Akşam yazarı Şakir Süter'in oğlu Barış'ın düğün törenindeydik.
Şakir Abi, gibi oğlu Barış da fanatik Beşiktaşlı'dır. Barış,
Beşiktaşlılığını perçinlemek için, Yıldırım Demirören ile İstanbul
Üniversitesi Rektörü Mesut Parlak'ı nikah şahidi gösteriyor.
Kadiköy Evlendirme Dairesi'ndeki bu tablo biz Fenerbahçeliler'i
kıskandıran bir tabloydu.
Ne mutlu Barış'a...
Ne Mutlu Şakir Abi'ye...
Tabii çiftin mutluluğu, Beşiktaş'tan yana kısa sürdü. O gece,
herkes Fenerbahçe'yi evire çevire döveceklerini, bunun sonunda
şampiyon olacaklarını söyleyerek mutlu oluyordu.
Yıldırım Demirören'le Mesut Parlak ise ayrı bir havadaydı.
İlk kez tanışıyordum Beşiktaş'ın üst yöneticileri ile. CHP'li Kemal
Akar, beni tanıştırırken, Fenerbahçeli olduğumu da vurgulamadan
geçmedi. Mesut Parlak hemen atıldı:
-Allah şifanızı versin.
Demirören devam etti:
-İki hafta sonra işiniz bitik.
Haksız değillerdi... Zico ve talebeleri, aradaki puan farkını
birbir eritiyor, Denizli'ye de saha ve seyirci avantajını
kullanamadan boyun eğiyordu. Açıkçası ben de şampiyonluktan umudumu
kesmiştim. Ama kimi söz ve davranışlar hırslandırmıştı beni,
Beşiktaş'ı kendi evinde yenmemizi çok istiyordum.
Ne oldu?
Fenerbahçe çıktı, oyununu oynadı. Ne bir olay, ne de başka bir şey.
Bu hafta hakemin fazla konuşulmayacağı bir maç izledik. Sonunda
galip gelen Fenerbahçe oldu ve Beşiktaş ağır bir yara aldı.
Ve ben maçın bitiş düdüğüyle birlikte Yıldırım Bey'le Mesut Bey'e
bu mesajı göndermek istedim.
Allah şifanızı versin beyler...