"YÖK ya kalksın ya da islah edilsin"
Abone olAbant Platformu'na YÖK damgasını vurdu. YÖK'ün işlevinin sorgulandığı toplantıda, bu kurumun işlevini yerine getiremediğinde görüş birliğine varıldı. İşte ortak sonuç
Abant Platformu’nun dünkü toplantısına Yükseköğretim Kurulu
(YÖK) damgasını vurdu. YÖK’ün günümüzde işlevini yerine
getiremediği, bu sebeple kaldırılması veya yeniden yapılandırılması
gerektiği vurgulandı.
Abant Platformu tarafından Erzurum’da düzenlenen toplantıda
Yükseköğretim Kurulu’nun kaldırılması ya da yeniden
yapılandırılmasının gerektiği belirtildi. Milli Eğitim Bakanı
Hüseyin Çelik, müzakerelerin, bakanlığın bundan sonra yürüteceği
çalışmalarda yol göstereceğini söyledi. Dünkü oturumlarda, sonuç
bildirisi taslağına son şeklinin verilmesi için sunulan öneriler
görüşüldü.
“Yeni bir çağın eşiğinde eğitimde yeni arayışlar” konu başlığı ile
toplanan platform üyeleri, “Eğitim ekonomisi ve politikaları” ile
“Eğitim sosyolojisi ve felsefesi” adlı iki komisyon halinde
çalışmalarını yürütüyor. Komisyonların başkanlığını yürüten Prof.
Dr. Mithat Melen, Türkiye’de ciddi anlamda eğitim ve istihdam
sorununun yaşandığını ifade etti. Melen, yanlış yapılanmanın
eğitimdeki sorunlar yumağını büyüttüğünü vurguladı.
Toplantıya katılan Milli Eğitim Bakanı Hüseyin Çelik, Abant
Platformu’nun tabii üyesi olduğunu; ancak son iki yıldır görevi
nedeniyle katılamadığını ifade etti. Eğitimin toplumun gündemine
böylesine yoğun bir şekilde gelmiş olmasını alkışladığını kaydeden
Çelik, “Ümit ediyorum ki buradaki müzakereler, Milli Eğitim
Bakanlığı’nın bundan sonra yürüteceği hedef ve çalışmalarına yol
gösterici olacaktır.” dedi.
YÖK’ün kaldırılması ile ilgili görüşlere de değinen Çelik, “ÖSS’nin
mantığı zaten milli eğitimimizi felç etti. Biz bunu düzeltmek
isterken düşmanlarımızı sevindirmek istemiyoruz.” ifadelerini
kullandı. Eğitimin yerel yönetimlere devredilmesi gerektiğini ifade
eden Çelik, göreve başladığı günden beri yetkilerini mahalli
yönetimlere ve valiliklere avuç avuç dağıttığını ifade etti.
Komisyon üyelerinden Atatürk Üniversitesi Öğretim üyesi Prof. Dr.
Yahya Kemal Yoğurtçu, okullarda teknolojinin kullanımının rant
ekonomisine dönüştüğünü ileri sürdü. Yoğurtçu, rantın eğitimin
önüne geçmesinden dolayı kalitenin de kendiliğinden düştüğüne
işaret ederek, “Para kazanmak suretiyle ülke eğitimine faydalı
olabilecek bilgisayarlı eğitim projesi başarısız olmuştur.”
yorumunda bulundu.
Kırıkkale Üniversitesi Öğretim üyelerinden Prof. Dr. Nezihi Turan,
yeni çağda ideolojilerin iflas ettiğini, öğrencilerin artık
öğretmenlerini, “hoca” olarak görmek yerine bir dost ve arkadaş
olarak görmek istediğini anlattı. Eğitimde kalitenin
yükseltilebilmesi için öğretmenlerin de kalitesinin artırılmasının
gerekliliğine dikkat çeken Turan, “Yeni çağın eşiğinde artık
öğretmenler de kendilerini yetiştirmeli.” diye konuştu. Başarılı
bir eğitim sistemi için önce hedef ve amaçların iyi belirlenip buna
göre kaynak aktarımının yapılmasının gerektiğine vurgu yapan
Atatürk Üniversitesi öğretim üyelerinden Prof. Dr. Cafer Çelik de
başarı için bunun şart olduğunu ifade etti.
