Yıldırım o sözleriyle vicdanın sesi oldu!
Abone olTÜRKSAM Genel Sekreteri Gencehan Babiş, TBMM Başkanı Binali Yıldırım'ın 1915 olayları ve Karabağ işgaliyle ilgili sözlerini değerlendirdi. Babiş, iki ülke arasındaki ilişkilerin kardeşlikten öte olduğunu kaydetti.
TÜRKSAM Genel Sekreteri Gencehan Babiş, TBMM Başkanı Binali Yıldırım'ın 1915 olayları ve Karabağ ile ilgili Ermenistan temsilcisine gösterdiği tepkiyle vicdanın ve adaletin sesi olduğunu söyledi. Türkiye'nin her fırsatta Azerbaycan'ı açıkça destekleyen tek devlet olduğunu ifade eden Babiş, iki ülke arasındaki ilişkilerin kardeşlikten öte olduğunu kaydetti.
Gencehan Babiş, TBMM Başkanı Binali Yıldırım'ın, Belek'te bu yıl 3'üncüsü düzenlenen Avrasya Meclis Başkanları Toplantısı'nda Ermenistan temsilcisine yönelik tepkisini değerlendirdi. Yıldırım'ın 1915 olayları ve Karabağ ile ilgili çıkışıyla vicdanın sesi olduğunu ifade eden Babiş, iki ülke arasındaki diplomatik dayanışmanın bu çıkışla en üst düzeyle bir kez daha perçinlendiğini kaydetti. İşte Babiş'in o açıklamaları:
"Türkiye ve Azerbaycan arasındaki ilişkilere tarih, dil, etnik köken gibi unsurlardan bakıldığında bu ülkelerin kardeşliğin de ötesinde “ikiz
kardeş” olduğunu görmekteyiz. Bunların yanında iki devlet aynı zamanda ekonomi, enerji, ulaştırma alanlarda dünya çapında ses getiren projelerle “stratejik ortak” olduğunu kanıtlamıştır. Bu projelerin hepsinde işgalci siyasetinden dolayı Ermenistan izole edilmiştir ve yoksulluk içerisinde debelenmektedir. Bütün bunları bir arada değerlendirdiğimizde karşımıza ilişkileri son derece net şekilde özetleyen “bir millet iki devlet” söylemi çıkmaktadır. Azerbaycan’ın Merhum Cumhurbaşkanı Sayın Haydar Aliyev tarafından dile getirilen bu anlayış hala geçerliliğini korumakta ve iki ülke ilişkilerinin gelecek perspektifini oluşturmaktadır. Nitekim, kısa süre sonra Star Rafinerisi’nin açılışı gerçekleştirilecek, ortak askeri tatbikatlar devam ediyor. Dünyada biz birçok ülke arasındaki ilişkileri analiz ettik ve gördük ki, bu ilişkilerin dünyada bir başka benzeri yok.
"ORTAK BİR DİASPORA ŞART"
Her geçen gün dünyanın çeşitli yerlerinde Ermeni diasporasının sözde soykırım ve işgal altında bulunan Karabağ konusunda Türkiye ve Azerbaycan’a karşı geliştirdiği politikalarına şahit oluyoruz. Bu durum öte yandan ortak kimlik ve ortak projelerin yanında günümüzde ortak bir diaspora anlayışının ortaya çıkması gerektiğini de ortaya koymaktadır.
"FETÖ'NÜN TEMİZLENMESİ ŞART"
Ermeni lobisinin asılsız iddiaları karşısında iki ülke diasporaları koordine şekilde hareket ettiği takdirde bu hem Türkiye’nin hem de Azerbaycan’ın elini rahatlatacaktır. Türkiye’nin yurtdışında faaliyetlerini koordine etmek adına Yurtdışı Türkler ve Akraba Topluluklar Başkanlığı önemli politikalar hayata geçirmeye başladı. TİKA, Yunus Emre Enstitüsü gibi kurumlar da Türk varlığının temsil edilmesi açısından önemli rol oynuyorlar. Bunların yanında artık FETÖ denen ihanet çetesinin yurtiçi ve yurtdışında devlet ve sivil toplum alanında temizlenmesi milli bir diasporanın memleketimiz için daha faydalı olacağını da göstermektedir.
