Yılmaz, yazarları birbirine düşürdü
Abone olHakkı Devrim'i terbiyesizlikle suçlayan Deniz Gökçe, yazıdaki ölçüsüzlüğün de altını çiziyor..
Radikal Gazetesi yazarı Hakkı Devrim'in Cem Yılmaz'ın serveti
üzerine yazdığı yazıya Akşam Gazetesi yazarı Deniz Gökçe'den yanıt
geldi.. İşte Akşam Gazetesi köşe yazarı Deniz Gökçe'nin yazısı:
Cihannüma (2)! Bizce ülkemizde en değişmeyen unsur medya! Biz
medyada, gazete ve televizyonlarda şu andaki değişimi kavrayan,
inanan ve sahip çıkan sayısının çoğunlukta olduğu kanısında
değiliz. Bir örnek vereceğiz. Geçen hafta Radikal Gazetesi'nde köşe
yazarı şöyle diyor! 'Medyada Cem Yılmaz'ın araba alışverişi
haberini gördüm. 364 milyara gıcır gıcır bir Porsche! Yahu şu anda
net asgari ücret kaç para? Ayda 33 milyon TL. Aile hiç el sürmeden
parayı biriktirse Cem Yılmaz'ın Porsche'sini kaç yılda alabilir?
Yüz yılda! İşte ben bu hallere, israf, gösteriş merakı, izansızlık
filan değil, görgüsüzlük diyorum! Pahalı otomobil alanların
görgüsüzlüğü dikkatimizi çekiyor! Çünkü elde kalan tek ölçü para!'
Bu yazıdaki ölçüsüzlüğe ve terbiye sorununa biz şöyle reaksiyon
verdik: 'Cem Yılmaz ağır bir işçi! Babası Tophane'de Sabri Acarsoy
mağazasında çalışan bir normal vatandaş. Kendisi çocukluktan bu
yana her işi yapmış. Etiler'deki turizm lisesinde okumuş. Oradan
Boğaziçi Üniversitesi'ndeki iki yıllık turizm bölümüne gitmiş.
Sonra medyada çalışmış ve yıllar sonra sahnede kendisine yer
bulmuş! Şimdi halka mal olmuş son derece yaratıcı bir sanatçı! Tam
Kemalettin Tuğcu romanı kahramanı! Geceler boyu sahnede kalıp geniş
halk kitlelerinin ona verdiği kazancı, hem de helal ve vergisi
ödenen kazancı, nasıl harcayacağını belirlemek köşe yazarlarına mı
kaldı? Size ne Hakkı bey? bireylerin tercihleri neden sizin
baskınız altında, neden sizin değerlerinize teslim olmak
mecburiyetindeyiz? Üstelik bu 'görgüsüz' hakaretine ne hakkınız
var? Kaldı ki bu satırları yazan Hakkı Devrim Bey tutarlı bir kişi
mi? Acaba Petrus şarap merakı ve şarap koleksiyonunu köşe
yazılarına taşıyan kendi yöneticilerinin görgüsüzlüğü hakkında iki
satır çiziktirdi mi? Yoksa ahlak anlayışı sadece kendini medyada
savunma gücü olmayanlara saldırmaya mı izin veriyor? Ya Hakkı Bey,
Berrin Cankat sahte adı, ile Milliyet Gazetesi'nde kadın resmi
arkasına saklanarak Kemal Derviş, karısı, Fikret Ünlü'nün kızı evli
bir kadın, Oya Hanım hakkında rezil dedikodu yazıları yazan sahteci
baba-oğul hakkında ne düşünüyor? Bu yaklaşımdaki kimseler, Hakkı
Devrim Bey'e göre ne tür görgü ve ahlakı temsil ediyorlar? Bu
ülkede değişemeyen unsurlar var! Antika ve geçmişe endeksli! Biz
sadece bir örnek verdik! Onlar yeni dönemi anlamıyacaklar, bu da
değişim sürecini uzun tutacak! Ama su akar, vadiyi bulur, değişimi
adı 'devrim' olanlar bile engelleyemezler!' Bu baba ve oğulun kim
olduğunu aslında çok kişi biliyor, ama susuyor! Kaldı ki bu
'görgülü ve ahlaklı kişi' aynı tür kadın adı arkasına saklanıp
rezalet çıkarma dümenini 1960'lı yıllarda Sefa Kılıçlıoğlu'nun
gazetesinde çalışırken de yapmış. Bu 'görgüsüzlüğün' görgü şahidi
de Doğan Koloğlu! Şimdi Hakkı Devrim Bey'in yeni incisini ele
alalım! Evvelsi gün, konuyu gündeme getirdiğim için köşesinden bana
bir küfür salladı. Kendi yaklaşımındaki görgü sorununu itiraf ve
özür yok, muhbire küfür var. Dün ise gene Radikal Gazetesi'nde daha
da derin saçmaladı. Meğer Cem Yılmaz'a mahcup olmuş. Meğer görgüsüz
ithamını dayandırdığı gazete haberi yalanmış. Cem Yılmaz Porsche
almamış. Hakkı Devrim de çok mahcup olmuş. Cem Yılmaz'dan özür
diliyor. Yemezler Hakkı Bey! Yakanı, paçanı bırakacağımı sanma.
Birincisi emek harcayıp gelir kazanan, vergisini veren, parasını
nasıl harcayacağı konusunda kimseye hesap vermeye mecbur değil.
Yanlış olan bu değer yargınız! Yani haber doğru olsa idi de,
yazdığım büyük bir ayıptı. Haberin yanlış olması da sizi
kurtarmıyor. Biraz mantık lütfen! İnsanlara helal paralarını
harcadıkları için 'görgüsüz' demeye hiç kimsenin, adı 'Hakkı'
olanların bile hakkı yok! Bunu böyle bilesin. Bunu kabul et!
İkincisi, kırk yıllık gazeteci olarak haberin doğru olup olmadığını
incelemeden insanlara hakaret ettiğin için de gazetecilik
normlarından da sınıfta kaldın! Üçüncüsü, seni teşhir eden Deniz
Gökçe'ye hakaret et de, susturabileceğini sanıyorsan yanılıyorsun.
Dördüncüsü, artık hayali kadın yazar Berrin Cankat'ın arkasında
'kimler' olduğunu açıklayıp, toplumdan ve kadınlardan açıkça özür
dilemesi gerekiyor! Tavsiyem bir an evvel itiraf! Beşincisi, şu
şarap koleksiyonu ve Petrus konusuna da bir girseniz diyorum!