Yılmaz işgüzarlardan yakındı
Abone olYüce Divan'da yargılanan eski Başbakanlardan Mesut Yılmaz, işgüzarlardan yakındı. Yılmaz, "Bazı işgüzarlar nedeniyle Emniyet'in bilgleri bize geç ulaştı" diye konuştu.
Sanık Mesut Yılmaz, Alaaddin Çakıcı ile işadamı Korkmaz Yiğit
arasında ilişki olduğu konusunda, emniyet ve MİT'ten net bir bilgi
sahibi olamadıklarını ifade ederek, "Sağlar'ın kaseti açıklaması
ile durumu öğrendik ve 5 Ekim 1998'de de ihalenin iptaline karar
verdik. MİT'in iyi niyeti ve görevde olmamasına rağmen çabaları,
emniyetin de iyi niyetine rağmen alt kademedeki bazı işgüzarlar
nedeniyle bu bilgiler bize geç ulaştı" dedi. Eski Başbakan Mesut
Yılmaz ile eski Devlet Bakanı Güneş Taner'in Yüce Divan'da
yargılandıkları davanın bugünkü duruşmasında, eski Demokrat Türkiye
Partisi (DTP) Genel Başkanı Hüsamettin Cindoruk tanık olarak
dinlenildi. Cindoruk, 1998'de Cefi Kamhi'nin kendisinden randevu
aldığını ve daha sonra Kamhi'nin, Korkmaz Yiğit ile birlikte
kendisine geldiğini söyledi. Yiğit'in kendisine, "Türkbank
ihalesine girmesinin engellenmek istendiğini, kendisinin ehil
olduğunu, mali imkanlarının iyi olduğunu" söylediğini belirterek,
dönemin Başbakanı sanık Mesut Yılmaz'dan, Yiğit'in görüşmesi için
randevu aldığını söyledi. Yılmaz'ın kendisine görüşebileceğini,
herhangi bir haksızlık varsa iletebileceğini aktardığını söyleyen
Cindoruk, Yiğit'in 1.5 ay sonra kendisine yine geldiğini ve randevu
için teşekkür ettiğini, bu arada Milliyet Gazetesi'ni satın
aldığını söylediğini anlattı. Cindoruk, o günden sonra Yiğit'i en
son 3 yıl önce bir otelde gördüğünü, Yiğit'in kendisine gelerek
teşekkür ettiğini kaydetti. Soruları da yanıtlayan Cindoruk,
Yiğit'in, "Cindoruk bana, Alaaddin Çakıcı adamımız, onu kontrol
ederiz, o Yavuz Ataç'a bağlı, o kontrol eder" sözlerinin
hatırlatılması üzerine, şöyle konuştu: "Bunların hepsi hilafı
hakikattir. Sheraton Oteli'nde Yiğit'le yemek yemedim. Böyle bir
görüşmem olmadı. Hafıza yanılması içinde. Alaaddin Çakıcı'nın
babası Ali Çakıcı, ben İstanbul'da 1980 öncesinde Adalet Partisi İl
Başkanı olarak görev yaparken, Seyrantepe Mahallesi'nin muhtarı
idi. Ali Çakıcı şehit edilmişti. Ben bir partili olarak onun
cenazesini aldım, insani görevimi yerine getirdim. Ondan sonra da
Çakıcı'nın ailesi ile hiçbir görüşmem olmadı. 12 Eylül oldu, zincir
koptu. Yiğit, kendi kafasından zincir kuruyor. MİT'le de hiçbir
alakam ve temasım olmadı. MİT'le temasım Sönmez Köksal'la Filiz
Akın'ın nikahında şahitlik yapmaktan öteye gitmemiştir. Yiğit'in
anlatımları Kırgızların Manas Destanı gibi eklemelerden oluşuyor."
Cindoruk başka bir soru üzerine, Türkbank ihalesi konusunda sanık
Yılmaz'la hiçbir görüşmesinin olmadığını, Alaaddin Çakıcı'nın
Yiğit'le ilişkisini de eski Bakan Fikri Sağlar'ın basın
toplantısından öğrendiğini söyledi. Hüsamettin Özkan Yüce Divan'da,
Halbank'tan usulsüz kredi verildiği iddiası ile ilgili yargılanan
eski Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Hüsamettin Özkan da tanık
olarak dinlendi. DSP olarak bu ihalenin yapılmaması gerektiği
yönünde bir görüşe sahip olduklarını, bu görüşünü dönemin Başbakan
Yardımcısı Bülent Ecevit'e de aktardığını belirten Özkan, ihale
yapıldıktan sonra iptaline karar verdiklerini ve bu bilgiyi
yurtdışından dönen Başbakan Mesut Yılmaz'a da aktardığını, onun da
hazineden sorumlu dönemin Devlet Bakanı Güneş Taner yurtdışından
gelince gereğinin yapılacağını söylediğini kaydetti. Aynı gün
İstanbul'da Yiğit'i makam arabasına alarak kendi evine götürdüğünü
belirten Özkan, "Yiğit'e ihalenin iptal edileceğini söyledim ve
kendisinin de vazgeçmesi gerektiğini anlattım" dedi. Özkan, başka
bir soru üzerine ise dönemin Başbakan Yardımcısı Bülent Ecevit'in
Aydın Doğan'a yaptığı ziyaretin, Milliyet Gazetesi'nin Yiğit'e
satılmaması için olduğunu, bunun gerekçesinin de Ecevit'in
"gazetecilik endişelerinden" kaynaklandığını belirtti. Çakıcı ile
Yiğit arasındaki kaseti açıklayan Sağlar'ın, "hükümetin bu
ilişkiden haberi vardır" şeklindeki sözlerinin hatırlatılması
üzerine Özkan, "Bilseydik bu duruma gelmezdi, bununla hükümetin
düşmesini sağladılar"' yanıtını verdi. Atasagun'un ifadesi
Duruşmada, eski MİT Müsteşarı Şenkal Atasagun da tanıklık yaptı.