Gazeteci Nevval Sevindi, toplumun ve devletin her şeyden korktuğunu
ileri sürdü. Sevindi, özgür eğitim ve öğretimin yapılabilmesi için
Anayasa’nın düşünce önündeki engelleri ortadan kaldırması
gerektiğini kaydetti.
Gazi Üniversitesi öğretim üyelerinden Mümtaz’er Türköne, ideolojik
kaygılardan dolayı imam hatip liselerinin önünün kesilmeye
çalışıldığını ifade etti. Türköne, İslam ülkeleri dahil hiçbir
dünya ülkesinde imam-hatip lisesi ve benzeri bir eğitim kuruluşunun
bulunmadığını belirtti. Üniversite kapılarında biriken öğrencilerin
yüzde 70’inin mesleki eğitim görmüş olması gerekirken bunun aksinin
yaşandığına vurgu yapan Türköne, “Eğitimin amacı özgür, demokratik
ve sorumluluğu olan bireyler yetiştirilmek. Milli Eğitim’deki
sıkıntıyı aşacak bir irade, bir ufuk buradan çıkacak.” diye
konuştu.
Eğitim Bir-Sen Genel Teşkilatlanma Sekreteri Erol Battal, 1999’dan
sonra Türkiye’de karma eğitim dayatmasına geçildiğini savunarak,
sonuç bildirisi taslağında ‘eğitimin gereğinde karma ve müstakil
yapılması gerektiği’ ibaresinin yer almasını önerdi. Yapılan
oylamayla, bildiri taslağına Battal’ın önerdiği ibarenin konulması
kararı alındı.
Yükseköğretim Kurulu’nun (YÖK) durumunun da görüşüldüğü toplantıda,
YÖK’ün işlevini yerine getiremediği, bu nedenle yeniden
yapılandırılması ya da kaldırılması gerektiği savunuldu. Atatürk
Üniversitesi’nden Prof. Dr. Sadri Şen, bildiri taslağında ‘YÖK
kaldırılsın ya da yeniden yapılandırılsın.’ ifadesine yer verilmesi
gerektiğinin kabul edilmesi üzerine, ‘O zaman Milli Eğitim
Bakanlığı da kaldırılsın.’ diyerek itiraz etti. Toplantıda, ‘Devlet
din eğitimi vermeli midir?’ konusu da görüşüldü. Yazar Dr. Mehmet
Ali Kılıçbay, devletin din eğitimi vermesinin laik bir ülkede doğru
olmayacağını savundu. Bireyin ve ailenin kendi tercihiyle din
eğitimi alması gerektiğini ifade eden Kılıçbay, ‘Birey, ister
Hıristiyanlık isterse Müslümanlık eğitimi alsın. Ancak laik bir
ülkede, devlet din eğitimine karışamaz. İsteyen özel okullarda
alsın.” diye konuştu. Fatih Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr.
Alparslan Açıkgenç de ‘din eğitimi diye bir eğitim olmadığını,
eğitimin kendisinin din olduğunu’ ifade ederek bildiride bu konuya
yer verilmemesini istedi. Taslakta din eğitimi konusuna yer
verilmedi. Toplantının dünkü son oturumuna başkanlık yapan İstanbul
Bilgi Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Niyazi Öktem, komisyon
üyelerinin taslak üzerinde bir ortak metin çalışması yapacağını
kaydetti. Abant Platformu ortak metninin bugün açıklanması
bekleniyor.
Haber: Orhan Yıldırım, Mahir İnanç
Kaynak: