Yılın opera solisti: Önceleri Kürt olduğum için...
Abone ol’Yılın Opera Solisti’ ödülüne layık görülen Mardinli soprano Pervin Çakar, önceleri Kürt olduğu için kendini şanssız sandığını kaydetti. <br...
’Yılın Opera Solisti’ ödülüne layık görülen Mardinli soprano
Pervin Çakar, önceleri Kürt olduğu için kendini şanssız sandığını
kaydetti.
Uzun zamandır İtalya’da yaşayan Mardinli soprano Pervin Çakar,
‘Yılın Kadın Opera Solisti’ dalında Andante dergisinin verdiği
Donizetti Klasik Müzik Ödülü’nü aldıktan sonra memleketine giderek
ailesi ile özlem giderdi. Lisede bir kompozisyon yarışmasında
kazandığı Maria Callas CD’sinden sonra opera ile tanışan Çakar,
hayatı ile ilgili açıklamalarda bulundu. Çakar, Kürt sanatçı Şivan
Perwer’in kendisi için bir idol olduğunu belirterek “Sevdiğim bir
sanatçı. Şiwan Perwer ile bir çalışma yapmak istiyorum. Kendisine
de bu isteğimi ilettim. Yüz yüze görüşme fırsatımız olmadı.
Telefonda görüşüyoruz. Müzikle ilgili konuştuk. Beni takdir
ettiğini söyledi. O halk müziği yapıyor, ben opera yapıyorum. Yan
yana bir çalışma yapmak muhteşem bir şey olur” dedi. Diyarbakır’a
gelerek tarihi mekanları gezen Çakar, mutlaka bu müzik dalının
kendisini bulacağını ifade etti. İtalya’da dilini bile bilmediği
bir ülkeye gittiğini aktaran Çakar, “Kendi kendime yazarak,
çizerek, notlar yapıştırarak dil öğrendim. Tiyatrolarda oyun
oynayamadığım para kazanmadığım zamanlar da oldu. Garsonluk
yapıyordum. O esnada da hayata dair şeyler öğreniyor insan.
Tercümanlık, turist rehberliği, tenis kulübü olmak üzere birçok
işte çalıştım. Hayallerimin peşinden gittim. Kararlılık, azim ve
şans beni bu noktaya getirdi” diye konuştu.
İtalya’da dünya vatandaşı olduğunu dile getiren Çakar, “Kimliğimi
söylüyorum ve Türkiye’den geldiğimi belirtiyorum. Bazen insanlar
suçluyorlar sizi politika yüzünden. Güneydoğu’da doğan her kişi
politik doğarmış gibi bir algı var. Bir Pervin Çakar doğmuşsa
sanatı için doğmuştur. Politika yapmak için doğmamıştır. Benim
mesleğim müzik yapmak ve geniş bir kitleye ulaştırabilmek. Bu tür
görüşlerden dolayı kendimi rahatsız hissediyorum. Ben hiçbir zaman
ötekileştirilmedim. Öteki olmadım. Bunun bir şanssızlık olduğunu
düşünmüştüm neden böyle bir şeyle karşıma geliniyor ben şanssız
mıyım bu topraklarda doğduğum için. Ama bence çok şanslıyım çünkü
sonuçta Diyarbakır, Mardin bana ve sanatıma çok şey kattı.
Acılarımız, sevinçlerimiz, duygusal yapımız, kişiliğimiz,
karakterimiz, müziğimize, sesimize yansıdı. Güneydoğu’nun iklimi,
pek çok medeniyeti içinde barındırmasından dolayı oradan aldığım
kültürel zenginlikle sesimize, yüreğimize yansıdı. Pek çok kültürü
barındırdığı için kendimi bir dünya vatandaşı olarak görüyorum.
