Yılmaz Özdil'i yedirmeyiz, biz kendimiz yeriz!

Kim ne derse desin, Yılmaz Özdil büyük bir gazateci. Yine bir tek cümle ile ne kadar vatan haini varsa hepsini ortaya döküvermiş.

Süleyman ÖZIŞIK suleyman@internethaber.com

Kim ne derse desin, Yılmaz Özdil büyük bir gazateci. Yine bir tek cümle ile ne kadar vatan haini varsa hepsini ortaya döküvermiş. Düne kadar Özdil'i mukaddes görenler, onun insani ve vicdani çıkışına tahammül edememiş, adeta kendi kutsallarına küfretmeye başlamış. Tıpkı cahiliye dönemindeki Kureyş'in, kendilerini kurtaramayan helvadan yapılma tanrılarına küfrettiği gibi..

Yobazlık sıfatının hakkını nasıl da vermiş toplu terapiye muhtaç kitle!

"Sen Başbakan'a hakaret eden Esad'a nasıl kem söz söylersin" diyerek küfür yağdırmışlar. Biz onları aylardır sokakları ateşe verirken izliyor, "Özgürlük de özgürlük" diye yırtınırken görüyoruz.

Meğer yıllardır "Atam izindeyiz" dedikleri kişi Esad ailesiymiş de haberimiz yokmuş!

Baksanıza; katil Esad için en koyu Kemalist'e, en laik adama bile etmedik hakaret bırakmamışlar. "Senin kimi destekleyip, kime küfredeceğine bile biz karar veririz. Bu kuralın dışına çıkarsan seni anında linç ederiz" demişler adeta özgürlük düşkünü çocuklar. Kendisini sever gibi görünenlerin, aykırı tek bir söz söylediği anda nasıl sattığını, nasıl darağacına doğru sürüklediğini köşesinden ilan etmiş.

Kendileri gibi düşünen Tuncer Kurtiz'i bile mezarlıklarına kabul etmeyen eğitimli yobazların, Yılmaz Özdil'e bunu yapmasını nedense pek yadırgamadım.

Yıllardır okurlarına şirin görünmek için kendisi gibi düşünmeyen kesimlere, "Bidon kafalım, göbeğini kaşıyan adam. Kömürcü, makarnacı" diyerek bugünlere geldi. Şimdi elleriyle beslediği canavar kendisini yemeye başlayınca, yazısında isyan etmiş!

Dikkat buyurun!

Erdoğan'ı savunmamış.

Adam hala bal gibi muhalif.

Sadece "Türkiye Cumhuriyeti'nin Başbakanlık makamında oturan kim olursa olsun. Bahçeli, Kılıçdaroğlu, Erdoğan farketmez. Bir başka ülkeden benim ülkemin başbakanına gelecek hakaretlere rıza gösteremem" dediği için yaşamış bunları.

Kendisi gibi düşünmeyen bizlerin, neredeyse hergün duyduğu küfür ve hakaretleri sadece bir gün duyduğu için kahrolmuş!

Bu ülkede Erdoğan nefretinin, belli bir kesimi vatana ihanet edecek dereceye getirdiğini bizzat kendisi tecrübe etmiş! "Mesele Erdoğan'sa gerisi teferruattır. Vatan bile. Yeter ki Erdoğan gitsin, ülke batarsa batsın" diyen vandalların gazabını tatmış!

Oysa biz, "Yarın bir savaş çıksın, bunlar Erdoğan'ı devirmek için Beşar Esad'ın ordusuna katılır. Allah'tan Hitler ve Mussolini yaşamıyor. Yoksa onlara daha çok tapınırlardı" derken tam da bunu kastediyorduk.

Kendimizi anlatamamışız usta yazara...

Biz yıllardır onun sadece bir gün yaşadığı azabı her gün, her saat, her dakika yaşıyorduk oysa. Mezarda ölümüz, kundakta bebemiz kalmadı. Anamızın, bacımızın arına iffetine namusuna yakası açılmamış küfürler edildi.

Papa'nın müezzinlik yapmasını, şeytanın Namaz'a durmasını beklemek, onlardan takdir beklemekle eşdeğer bir durumdu, bunu ta en başından anladık zaten. Bu nedenle edilen küfür ve hakaretlere pek aldırış etmedik.

Yılmaz Özdil bu gerçeği yeni yeni görüyor. Şimdi usta gazeteciye sormamız gerek "Nasılmış usta? Neler hissediyorsunuz?" diye...

Atatürkçülük ve laiklik sıfatlarının arkasına sığarak aleni bir şekilde terör estiren sokak eşkiyalarının hedefinde olmak nasıl hissettiriyor?

İki gün önce, "Yılmaz Özdil bizim herşeyimizdir. Türkiye'de gerçekleri yazan bir tek yazar var o da Yılmaz Özdil'dir. Özdil'i yedirmeyiz" diyenlerin sizi yamyamlar gibi çiğ çiğ yemeye çalışması nasıl hissettiriyor?

Yıllardır bize "Söyle Tayyip'ten kaç para aldın satılmış kalem" diyenlere, "Ulan hergeleler. Beni satmak için Esad'dan kaç para aldınız? diye sormayacak mısınız usta?

"Hani siz özgürlükten, demokrasiden yanaydınız. Hani nerede benim özgürlüğüm" sorusunu yöneltmeyecek misiniz?

Ne acı değil mi usta?

Siz uzun dönem bunların değirmemine su taşıdınız ve taşımaya devam ediyorsunuz. Bugün bile devam ediyorsunuz.

Yazınızın sonunda, "Ülkeyi öyle kutuplaştırdılar ki, bizimkiler benim anama küfrediyor" diyerek suçu yine AK Parti'ye atıp, vandalların gözünde kendinizi aklamaya çalışmışsınız.

Yine yanlış teşhis usta!

Bu ülke yıllar önce bu hale geldi, yeni değil bu durum.

Bu ülkede yıllar, yıllar önce başbakanlar ve bakanlar yok yere asılıyor veya zehirleniyordu. Terörle mücadele eden valiler tuhaf kazalarda can veriyor, Jandarma Genel Komutanları helikopteri vurulmak suretiyle katlediliyordu.

Şiir okuyanlar hapse atılıyor, Kürtçe konuşanlar sokakta dövülüyor, Kürtçe şarkı söyleyen Ahmet Kaya'lar çatal bıçaklarla recm edilip sürgüne gönderiliyordu.

Hatta ve hatta, Namaz kılan öğrenciler bile, "Skandal ki ne skandal. Lise öğrencileri Cuma Namazı'nda böyle görüntülendi" denilerek flaş haber şeklinde afişe ediliyordu.

Bana inanmıyorsanız, "Esad TV" de programına konuk olduğunuz araştırmacı, soruşturmacı, Uğur Dündar abiye sorun.

O size kutuplaşmanın net tarihini verir usta!