Atasagun, adres tespiti yapılırken, ev ve cep telefonunu söylemek
istemedi. Bunun üzerine Yüce Divan Başkanı Tülay Tuğcu, yazılı
olarak vermesini talep etti. Atasagun, 11 Şubat 1998'de MİT
Müsteşarlığı görevine geldiğini ve sanık Mesut Yılmaz ile de ilk
görüşmesini 14 Şubat 1998'de yaptığını söyledi. Bu görüşmede
Yılmaz'ın, organize suç örgütleri ile daha etkin bir şekilde
mücadele edilmesini istediğini ve bu amaçla MİT'den 4, emniyetten
de 3 kişinin katılımı ile bir komisyon kurulduğunu belirten
Atasagun, MİT'in genelde organize suç örgütlerini takip ettiğini ve
gelen bu bilgileri şifai olarak haftalık görüşmelerde Başbakan'a
ilettiğini ifade etti. Soruları da yanıtlayan Atasagun, bir soru
üzerine, Yiğit'i hiç tanımadığını söyledi. Mesut Yılmaz yurtdışında
iken Yılmaz'a vekalet eden dönemin Başbakan Yardımcısı Bülent
Ecevit ile de görüştüğünü belirten Atasagun, bu görüşmenin yine
organize suç örgütlerine yönelik olduğunu, bu görüşmenin bir
bölümüne Özkan'ın da katıldığını anlattı. Atasagun, bir soru
üzerine, Yiğit'in özel olarak takip edilmediğini, özellikle bazı
organize suç örgütü liderleri takip edilirken bu arada Yiğit'in de
takip edildiğini söyledi. Bu bilgileri özet halinde Başbakan'a
ilettiğini ifade eden Atasagun, "Alaaddin Çakıcı ve Sedat Peker
gibi isimlerin bu ihalelere müdahale etme çabalarının olduğu
bilgileri vardı. Ancak bunlar kendi aralarında yaptıkları
konuşmalarda yanıltma amaçlı bilgiler de verebiliyorlar. Hatta
dedikodu da olabiliyor. Çünkü dinlendiklerini biliyorlar. Bunlarda
sayısız cep telefonu var. Bunların yanıltıcı olabileceğini de Sayın
Başbakana aktardım" dedi. "Değerinin 3 katı fiyat verildi"
Atasagun'dan sonra söz alan sanık Mesut Yılmaz, heyete yeni katılan
3 üyenin de bilgi sahibi olabilmesi için ihale sürecindeki
gelişmeleri özetleyeceğini söyledi. Emniyete ve MİT'e, organize suç
örgütlerinin bu ihaleye müdahaleleri olduğu yönünde bilgiler
ulaştığını, duyumların geldiğini belirten Yılmaz, ancak 4 Ağustos
1998'de yapılan ihaleye, tespit edilen değerinin 3 katı üzerinde
bir fiyat verildiğini söyledi. Yılmaz, "Eğer bir baskı olsaydı,
fiyatının düşük tutulması gerekirdi" dedi. Sanık Mesut Yılmaz,
Atasagun'la 5 veya 6 Ağustos 1998'de yaptığı görüşmede, "Çakıcı ile
Yiğit arasında ilişki olduğunu gösteren bir belge olup olmadığını"
Atasagun'dan sorduğunu, Atasagun'un da böyle bir belge olmadığını
söylediğini aktardı. Yılmaz, şöyle konuştu: "Emniyet ve MİT'ten bu
konuda net bir bilgi sahibi olamadık. Sağlar'ın kaseti açıklaması
ile durumu öğrendik ve 5 Ekim 1998'de de ihalenin iptaline karar
verdik. MİT'in iyi niyeti ve görevi olmamasına rağmen çabaları,
emniyetin de iyi niyetine rağmen alt kademedeki bazı işgüzarlar
nedeniyle bu bilgiler bize geç ulaştı. Eğer bu bilgi bize Şubat'ta,
Mart'ta veya Ağustos'ta gelseydi o zaman iptal ederdik."