Kürt olduğum için bir suçluluk duygusu yaşamıyorum. Şanslıyım hatta
çok şanslıyım. Bu topraklarda doğmuş olmak günah mı? Ben de ülkemi
temsil ediyorum. Temsil etmek benim de hakkım. Kimliğime, özüme
sahip çıkıyorum. Ve hedefim kendi müziğimi ve sesimi büyük
kitlelere ulaştırabilmek. Amacım kendi halkıma ve ülkeme yararlı
olabilmek” şeklinde konuştu.
"Devlet Opera ve Balesi’nin kapatılması beni üzer"
Devlet Tiyatroları ile Devlet Opera ve Balesi’nin kapatılması
öngörülen yasa taslağı ile ilgili de konuşan Çakar, “Bunun
İngiltere’de yapılan sisteme göre uygulanacağı belirtiliyor.
İngiltere bir Avrupa ülkesi. Kim ülkesindeki tiyatroların
kapanmasını ister. Ben Türkiye’de çalışmıyorum. Konserler
veriyorum, fakat böyle bir taslağın hükümetten geçmesi beni de
üzer. Kültür ve sanatın olmadığı yerde devlette, hükümette olmaz
bence. Bir ülkenin sanatsız yaşaması mümkün değildir. Sonuçta sanat
bir ülkenin can damarlarıdır. Bunu iyi mi kötü mü olacağını belki
ileride göreceğiz. Kapanıyor diyoruz. Devlet opera ve balelerine
yeni bir tasarı ile şekillendiriliyor şuan konuşmak erken diye
düşünüyorum ama taslağın içeriğini görmemiz gerekir. İçeriğini tam
anlamıyla görmeden doğru bir yorumda bulunamayacağım. Türkiye’de 6
ilde Devlet Opera ve Bale Genel Müdürlüğü var. Düşünün artık diğer
Avrupa ülkelerinde bu sayı yüzleri buluyor. Zaten Türkiye’de
kısıtlı sayıda opera ve bale yapan kurum var. Bunların
kapatılmasını düşünemiyorum bile. Devlet tiyatrolarının kapatılması
ile oyuncular ne yapacak. Birçok soru var ve bende bunlara cevap
arayan bir sanatçıyım. Kürtçe, Ermenice, Süryanice, İbranice,
Türkçe olmak üzere bir çok dilde eserler seslendiriyorsunuz. Bu çok
dillilik sizde ve dinleyicilerde nasıl bir duygu uyandırıyor. Dünya
halk şarkıları söylüyorum. Sanat halk içinden çıkmıştır, acı ve
sevinci anlatır. İtalya’da böyle bir konser yaptım. Yine insanlar
etkilendi sözlerini bilmedikleri halde bana dediler ki ya biz sizin
ne dediğinizi anlamadık, fakat şarkı söylerken mimik ve
hareketlerinizden ses tonunuzdan o şarkıda ne demek istediğinizi
hissettik. Belki de bazen dil o kadar önemli değil. Müzik her şeyi
anlatıyor. Müziğin evrenselliği budur” ifadelerini kullandı.
Çözüm süreci
Son dönemlerde başlatılan çözüm süreci ile ilgili de konuşan Çakar,
“Ben barıştan sevgiden aşktan yana biriyim neden böyle bir şey
olmasın. Yüzyıllar boyunca burada kardeşçe sevgi dolu yaşamışız.
Neden böyle bir çözüm sürecine girilmesin. Neden insanlar kendi
dilinde şarkılar söylemesin, konuşmasın, eğitim yapmasın. Tam tersi
olmasına karşıyım. Böyle bir çözüm sürecine girmiş olmamız mükemmel
bir şey. Anayasa ise herkesi ötekileştirmeyen bir anayasa olmalı.
Yaşadığımız alanlarda sınırların olması bile beni rahatsız ediyor,
İstediğim hereksin özgürce kültürün, dilini yaşaması. Güneydoğu
Anadolu Bölgesi’nde özellikle Diyarbakır ve Mardin’i kapsayan bir
projem var. Kültürler arası köprü kurma hedefim var. Bu proje
gerçekleşirse klasik müziğin bu iki şehirde dalgalandığı bir an
olacak" dedi.
(İHA)