YÖK'e 'milli mütevelli' modeli
Abone olMilli Eğitim eski Bakanı Mehmet Sağlam, yükseköğretimin geleceğini şekillendiren YÖK üyelerinin tam zamanlı olarak bu kurumda çalışması gerektiğini belirtti.
Milli Eğitim eski bakanlarından Prof. Dr. Mehmet Sağlam, YÖK'ün
yeniden yapılandırılması için 'milli mütevelli heyeti' dediği bir
model önerdi.
Daha önce başkanlığını yaptığı YÖK hakkındaki görüşlerini Yeni
Şafak'a anlatan Sağlam, YÖK Genel Kurulu'nda ÖSS'deki katsayı
uygulamaları gibi önemli konulara, tam zamanlı olarak YÖK'te
bulunmayan insanların karar vermesinin yanlış olduğunu söyledi.
Sağlam 'milli mütevelli heyeti' olarak görev yapacak yeni YÖK'te,
üyelerin tam zamanlı olarak çalışmasını ve yükseköğretimin geleceği
için çalışmasını önerdi.
27 üniversiteye 24 üyeli YÖK
Türkiye'de 27 üniversite olduğu dönemlerde 24 kişilik tam zamanlı
YÖK olduğunu kaydeden Sağlam, bugün 9 kişinin tam zamanlı olduğunu,
diğerlerininse sadece toplantıdan toplantıya YÖK'e gelen kişiler
olduğunu söyledi. Üyelerin başka işlerin yanında yükseköğretimin
geleceğine karar vermesinin çok yanlış olduğunu belirten Sağlam,
YÖK üyelerinin taşıması gereken sıfatlara da dikkat çekerek şöyle
dedi: "Genel kurul ve yürütme kurulu diye ikiye ayrılmış bir YÖK
var. Genel kurul üyeleri değişik mesleklerden olan insanlar.
Halbuki YÖK kanununda tercihen rektörlük yapmış başarılı kişilerden
seçileceği kanuna yazılmış. Bu kaideye pek riayet edilmemiş.
Dolayısıyla en az 15 kişilik ya da ilk kuruluşta olduğu gibi 24
kişilik tam zamanlı olabilir, bir güçlü 'milli mütevelli heyeti'
şeklinde bir YÖK düzenlenmesi gerekir. Mütevelli heyetindeki
üyelerin tek görevi yükseköğretimin düzeni olacağı için sorunlar
daha kolay hallolacaktır."
YÖK'te görev yapan üyelerin üniversitelerin öğretim üyesi
standartlarını yükseltmekle de görevli olduğunu kaydeden Sağlam,
YÖK'ün bu konuda son derece başarısız olduğunu belirtti. Kendi YÖK
Başkanlığı döneminde başlattıkları bir projeden örnek veren Sağlam
şöyle dedi: "1992, 93 ve 94 yıllarında çeşitli dünya
üniversitelerine her yıl 1000 kişiye yakın öğretim üyesi gönderdik.
1995'ten 2000'e kadar gelecek bir projeydi bu. Onu YÖK kesti.
Kesmeselerdi, planlanan 2000 yılında 30 bin öğretim üyesiydi. Bunun
yüzde 25'i olan 7500'ü dışarıdan, geri kalanı ise içeriden
yetişecekti. Ama dışarıdan yetişmeleri 3 yıl sonra kestiler."
Yetkileri azaltılmalı
YÖK'ü yeniden yapılandırma çerçevesinde üniversitelerin yönetimine
ilişkin konularda da yetkilerinin azaltılması gerektiğini söyleyen
Sağlam, YÖK'ün bu konudaki uygulamalarının da rahatsızlık verdiğini
kaydetti. YÖK'ün Türk yüksek öğretiminin planlaması,
geliştirilmesi, öğretim üyesi yetiştirilmesi ve üniversitelere
arasında akreditif konularının düzenlenmesi için görevlendirilmesi
gerektiğini kaydeden Sağlam, bu şekildeki bir YÖK'ün bugünkü
üniversite yönetiminde seçim sisteminin neden olduğu kargaşayı da
ortadan kaldıracak bir yeniliği kendiliğinden getirebileceğini
söyledi.
'Demirel'in etrafında 3 ay gezdim'
YÖK'ün ülkeyi yöneten siyasi iradeyle ilişkilerini de değerlendiren
Sağlam, milyonlarca öğrencinin geleceği ve yükseköğretim için bu
ilişkinin son derece önemli olduğunu vurguladı. Yurtdışına her yıl
1000 öğretim üyesi gönderdikleri proje için dönemin Başbakanı
Süleyman Demirel'in etrafında 3 ay gezdiğini söyleyen Sağlam, "100
milyon dolarlık bir yatırım için Başbakan'ı çok zorladım. Bu mevcut
üniversitelerin kendi yetiştirdiklerine ilave bir rakamdı. Yeni
üniversite açma gibi projeler böyle olacak. Siyasi iradeyle,
Başbakan'la zıtlaşan bir YÖK gençliğe yeni projeler sunamayacaktır.
Mevcut projelerini de çözümsüzlüğe itip, hayata geçiremeyecektir"
dedi. Sağlam, YÖK üyelerinin görevinin, şahsi fikirlerin çok
üstünde bir görev olduğunu ifade etti.
Haber: Yakup Bulut
Kaynak: