Yoksa barış süreci sekteye uğrar
Abone olİçişleri Bakanı Efkan Ala, "Yolların kesilmesi, çocukların kaçırılması terörist grubun varlık gösterme çabası... İktidar olarak bizim buna ...
İçişleri Bakanı Efkan Ala, "Yolların kesilmesi, çocukların
kaçırılması terörist grubun varlık gösterme çabası... İktidar
olarak bizim buna yönelik mücadelemiz sürüyor. Bu kitleyi temsil
eden siyasi parti milletvekillerinin de sorumluluk alması gerekir.
Yoksa barış süreci sekteye uğrar" dedi.
İçişleri Bakanı Efkan Ala, TGRT Haber ekranlarında yayınlanan
‘Neler Oluyor’ programına konuk oldu. Sunuculuğunu TGRT Haber ve
İhlas Haber Ajansı Ankara Temsilcisi Batuhan Yaşar’ın yaptığı
programda, İhlas Medya Ankara Grup Başkanı Nuri Elibol ve Türkiye
Gazetesi Ankara Temsilci Yardımcısı Ercan Gürses’in sorularını
cevaplayan Ala, gündeme dair önemli açıklamalar yaptı.
Türkiye’nin 2002’den beri her alanda ileriye gittiğini belirten
Ala, Türkiye’de sadece ana muhalefet partisinin geriye gittiğini
belirtti. Ekonomik, siyasal ve güvenlik alanlarında yapılan
reformlara dikkat çeken Ala, “Türkiye’de, 2002’den beri sosyal
alanda, siyasal alanda reformlar yaptık. Güvenlik alanında,
ekonomik alanda son derece başarılı adımlar attık. Bakın, ekonomik
alanda nereden nereye getirdik. Peki, geriye giden hiçbir şey mi
yok? Var. O da, ana muhalefet partisi. O geriye gidiyor. Şimdi ne
yapalım, onu ileriye götürmek de bizim işimiz değil ki” diye
konuştu.
“CHP MİLLETVEKİLLERİ, İLLEGAL GÖSTERİLERİN İÇERİSİNDE
OLABİLİYOR”
Bakan Ala, hükümetin aldığı kararlardan, icraatlarından memnun
olmayan insanların olabileceğini söyledi. İnsanların, rahatsız
oldukları durumlar için demokratik yollara başvurmaları gerektiğini
kaydeden Ala, şöyle konuştu:
“Türkiye’de inanılmaz olumlu gelişmeler oldu. Önceden hem ekonomik,
hem siyasal alanda hayal edilemeyecek adımlar atıldı. Bunların
biraz mutluluğunu yaşamak isterken, böyle ardı ardına gereksiz
faaliyetler içerisinde oluyorlar, ortamı terörize ediyorlar.
Hükümetin aldığı kararlardan, siyasal icraatlardan memnun olmayan
kitleler olabilir. Ama demokratik ortamlarda bunun yol ve yöntemi
vardır. Yasal izinler alarak, tepkinizi ortaya koyarsınız.
Cumhuriyet Halk Partisi milletvekilleri bu illegal toplantıların,
gösterilerin, yürüyüşlerin içerisinde olabiliyorlar. Bu, üzüntü
verici bir durumdur. Yani onlar orada olmamalılar. Yani kötü
niyette olmasalar bile, o illegal gösterileri yapan insanlar,
‘Milletvekili de geldiğine göre, legal bir şey yapıyoruz’ diyor.
Onlara meşruiyet kazandırıyor. Tamamen illegal olanlar da, terörize
etmek isteyen terörist gruplar da, böyle yüzü maskeli, elinde
molotof kokteyli, silah yakalananlar da var, sapanla bilye
atıyorlar. Allah muhafaza… Bunları yapanların içerisinde, gösteri
yaptıkları yerde milletvekillerimiz olabilir mi? Şimdi arkasındaki
terörist gruplar da bu ortamdan faydalanıp ortalığı ateşe
veriyorlar, yakıp yıkıyorlar. Kaybetmeyi, kazanma diye savunamayız.
