Yılmaz'ın Yüce Divan talebi
Abone olYiğit'in ifadesi üzerine olayın uzatıldığını belirten Yılmaz, komisyondan Yüce Divan'a gönderilmesini istedi.
Eski Başbakan Mesut Yılmaz, Türkbank ihalesiyle ilgili
iddiaların 6 yıldır kamuoyunu meşgul ettiğini ve olayın işadamı
Korkmaz Yiğit'in yalan beyanlarına dayandığını öne sürdü. Meselenin
hukuk kuralları da çiğnenerek bu aşamaya getirildiğini ifade eden
Yılmaz, konunun, siyasi etkilerden uzak, bağımsız, tarafsız ve
meşru bir zeminde karara bağlanması gerektiğini söyledi. Yılmaz,
soruşturma komisyonundan kendisini Yüce Divan'a göndermesini
istediğini bildirdi. Türkbank Soruşturma Komisyonu'nda yaklaşık
yarım saat kalan Yılmaz, komisyon salonundan çıktıktan sonra
avukatı Uğur Alacakaptan'la birlikte bir açıklama yaptı. ''BU
KOMİSYON HUKUK KURALLARINA AYKIRI'' Alacakaptan, soruşturma
komisyonunun Anayasa'ya ve muhakeme hukuku kurallarına aykırı bir
şekilde kurulduğu kanaatinde olduklarını söyledi. Soruşturulan
iddiaların daha önce bir başka komisyon tarafından ele alındığını
ve Yüce Divan'a sevke mahal olmadığı önerisiyle Meclis Genel
Kurulu'na geldiğini anımsatan Alacakaptan, Genel Kurul'da sözkonusu
raporun kabul edildiğini belirtti. Alacakaptan, şöyle konuştu:
''Dolayısıyla suçun mevcut olmadığı konusunda kesinleşmiş bir nevi
yasama-yargı kararı vardır. Aslında bu noktadan sonra yeni hiçbir
şey yapılamaması lazım, ama diyelim ki yeni deliller bulunduğu için
bu yola gidilir, bu da mümkün değil ya... Ama yeni delil diye
söylediklerini eğer benim öğrencilerim imtihan kağıtlarında
yazsaydı herhalde bir üst sınıfa geçmekte çok zorlanırlardı diye
düşünüyorum.'' Alacakaptan, bazı gazetelerin makalelerinin, ilk
komisyonun kararına muhalif kalan üyelerin muhalefet şerhlerinin
yeni delil olarak gösterildiğini, Yılmaz hakkında yeni hiçbir unsur
ihtiva etmeyen Devlet Denetleme Kurulu'nun verdiği raporda da yeni
deliller olduğunun ileri sürüldüğünü anlattı. Yılmaz ile Güneş
Taner ve bir başka kişinin bir önceki dosyadaki ifadelerinin de
yeni delil gibi burada karara gerekçe gösterilmek istendiğini
bildiren Alacakaptan, ''Bu durumu bir hukukçu olarak sessizce
karşılamamız mümkün değildi ama bizi sessizliğe mahkum etti Sayın
Başkan. Bana söz vermedi ve söz hakkım olmadığını ifade etti. Hatta
benim dilekçeyi okumama izin vermedi'' diye konuştu. Dilekçenin
Yılmaz tarafından, kendi beyanıymış gibi komisyonu verildiğini
bildiren Alacakaptan, CMUK'un 143. maddesine göre bütün tahkikat
evrakının bir suretini kendilerine verilmesini talep ettiğini de
sözlerine ekledi. ''PROFESYONEL YALANCI'' Alacakaptan'dan sonra
açıklamalarda bulunan Yılmaz da Türkbank olayının Türkiye'de 6
seneden beri kamuoyunu meşgul ettiğini, hükümet değişimine neden
olduğu ve siyasi istikrarsızlığa yol açtığını belirtti. ''Olayın bu
safhaya gelmesinin tek nedeni, bu olaya konu olan şahsın çeşitli
yerlerde yaptığı yalan beyanlardır'' diyen Yılmaz, şöyle konuştu:
''Bana yalan söylemiştir. Benden sonra gittiği mahkemelerde,
komisyonlarda farklı şeyler söylemiştir. Profesyonel bir
yalancıdır. Yalancı olduğu mahkeme kararları ile de sabittir. Ben
kendisine ispat hakkı tanıyarak tazminat davası açtım. Kendisi bunu
temyiz etmedi, Yargıtay'dan kesinleşti. Yayın organlarına dava
açtım. Onlar tashihi karar dahi istediler, onlar da kesinleşti.
Bütün bu kararlarda kendisinin yalan söylediği, söylediklerini
ispat edemediği hukuk kararıyla ortaya çıkmıştır. Bank Ekspres
davasında kendisinin nitelikli dolandırıcı olduğu yine Yargıtay
kararı ile tescil olmuştur. Böyle bir kişinin beyanlarına dayanarak
üstelik hukuk kuralları da çiğnenerek mesele bu safhaya gelmişse
benim yapacağım bir tek şey vardır. Kamuoyunu gereksiz yere bu
kadar meşgul eden bu meselenin siyasi etkilerden uzak, bağımsız,
tarafsız ve meşru bir zeminde karara bağlanmasıdır. Onun için dedim
ki (Beni Yüce Divan'a göndermenizi talep ediyorum.)