Yıldırım'dan flaş Şangay 5'lisi açıklaması
Abone olBaşbakan Binali Yıldırım, Şangay 5'lisi olarak adlandırılan Şangay İşbirliği Örgütü ile ilişkilerin geliştirilmesinin Avrupa'ya meydan okuma olmadığını söyledi.
Başbakan Binali Yıldırım, Şangay İşbirliği Örgütü ile ilişkiler konusundaki çıkışın Avrupa'ya karşı bir meydan okuma olmadığını söyledi. Uzakdoğu ülkelerinin Türkiye ile ilişkilerini geliştirmek istediğini belirten Yıldırım, Fırat Kalkanı operasyonuyla ilgili olarak da Türkiye'nin Halep gibi bir hedefinin olmadığını söyledi.
Binali Yıldırım, dün akşam TRT Haber'de gazetecilerin sorularını cevapladı. Suriye'de 3 askerin şehit olmasıyla ilgili olayla ilgili Genelkurmay Başkanının muhataplarıyla gerekli askeri temasların sürdüğünü
söyleyen Yıldırım, bir daha böyle bir olayın olmaması için en kesin ve net biçimde uyarıların yapıldığını belirtti. Yıldırım Fırat Kalkanı operasyonuyla ilgili olarak da Türkiye'nin Halep'e girme gibi bir hedefinin olmadığını söyledi. İşte Yıldırım'ın o açıklaması:
"Münbiç ve Affin bölgesinde hareket edip bölgeyi birleştirme amaçlarının önünde geçeceğiz. Suriye'nin toprak bütünlüğüne karşı koyacak bir durum yok. Bir yönetim boşluğu var. Bunun en büyük zararı bize oluyor. Tedbir almak zorundayız. Güney sınırlarımızdaki geçişleri durdurmak istiyoruz. Zaman zaman gündeme getirilen Halep girme durumu söyleniyor. Altını çizerek söylüyorum Halep'e girme gibi bir hedefimiz yok."
"AVRUPA'YA KARŞI MEYDAN OKUMA DEĞİL"
Başbakan Yıldırım, Şanghay İşbirliği Örgütü ile ilişkiler konusunda, "Bu bir tehdit değil, Avrupa'ya karşı bir meydan okuma da değil. Burada karşılıklı irade var. Uzakdoğu ülkeleri, Çin, Rusya, Orta Asya ülkeleri bunlar, ilişkilerimizi hem siyasi hem ekonomik olarak geliştirmek istiyorlar, biz de geliştirmek istiyoruz. Olay bundan ibaret. Yoksa 'AB olmazsa Asya birliği olur' gibi bir zorunlu tercih peşinde değiliz, bunun böyle görülmesinde fayda var." şeklinde konuştu.
AP'NİN TÜRKİYE KARARI
Ayar verilmeye kalkışılması ve yönlendirilmesi, talimatlarla hizaya getirilmesinin Türkiye'nin karakterine uygun olmadığını söyleyen Yıldırım, AP'nin kararına ise tepki gösterdi. İşte Yıldırım'ın açıklamalarından bazı satır başları:
"AB'deki ülkeleri zehirleyen iki örgüt var. Biri PKK, diğeri de FETÖ. Bunlar amansız şekilde Avrupa'dan Türkiye'yi kötülemek için kampanya yürütüyorlar.
Hele hele FETÖ'cüler, müslümanlardan topladıkları paraları oluk oluk buradaki lobi şirketlerine aktarıyorlar.
FAİZ ARTIRIM KARARI
Çok aceleci bir karar olarak görüyorum. Türkiye bu şokları daha önce de yaşadı. Biz bunu 2008, 2009 krizlerinde de yaaşdık atlattık. 2023'te Gezi ile başlayan süreci de atlattık. Çok uzağa gitmeye lüzum yok. Darbe taşebbüsünde faiz zirve yapmıştı. İçerde dışarda savaş veriyoruz. FETÖ'ye karşı amansız bir savaş veriyoruz. Bütün bu şartlar üst üste geldiğinde başka bir ülke olsa darmadağın olurdu.
DEVLET SÖZLEŞMELERİNİ TÜRK LİRASI İLE YAPACAK
Yaklaşık 5 milyar doları bulan devletin yaptığı sözleşmeler var. Satış, taahüt sözleşmeleri. Alacağı dolar olarak öngören anlaşmalar var. Bunun Türk parası ile yapılmasını öngörüyoruz. 'Piyasadaki döviz dalgalanmalarına katkı sağlama bize Türk parası olarak öde' diyoruz. Sermayeye bir kısıtlama yok. Bu alçakça bir dedikodu. Bunu kasıtlı olarak yayıyorlar.
"FAİZ ARTIRILMASINI DOĞRU BULMUYORUZ"
Kısacası bu günler gelip geçecek. Bu tip dalgalı denizlerde şuan dikkat etmeliyiz: Dalgaya denize karşı mücadeleye girerseniz yenilirsiniz. Ayakta kalmaya çalışacaksınız. Biz tedbirlerimizi alıyoruz.
"İLK GÜNLERDE YANLIŞ UYGULAMALAR OLDU, HATALARIMIZDAN ÖĞRENİYORUZ"
Biz ilk günlerde kayyum kararını mahkemeler veriyordu. Bütün şirketin eli kolu bağlanıyordu. Biz dedik ki şirket çalışmaya devam etsin. Buraya atanan kayyumların neye göre atandığı belli değildi. KHK ile TMSF kayyum olarak atandı. TMSF bu işin ehli. Zor durumda olan şirketleri ihya eden bir kuruluşumuz. İlk günlerde yanlış uygulamalar oldu. Hatalarımızdan öğreniyoruz. Görünce hataları düzeltiyoruz. Duyarsız değiliz. Ne kadar titiz olursak olalım OHAL algısı yurtdışında etkili oluyor. İlk günlerde hiç kimse konuşmuyordu. Biz sitem ettikçe hepsi akın akın geldi ve dinledi. Sonra siz haklısınız biz mahcubuz dediler.
"2007'DE TARİHİ BİR HATA YAPTIK"
Bir kere öngörülemezlik ekonominin en büyük düşmanıdır. Belirsizliğin ortadan kaldırılması gerek. Rejim değişikliği meselesi yok. Yönetim sistemimize baktığımız zaman her ne kadar parlamenter sistem ile idare ediyoruz. Getirmek istediğimiz sistem yeni bir yönetim sistemi değil yabancısı değiliz.
2007'de tarihi bir hata yaptık. Ana muhalefet partisi ve çok bilmiş hukukçuları telkini ile değişiklik yapıldı. Yanlışları düzelten bir milletimiz var. Millet doğrudan cumhurbaşkanını seçti 1982'de cumhurbaşkanını geniş yetkileri var.
Bu yetkiler başkanlık sistemini de içine alan bir sistem var. MHP bu şekilde devam edemeyeceğimzi gördü. Bahçeli "Her ne kadar parlamenter sistemi sürdürüyorsak da böyle devam etmesi mümkün değil diyerek harekete geçti."