Yine doktor hatası
Abone olAylardır çektiği acıları dindirmek için tedavi olmaya karar veren Hacer Dikici, hekim hatasının kurbanı oldu. Karaciğeri zedelenen Dikici’nin sağlığı eskisinden de kötü
Zaman Gazetesi'nden Zeliş Yıldıral'ın haberine göre, Hacer
Dikici, şifa bulmak için ameliyat masasına yattı. Günlerdir dinmek
bilmeyen ağrıları safrakesesindeki taşların alınması ile son
bulacaktı. Özel Bahat Hastanesi’nde başlayan ameliyat İstanbul Tıp
Fakültesi’nde bitirilebildi. Kendine geldiğinde, bir önceki
hastanede safrakesesinin alındığını ve karaciğerinin zedelendiğini
öğrenen Dikici, tepkisini şu sözlerle dile getirdi: “Kendimi niçin
özel hastanede doğrattım? Karaciğerim zayıf düştü. Psikolojim
bozuldu.” Hatalı müdahale yapmakla suçlanan Dr. Hakan Yener’in,
“Olayın içinde bıçak var. Bu tür komplikasyonlar gelişebilir.”
sözleri ise iki çocuk annesi Dikici’nin derdine çare olamıyor.
Ahmet Dikici’nin bu sırada işini kaybetmesi üzerine ailenin
çaresizliğine 10 milyarlık tedavi ve ilaç borcu da eklendi.
İstanbul Tıp Fakültesi’nden gelen, “Borcunuzu iki gün içinde
ödemezseniz icra işlemleri başlatılacak.” ihtar yazısı alan aile
şimdi çaresiz. Hacer Hanım, vücuduna takılı hortumu ve dikişleri
borçlarından dolayı aldırmaya gidemediğini ifade ediyor. Ege
Üniversitesi’nde yapılan araştırmaya göre Türkiye’de her yıl 25 bin
kişi hekim hatası sonucu ölüyor. Hekim ve diğer sağlık personelinin
tıbbî hataları için Yüksek Sağlık Şûrası’na son 5 yılda 932 mahkeme
dosyası gönderildi. Hata yapan hekimler listesinde ise kadın
doğumcular ilk sırada. Bunu genel cerrahlar, dahiliyeciler,
ortopedistler, çocuk hastalıkları ve göz hastalıkları hekimleri
takip ediyor. Yeterince denetlenemeyen özel hastanelerde hekim
hatalarının arttığına dikkat çeken uzmanlar, “Kıyasıya rekabet
içindeki bazı özel hastanelerde hizmet kalitesi düşüyor.” uyarısını
yapıyor. Sağlık görevlisinin yaptığı hata sonucu organ ve uzvunu
kaybeden bir vatandaşın en geç 1 yıl içinde Asli Hukuk Mahkemesi’ne
başvurması gerekiyor. Bu sebeple evrak, röntgen, ilaç ve kullanılan
dozların saklanması tavsiye ediliyor. Doktor hatası kurbanı Hacer
Dikici’nin kendisi ve ailesi için kâbusa dönen acı günleri,
midesindeki yanma şikayetiyle başladı. İstanbul Avcılar’da babadan
kalma bir evde oturan Dikici, sancılarının artması üzerine Kızılay
Dispanseri’ne gitti. Midesi yıkanan genç kadının ağrıları
değişmedi. Safrakesesine ultrasyonla bakan doktorlar, 5 taş tespit
etti ve zararlı olduğunu belirtti. Komşularının ucuz olduğu için
tavsiye ettiği Bahat Hastanesi’ne giden aile, pazarlık sonucunda 1
milyar 50 milyona ameliyata karar verdi. Dr. Hakan Yener ile
görüşmelerin ardından parayı iki taksite böldüklerini anlatan
Dikici, hastanede hiçbir testten geçmediğini ve Kızılay’da çekilen
röntgen sonuçları ile kansız veya laparoskopi (karın boşluğuna
göbeğin hemen altından 5 milimetrelik bir teleskopun sokulması ve
karın içinin görünür hale getirilmesi) yöntemiyle ameliyata karar
verildiğini anlatıyor. Bu yöntemin içine sinmediğini belirten
Dikici’yi, Dr. Yener cep telefonuna mesaj geçerek ikna etmiş.
Dikici, 550 milyonu vererek hastaneye yatmış. “Bizi odamıza
aldılar. Bir ara hemşire gelip parmak ucumdan kan aldı. Ne
tansiyonuma, ne şekerime hiçbir şeye bakmadılar.” diyen Dikici, Dr.
Yener’e ‘Beni sadece ultrasyon raporuyla mı ameliyata alacaksınız?’
diye sorduğunda, ‘Sen daha 27 yaşındasın. Senin tansiyonun, şekerin
olmaz.’ cevabını almış. Olanlardan ürken Dikici, bir ara
ameliyattan vazgeçmiş. Ancak doktoru yeniden ikna etmeyi başarmış.
Saat 10.00’da ameliyata alınması gereken Dikici, 15.30’da alınmış.
Bu sürede doktoru, hastaneye gelen ağır bir hasta ile ilgilenmiş.
Dikici, “Doktorum geldi ama gözlerinin içi kıpkırmızıydı. Yorgun
olduğu belliydi.” diyor. 45 dakikada çıkacağını söyledikleri Hacer
Dikici’nin içeride dört saat kalması eşini telaşlandırmış. Ahmet
Dikici, Dr. Yener’in ameliyathaneden çıkarak “Yaralanma oldu.
Hastanızı Çapa’ya götüreceksiniz.” dediğini kaydediyor. Dikici,
“Benim mesaim doldu.” diyen Yener’i “şikayet edeceğim.” diyerek
hastaneye götürmüş. Dikici, “Doktorlar eşimden umudu kesmişti. Bizi
sakinleştirmeye çalışıyorlardı. ‘Size yardım edeceğiz, şikayetçi
olmayın.’ dediler. Ancak sözlerini unuttular. Eşim safrakesesinin
alındığını, karaciğerinin zedelendiğini Doç. Dr. İlgin Özden’den
öğrendi. İki ameliyat daha olması gerekiyordu.” diyor. Hacer Dikici
de şunları söylüyor: “Bütün paralar bizden çıkacaktı, neden kendimi
özel hastanede doğrattım ki. İnsanların güleryüzüne aldanmamak
lazımmış. Karaciğerim zayıf düştü. Hortumlarımın çekilmesi lazım.
Ancak, çıkış parasını veremediğimiz için hastaneye gidemiyorum. Dr.
Hakan Yener’e de seslenen Dikici, “Bana bakın, doktorluğunuzla
övünün. Ben sizin eserinizim.” diyor. Özel Bahat Hastanesi
yetkilileri, Zaman’ın ısrarına rağmen konuyla ilgili açıklama
yapmadı. Dikici ailesinin avukatı Yahya Yazıcı, hastane yönetiminin
kendisine ‘tıpta böyle hataların olabileceği’ni söylediğini
aktardı. İstanbul Tabip Odası Onur Kurulu Üyesi Prof. Dr. Şebnem
Korur Fincancı ise Türkiye’deki bir hekimin haftalık 90–100 saat
arası nöbet tuttuğuna dikkat çekti ve “Çalışma süresi yoğun olan
bir doktor verimli olamaz ve hata yapma oranı artar. Ameliyat
esnasında sağlıklı karar veremez.” dedi.