Ortalığı ateşe vermenin, yakıp yıkmanın, tarumar etmenin
kaybetmekten başka bir tarifi yok.”
“CHP’NİN AK PARTİ’Yİ ENGELLEMEYE ÇALIŞMAKTAN BAŞKA BİR HEDEFİ
YOK”
CHP’nin AK Parti’yi engellemeye çalışmaktan başka bir hedefi
olmadığını belirten Ala, “Biz istiyoruz ki artık, parti değil de
lokal gibi, kulüp gibi çalışan, milletten alabileceği oyun derdinde
olmak yerine milletin iktidara getirdiği hükümetleri örselemeyi,
siyasetin hedefi olarak tanımlamış, 19. yüzyılın kodlarıyla hareket
eden partiler yerine, milletin dertleriyle dertleşecek,
alternatifler üretebilecek partiler olsun. Ana muhalefetin
İstanbul’a ilişkin, Türkiye’ye ilişkin makro bir projesi var mı? AK
Parti’yi engellemeye çalışmaktan başka bir hedefi yok. Yani bu
siyaset boşluğunu doldurmak için başka birimler harekete geçiyor.
Onlar tabi muhalefetin kendi meseleleridir. Türkiye’nin meseleleri
için yüreğiyle çabalayan bir ana muhalefet partisi olsa, anayasayı
çoktan değiştirmiştik. Bu anayasa, bu millete ne kadar layık? 3
kıtada medeniyet kurmuş, dünyaya medeniyeti en güzel şekilde sunmuş
bir milletin evlatları olarak böyle darbe anayasasıyla idare
edilmeyi hak ediyor mu? Bir ülkenin siyasetini sadece iktidarı
belirlemez. Kalitesini, o ülkenin bütün parlamentosunun
içerisindeki siyasetçiler belirler. Biz ileri gitmek istiyoruz ama
arkadan çeken bir sürü kurum oluyor. Bazı kurumlar, Türkiye’de hala
halkın dinamiklerini anlamakta zorluk çekiyor” ifadelerini
kullandı.
“DEMEK Kİ, CHP DÖNEMİNDE MİT BÖYLE ÇALIŞMIŞ”
Bakan Ala, CHP’lilerin olaylardaki yüzleri maskeli, silahlı
militanların MİT mensubu olduğu yönündeki iddialarına, “Bu açık bir
iftiradır. AK Parti hükümeti döneminde böyle işler olamaz. Onlar
kendi iktidarları dönemiyle karıştırıyorlar. Eski Türkiye’de böyle
şeyler fazlasıyla uygulanmış ki, şimdi böyle şeyler söylüyorlar.
Neden olamaz diyorum; çünkü gizlenemez, hemen tespit edilir, hem
adliyeye sevk edilir, hem işinden olur. Memleketin güvenliğiyle
görevli insanlar böyle provokasyonların içinde olamaz. Orada
provokasyonların içerisinde olanlar, öyle gösterilerin içinde olan
kendi milletvekilleri. Bir ana muhalefet partisinin liderine
yakışan, eğer elinde bu konuda bir bilgi, belge varsa bunu milletle
paylaşmaktır. En ufak bir hata yada sıkıntı olursa bunu hiç
düşünmeden milletimizle paylaşsın. Böyle bir iddia, iftira olabilir
mi? Terörize olan, DHKP-C ve benzeri örgütlerin içinde bulunan
insanların önemli bir kısmı yakalandı. Mahkemeye sevk edildi. Ama
sonra yine onun arkasından gelip mücadele edenler oluyor. Elimizden
geldiğince onlarla da mücadele ediyoruz” şeklinde cevap verdi.
“YÜZLERİ MASKELİ 30 KİŞİ GÖZALTINA ALINDI”
Polis akrebine molotof kokteyli atanların MİT mensubu oldukları
iddiasını, ayağı yere basmayan, trajedik bir senaryo olarak
değerlendiren Ala, “Olaylarda yüzlerini kapatanlar, terörist
faaliyetlerin içerisindeki insanlardır. Ama çeşitli tanıma
yöntemleri var. Artık eskisi gibi değil. Bunlar, tek tek
kameralardan tespit edildi. Sadece yüzü kapalı olanlardan 30 tanesi
gözaltına alındı” dedi.
“UĞUR KURT’U VURAN KURŞUNUN NEREDEN GELDİĞİ TESPİT EDİLDİ
Okmeydanı’nda çıkan olaylarda Uğur Kurt’a isabet eden, sonrasında
hayatını kaybetmesine neden olan kurşunun nereden geldiğinin,
tespit edildiğini belirten Ala, “Olayla ilgili önemli bir mesafe
kaydedildi. Baştan da söylemiştik, kasıtlı ya da kasıtsız kim bir
yanlış, bir hata yaparsa onu ortaya çıkarırız. Gerekli denetimler
yapıldı. Yakında açıklanır. ‘Bulundu’ diyebileceğimiz bir aşamaya
geldi. Ama şimdi soruşturmanın gizliliği açısından açıklamam yanlış
olur. İlk tespitlere göre hemen hüküm vermemek gerekir. Çünkü o
tespitin soruşturma ve mahkeme prosedürü var. Daha sonra bunlar
konuşulmalı. Ama bizim açımızdan bu kurşunun nereden geldiği tespit
edildi. Bu kimden olursa olsun gereği yapılır” şeklinde
konuştu.
"MADEN OCAĞI ÖNÜNDE SİYASET YAPTILAR"
Soma’da meydana gelen maden kazasında hayatını kaybedenlerin
yakınlarına başsağlığı dileyen Ala, maden kazasının olduğu gün
Soma’da yapılan eylemleri, “Soma’da 301 vatandaşımızı kaybettik.
Ailelerine tekrardan başsağlığı diliyorum. Orada acı olan şey; 483
vatandaşımız kurtarıldı, saniyelerin önemli olduğu bir vakitte,
daha içeride olan vatandaşlarımız var ve onlar oradan hemen
çıkarılmak durumundayken, gelip gösteriler yapıp, insanların
çalışmalarını engelleyici faaliyetlerde bulunmak hiçbir şeye
sığmaz. Geleneklerimizi, kültürümüzü geçtim, insanlık bunun
neresinde? Orada saniyeler önemli. Bu nasıl bir insanlıktır? Bütün
bunları yönetme sorumluluğu üzerimizde olan insanlar olarak
soğukkanlılığımızı korumaya çalışıyoruz ama el insaf. Öyle
iftiralar atıldı ki, insan haya eder. Ucuz kurnazlıklar bunlar.
Siyaset üretip halktan oy almak yerine, böyle ucuz politikalar
üretmenin kimseye faydası yok” diye değerlendirdi.
"İSLAMAFOBİ İLE TÜRKİYE’YE SALDIRIYORLAR"
BBC’nin Okmeydanı’ndaki olayları duyururken, yerde yatan yaralı bir
şahısı farklı bir açıdan fotoğraflayarak, polisi şiddet yanlısı
olarak göstermesini eleştirdi. Hala Türkiye’ye karşı oryantalist
yaklaşımlarla yaklaşıldığını ifade eden Ala, şöyle konuştu:
“İnanılmaz gelişmeler oldu, iletişim devrimi oldu ama hala
oryantalist anlayış devam ediyor. Tamamen ters bir algıyla,
fotoğrafı ters göstererek böyle medya organları var. Bize düşen
bunlarla doğru bir şekilde mücadele etmek. Bu polisimizin o yaralı
vatandaşımızı kalkanıyla, gelebilecek molotof kokteylinden korumaya
çalıştığı daha sonra ortaya çıktı. Ama ters bir algı ile, iyi
niyetli bir yaklaşımla, kötü bir fotoğraf sunuluyor. Böyle pratik
problemler üst üste gelince, kaliteli teoriye başvurma zamanı
gelmiş demektir. Burada iletişim araçları kullanılarak, İslam
dünyasına yönelik antipropaganda yapılıyor. İletişim devrimi ve
sosyal medya üzerinden İslamiyet, kara propagandaya hapsediliyor.
Oryantalist anlayış hâlâ Türkiye üzerinde devam ediyor.
Hayatlarında dini önemseyen, dünyaya geliş nedeni olarak Allah’a
ibadeti gören bir kadronun çalıştığı insanlar işbaşında olduğu
için, her ne kadar demokrasiden, liberalizmden, piyasa
ekonomisinden, hak ve hukuktan bahsetse de, bunların başka ülkelere
örnek olmamasını sağlamak için, işte o, Okmeydanı’ndaki yaralı
gösterici ve önünde duran polis fotoğrafıyla, ’vatandaşı korumakla
görevli olanlar, onlara şiddet uyguluyor’ tasviri yapılıyor. Bu
Batı’nın Müslümanlığa oryantalist bakışından başka şey değil.
Uluslararası medyanın da içinde olduğu bir organizasyon, İslamafobi
yöntemi ile Türkiye’ye karşı saldırıda.”
“BÜTÜN ETNİK KÖKENLER BİZİM DÖNEMİMİZDE HÜRRİYETLERE KAVUŞTU”
PKK’nın yerine DHKP-C’nin getirilmeye çalışıldığını ve Alevi
vatandaşların, terörist gruplar tarafından suistimal edildiğini
savunan Ala, "Eski Türkiye’de bazı birimler sadece suçsuz milleti
takip eder ve insanları değerleri üzerinden fişlendi. Sonradan
dertleri ortaya çıktı. Din ve özgürlükler konusunda, terör üzerine
çok büyük mesafeler kat ettiğimiz gibi milletimizi de terörize
grupların tasallutundan kurtaracağız. Alevi vatandaşlarımızı da
istismar ediyorlar. Bütün etnik kökenler, gayr-i müslimler bizim
dönemimizde geniş hürriyetlere kavuştu. Türkiye’nin
demokratikleşmesine, kalkınmasına, istikrarına karşı herkes uyanık
olsun. Eskiden yok sayılanların hassasiyetlerini biz dikkate
alıyoruz" dedi.
“BARIŞ SÜRECİ SEKTEYE UĞRAR”
Güney Doğu’da çocukların dağa kaçırılmasını değerlendiren Bakan
Ala, "Yolların kesilmesi, çocukların kaçırılması terörist grubun
varlık gösterme çabası... İktidar olarak bizim buna yönelik
mücadelemiz sürüyor. Burada bu kitleyi temsil eden siyasi parti
milletvekillerinin de sorumluluk alması gerekir. Yoksa barış süreci
sekteye uğrar" diye konuştu.
17 Aralık Süreci’nde ortaya atılan iddiaların, Okmeydanı olayları
ile aynı amaca hizmet ettiğini iddia eden İçişleri Bakanı, "Bunlar
paralel işlerdir. Aynı zihniyetin ürünü. Aynı kafa. Birilerini alıp
pasifize ediyorsunuz, mekanizma hemen başkaları tarafından
dolduruluyor ve savaş durmaksızın devam ediyor. Bu kez de içimizden
insanlar tarafından dolduruldu. Din ve vicdan özgürlüğü konusunda
aynı amaç uğruna çalıştığımız insanların bizi yıkma gayretleri
içimizi yaralıyor. Biz onların önünü kendimizi ortaya koyarak
açtık. Yeter ki, onlar zarar görmesin diye bütün saldırılara
göğsümüzü siper ettik. Ama o taraf hem din, hem devlet kurallarını
hiçe saydı" şeklinde konuştu.
(İHA)