YÖK hayal kırıklığı yarattı
Abone olEğitim Sen'e göre yeni taslak, tarafların görüşünün alınmasıyla başlayan olumlu havayı ortadan kaldırıyor.
Eğitim Sen, Üniversite Öğretim Elemanları Dernekleri
Federasyonu, Gazi Üniversitesi Öğretim Üyeleri Derneği, Tüm Öğretim
Elemanları Derneği, Trakya, Uludağ ve Çukurova üniversiteleri ile
İzmir`deki üniversitelerin öğretim elemanları dernekleri adına
Eğitim Sen Genel Merkezi`nde ortak basın açıklaması yapıldı. Eğitim
Sen Genel Başkanı Alaaddin Dinçer`in okuduğu açıklamada, YÖK
Başkanı Teziç`in, öğretim elemanları dernekleri ve sivil toplum
kuruluşlarının temsilcileriyle taslak hakkında görüş almak amacıyla
geçen hafta biraraya geldiği anımsatıldı. Yeni taslağın, ilgili
tarafların görüşünün alınmasıyla başlayan olumlu havayı ortadan
kaldırdığı kaydedilen açıklamada, ``Yapılan görüşmelerde ortaklaşa
dile getirilen temel noktaların hiçbiri yeni taslağa
yansıtılmamıştır. Bu bizlerde düş kırıklığına neden olmuştur``
denildi. Önerilerinin hiçbirinin taslağa yansıtılmamasının
toplantıların ``katılımcılık gösterisi ve biçimsel`` olduğunu
ortaya çıkardığı ifade edilen açıklamada, şunlar kaydedildi:
``Taslak, yükseköğretim sistemindeki merkezi, otoriter, kişi
egemenliğine yönelik yönetim anlayışı pekiştirici, güçlendirici
özellikler taşımaktadır. Bu yapılırken Anayasa`nın 130 ve 131.
maddelerine sığınılmakta, ancak Anayasa`ya aykırı olan kurul
oluşumları yetmezmiş gibi yükseköğretim üst kuruluşları arasında
ÖSYM ve Yükseköğretim Denetleme Kurulu üye sayısı artırılarak
sokulmaktadır. Yükseköğretim kurumlarının yöneticilerinin görev
sürelerinin tek dönem ile sınırlanması ve fakülte ile bölümlere
bağlı bir değişim işleyişinin oluşturulmasına olanak tanınmamış,
rektör ve dekanların var olan yetkilerine yeni eklemelerde
bulunulmuştur. Seçim süreçlerine ve kurulların oluşumuna geniş
katılım sağlanmamış, göstermelik katılım taslağın ruhunu
oluşturmuştur. YÖK`ün ve rektörün öğretim elemanlarını sürgün etme
veya meslekten çıkarma yetkisinin korunması da 12 Eylül anlayışının
sürdüğünü göstermektedir.`` Üniversitelerin kaynak yetersizliği
gerekçesiyle ``siyasetin ve sermayenin güdümüne sokulacağı``
savunulan açıklamada, vakıf üniversitelerine tahsis edilen kamu
malı taşınmazların da tamamen onların mülkiyetine aktarılacağı
ileri sürüldü. Açıklamada, taslağın, özgür ve özerk üniversiteyi
yaratmaya katkı sağlamayacağı ve üniversiteyi oluşturan
bileşenlerin beklentilerine yanıt vermediği görüşü belirtilerek, bu
hedefteki çabaların sürdürüleceği kaydedildi.