Yılmaz'ın bu sözleri fırtına koparacak
Abone olÖnümüzdeki günlerde çok tartışılacağa benzeyen "Eğreti Gelin" adlı filminin yönetmeni Atıf Yılmaz'dan fırtına koparacak sözler: Eğreti Gelin öğretisi Kur'an'da var.
Öncesi ve sonrasıyla büyük tartışmalara neden olan Eğreti Gelin
filmini çeken Atıf Yılmaz'dan zincirleme hatalar. Eğreti gelin
öğretisinin Kur'an'da geçen hadis ve ayetlerde de olduğunu öne
süren Atıf Yılmaz'a ilk tepki Ahmet Hakan'dan geldi. Hakan,
"Kur'an'da ‘Eğreti gelin’ Kuran’da varmış!"
yazısında hem Atıf'ın yanlışlarını düzeltti hem de Türk
aydınlarının dine karşı aldıkları pozisyonu sorguladı:
- HANGİ konuda yaptığımız bilgi yanlışı ya da cehaletimiz yüzümüze
vurulduğunda, bundan hiç mi hiç rahatsız olmayız?
Gelin, önce bu basit sorunun yanıtını arayalım:
Mesela ‘komünizm’ konusunda konuşuyoruz, diyelim ki, ‘Kapital’i
Lenin yazmıştır’ diyerek ‘vahim bir bilgi yanlışı’ yaptık.
Yaptığımız yanlış yüzümüze vurulduğunda hissedeceğimiz duygunun adı
‘utanç’ olacaktır, değil mi?
Ya da diyelim ki, ‘Fransız Devrimi’nin 1789’da değil de 1902’de
gerçekleştiğini söyledik.
Ne olur? Tabii ki en kibarından aforoz ediliriz.
Bir müzisyenin adını yanlış yazdığımızda kendimizi, en azından üç
gün insan içine çıkamayacak kadar kötü hissederiz, değil mi?
Kısacası her alanda cehalet ve bilgisizlik, utanılacak bir
durumdur.
Ama bir alan hariç:
Ülkemizde hakkında bilgi sahibi olunmadığı için bırakın
rahatsızlığı, ‘gizli bir kıvanç’ duyulan alanın adı, ‘din’dir.
Ülkemiz entelijensiyası, maalesef din alanında bilgi sahibi
değildir ve işin daha da acı olan tarafı, bilgi sahibi olmak da
istememektedir.
Yanlış anlaşılmasın:
Dine inanmamaktan, dini hayata uzak olmaktan, hatta din karşıtı
olmaktan filan söz etmiyorum!
Bir ‘bilgi objesi’ olarak dinden söz ediyorum...
İnanmamayı anlarım, yaşamamayı anlarım, dine uzak bir hayatı
anlarım, dine karşı olmayı anlarım; ama ‘din’ konusunda
bilgilenmekten köşe bucak kaçılmasını anlayamam.
Bu ülkede kendi alanında uzman olan nice bilim adamının, anlı şanlı
gazetecinin ve hatta büyük devlet adamının, en basit ilmihal
bilgilerinden bile habersiz olduklarını gösteren nice örneğe tanık
olmadık mı?
Olduk.
Din alanında çok sıkıştığında kurabildiği tek cümle ‘Benim dedem de
müftüydü’ olan koca koca adamlar görmedik mi?
Gördük!
Peki sonuç ne oldu? Koca bir tolerans ve gizli bir kıvanç!
Yani Türkiye’de din konusunda gaf yapmayı ‘havalı’ kılan bir ortam
var, bunu kabul edelim.
***
Peki neden?
İşin derinine girmeden, sadece iki noktaya işaret edip geçelim:
BİR: Dinle ilgilenmek alt sınıfların işidir anlayışı...
İKİ: Bir türlü aşılamayan ‘sığ pozitivist’ dünya görüşü...
***
Az kalsın bütün bunları yazmama neden olan röportajı
unutuyordum:
‘Din alanında bilgisizlik’ konusunun son örneği, dün Milliyet
Gazetesi’nde yayımlanan Atıf Yılmaz röportajında ortaya çıktı.
Anadolu’da gençleri evliliğe hazırlayan ‘eğreti gelinler’ varmış ve
gençler, bu gelinler eliyle ilk cinselliklerini yaşayıp evliliğe
hazır hale geliyormuş. Atıf Yılmaz da işte bu ‘geleneği’ anlatan
bir film çekmiş.
Bu bağlamda yapılan röportajın bir bölümünde ünlü yönetmen şöyle
diyor: ‘Eğreti gelin öğretisini Kuran-ı Kerim’deki ayet ve
hadislere göre yapıyor!’
Atıf Yılmaz’ın bu kısacık cümlesinde iki ‘vahim bilgi yanlışı’
var:
BİR: Kuran-ı Kerim’de ‘ayet’ ve ‘hadisler’ yok. Sadece ‘ayetler’
var...
İKİ: Ne ayetlerde, ne hadislerde ‘eğreti gelin’ kurumunu meşru
kılacak en küçük bir ima dahi yok.
Son söz şu: Ben şimdi ‘bir cümlede geçen bu iki vahim bilgi
yanlışı’na işaret ettim; ama Atıf Yılmaz’ın buna gülüp geçeceğinden
adım gibi eminim.
Yazı: Ahmet Hakan
Kaynak: www.hurriyetim.com.tr