"BİR MİLLETİN İKİ DİASPORASI OLMAZ"
Öte yandan, Sayın İlham Aliyev, Türkiye parlamentosunda yaptığı son konuşmasında diaspora teşkilatlarının çalışmalarına büyük önem verdiklerinin altını çizmiştir. Türkiye ve Azerbaycan’ın diaspora çalışmalarının birlikte gerçekleşmesine ilişkin sözleri “bir milletin iki diasporası olmaz” anlayışını ön plana çıkarmıştır. Bunun için gerçekleştirilmesi gereken şeylerin en başında iki ülke diasporalarının ilk olarak kendi içlerinde organize olmasıdır. Bu kapsamda bir taraftan sivil toplum kuruluşları teşvik edilirken öte yandan da Azerbaycan Diaspora Devlet Komitesi tarafından bununla ilgili somut adımlar atılmaya başlanmıştır. Özellikle, Sayın Fuad Muradov’un komitenin başkanı olarak atanmasından sonra İlham Aliyev tarafından belirlenen bu prensipler doğrultusunda birçok olumlu işe imza atılmıştır. Muradov’un ilk ziyaretini Türkiye’ye gerçekleştirmesi, Türkiye’de çeşitli şehirleri dolaşarak diaspora temsilcileriyle bir araya gelmesi ve onların sorun ve önerilerine kulak vermesi Türkiye’de takdir ve beğeniyle karşılanmıştır. Son günlerde komite yetkililerinin ve büyükelçilik temsilcilerinin Türkiye’deki Azerbaycanlıların kayıt altına alınması ile ilgili çalışmalar, uzun zamandır mağduriyet yaşayan Azerbaycanlıları sevindirmiştir. Bunların yanında Azerbaycan Diaspora Komitesi’nin çabaları sonucu Almanya, Fransa ve İsviçre’de kurulan “koordinasyon şuraları” çalışmalara yeni bir vizyon kazandırmıştır. Şuraların yapısından ortak aklın burada hâkim olacağı anlaşılmaktadır, her teşkilatının burada temsil edilmesi eşitlik temelinde bir yapının olduğunu göstermektedir.
"BİRLİKTEN KUVVET DOĞAR"
Türkiye’de yaşayan Azerbaycan kökenli insanların sayısı yaklaşık 3 milyondur ama biz çalışmalıyız ki, 80 milyonluk Türkiye'nin hepsi Azerbaycan'ın dostu ve doğal müttefiki olsun. Bizim hep dediğimiz bir şey var; “birlikten kuvvet doğar”. Türkiye’de böyle bir şuranın kurulması Azerbaycan’ın sesinin daha güçlü çıkacağına işaret etmektedir. Cumhurbaşkanlarımız arasında mükemmel bir dostluk, devlet kurumlarımız arasında çok iyi bir uyum ve iki ülke kamuoyu arasında da derin bir sevgi var. Bir de bunlara profesyonel ve kapsayıcı bir şura eklenirse, diaspora faaliyetleri açısında çok büyük bir iş başarılmış olacaktır. Koordinasyon üzerine kurulu bir anlayış, bütün Azerbaycan sevdalılarını bir araya toplayacak, diaspora teşkilatları bir uyum sağlayacak, yapılacak aktivitelerin de daha verimli olmasını sağlayacaktır. Gençlik ve aynı zamanda profesyonellik üzerine kurulacak bu yeni anlayışla sivil toplumdan sosyal medyaya hem Türkiye – Azerbaycan kardeşliğini pekiştirecek hem Türkiye’de yaşayan Azerbaycanlıları eğitim, iş ve sosyal alanlarda sorunlarının daha hızlı çözülmesine katkı sağlayacaktır."