak kadar ürettik mi.
Dünyanın en pahalı markalarını satın alacak kadar ürettik mi, o
refahı hake ettik mi. Yoksa daha hak etmeden mi bu işleri yapıyoruz
bunlara dikkat etmemiz lazım. Aksi halde ‘güven var, finansman
imkanları hazır, borçlanayım, kendi ürettiğimiz otomobiller düşük,
biz daha lüks araçlara binelim’ Bunlar sürdürülebilir trendler
değil. Bizim verim ekonomisi olmamamız gerekiyor, üretim ekonomisi
olmamız gerekiyor, bir israf ekonomisi asla olmamamız gerekiyor.
Geleceğe güvenle bakmak iyi bir şey ama makro çerçevede
ihtiyatımızı korumak zorundayız”
Türkiye’nin uygulanan ekonomi polikalarına devama ettiği sürece
önünün açık olduğunu kaydeden Babacan, “Cari açığımız var, petrolde
dışa bağımlılığımız var bunların hepsi doğru. Ama bunlar çaresiz
problemler değil. Bunlarla ilgili kısa vadeli çözümler var. G 20
dönem başkanlığını da üstleneceğimiz düşündüğümüzde dünyanın
ilgisinin üstümüzde olmaya devam ettiği bir ülke olacak. Son 1
yıldır negatif gündemlerle dünya gündemin geldik. Geçen sene gezi
olaylarından başlayalım bu güne kadar dünya basınında Türkiye ile
ilgili çıkan haberlere bakın belki yüzde 95’i olumsuz. Bu kadar
negatif propagandaya rağmen 2013 yılında yine yaklaşık 13-14 milyar
dolarlık doğrudan yatırım geldi. Daha olumlu bir bakış açısıyla
dünyada Türkiye’nin değerlendirildiğini düşündüğünüzde bunun
ekonomik sonuçları da farklı olacaktır” ifadelerini kullandı.
(İHA)