Kentin düşman işgalinden kurtuluşunun 99'uncu yıl dönümü kutlamaları, Atatürk Parkı girişindeki Atatürk Anıtı'na çelenklerin bırakılması, saygı duruşunda bulunulması ve İstiklal Marşı'nın okunmasıyla başladı.Kuvayımilliye Meydanı'ndaki törende ise Ritmin Dansı ekibi ile mehter takımı gösteri yaptı, günün anlam ve önemini belirten şiirler okundu. Balıkesir Bakım Okulu ve Eğitim Merkez Komutanlığı Bölge Bandosu konser verdi.Büyükşehir Belediye Başkanı Yücel Yılmaz'ın da konuşma yaptığı programın en çok ilgi gören bölümü Tülütabak gösterisi olduKentin kurtuluş günlerinin ritüeli haline gelen gösteriyi sunan ekip, törene katılanların arasında gezdi.Çocuk yetişkin herkesin büyük ilgisini çeken Tülütabaklar, uzun süre eğlenceli dakikalar yaşattı.Tülütabaklarla fotoğraf çektirmek isteyen vatandaşlar adeta birbirleriyle yarıştı.Katılımcılar, ilgiyle izledikleri bu etkinliğin ardından ekibi alkışlayarak tebrik etti.Törene, Balıkesir Valisi Hasan Şıldak ve bazı milletvekillerinin yanı sıra Altıeylül Belediye Başkanı Hasan Avcı, Karesi Belediye Başkanı Dinçer Orkan, İl Emniyet Müdürü Hasan Onar, İl Jandarma Komutanı Kıdemli Albay Tarık Hekimoğlu, siyasi partilerin il başkanları ile sivil toplum kuruluşlarının temsilcileri ve çok sayıda vatandaş katıldı.Tülütabaklardan Turan Caner Öztopal (37), Kurtuluş Savaşı'nda Yunan askerlerini korkutmak isteyen atalarının geleneğini sürdürdüklerini söyledi.Balıkesir'in kurtuluşundan bu yana geleneğin devam ettiğini anlatan Öztopal, "Biz de hayatta oldukça sürdürmeye devam edeceğiz." dedi.Tunahan Kamçı (18) da 7 yıldır gösterilerde yer aldığını ifade etti.Kamçı, kendisine çocuk yaşta bu geleneğin öğretildiğini dile getirerek "Atalarımız, zamanında memleketi kurtarmak için böyle hayvan postlarına bürünüp çabalamışlar, geceleri giyinip çıkarak düşman askerlerini korkutmuşlar." dedi.Tülütabaklar'ın hazırlanışıTülütabak olacak deri işçileri, yılda bir defa sundukları gösteriden önce kentin tabakhanelerin bulunduğu yerde toplanıp, hazırlıklara başlıyor. Yıldan yıla sayıları değişse de en az 10 tabak, tülütabak olarak hazırlanıyor.Debbağlar, belirledikleri bir simit fırınından edindikleri baca kurumunu suyla karıştırıp, açıkta kalacak baş, el, kol, bacak ve ayaklarını siyaha boyuyorlar. İş yerlerinde hazırladıkları koyun ya da keçi postlarını üzerlerine geçiren, deriden yapılmış şapka giyen debbağlar, boyunlarına ses çıkarması için çan takıyorlar, bıyık olarak da at ya da manda kuyruğu kullanıyor.Bir yandan Yunan askerlerini kaçıracak ölçüde korkutucu görünüme kavuşan bir yandan da çağırdıkları davul eşliğinde aralıklarla oynayan debbağların, herbirinin hazırlanması en az 15 dakikayı buluyor. Ellerine aldıkları baca kurumuyla siyaha boyanmış değnekleriyle, aynadan baktıklarında kendilerini bile tanımayacak hale gelen deri işçileri, yıllardır beraber "Tülütabak" olan arkadaşlarını, siyaha boyanıp, post giydikten sonra tanımakta güçlük çekiyor."Tülükabak, Tüylütabak ve Tüylübeddağ" da denilen Tülütabaklar'ın Yunan işgalinden önce Balıkesir'in düğünlerinde gösteri sunan derici esnaflardan oluşan bir grup olduğu da rivayet ediliyor.Tülütabaklarla doğrudan ilgili olan Tülü Kabak oyununun tarihsel sürecine ilişkin elde bulunan tek yazılı belge Hikmet Turhan Dağlıoğlu’nun 1936 yılında Balıkesir “Kaynak” dergisinde yayınlanan “Tülükabak” adlı makalesidir. Prof. Dr. Dağlıoğlu, 1936 yılında Tülütabaklar'ı şöyle anlatmıştır:Savaşlarda kaba bir güç değil; düşmandan daha önce düşünebilmek, bazen kendisini çok güçsüz, bazen de korkutucu derecede güçlü gösterebilmek zaferi getirmektedirTürk halkının, kurtuluş mücadelesinde tüm yurdun, özellikle de Batı bölgelerimizin işgal tehlikesi altında bulunduğu bir dönemde, Balıkesir bölgemiz 30 Haziran 1920'de Yunanlar tarafından işgal edilmiş, ne askeri, ne de bürokratik düzeyde henüz sert bir karşılık verecek gücümüz bulunmamaktadırMondros Ateşkes Antlaşması'nın, ordu ve silahlar hakkındaki ağır maddeleri de bu yıllarda adeta elimizi kolumuzu bağlıyordu.Osmanlı ordusunun pek çok kuvveti dağıtılmış, silahları toplanmıştı. Mustafa Kemal'in kurtuluş mücadelesi için çalışmaları devam etse de, çalışmalar henüz meyvesini vermemişti.İşte bu zor yıllarda Balıkesir halkı, düşman işgalini kabullenmeyerek, kurtuluş mücadelesi için, silahsız dahi olsa bizzat mücadele etmeye karar vermiştir. Peki ama bu nasıl olacaktır? Tabii ki, fiziki gücün yeterli olmadığı pek çok an gibi, zeka ve inanç gücü ortaya konularak... Balıkesir halkının bu mücadelesinde öne çıkan kesim ise, debbağlar yani deri işçileri olmuştur.Balıkesir'de bulunan debbağlar, silahları olmamasına karşın, düşman askerlerine karşı mücadele edebilmek için en iyi bildikleri işe, dericiliğe sığındılar.Çokça kullandıkları keçi postlarını üstlerine, tıpkı hayvan kürkü giyen ilk insanlar gibi geçirdiler ve bununla da kalmayıp, deri işlerken yakılan ateşten kalan isi de sulandırarak tüm vücutlarına sürdüler.Başlarına da yine keçi postundan yapılma bir başlık takarak, kendilerini insandan çok, insan ile hayvan arasında bir görüntüye sahip olan, fantastik bir yaratığa benzetmeye çalıştılar.Peki bunu neden yaptılar? Çünkü, her yerin kolaylıkla aydınlatılamadığı bir devirde, karanlığın içinden aniden çıkan yaratıklar, Yunan askerlerini korkutmak, onların bu bölgenin oldukça tehlikeli ve uğursuz bir yer olduğuna inandırmak için birebirdi. Nitekim debbağların bu planları da tutmuştu. Geceleri korkunç yaratıklar gördüğünü söyleyen, yaratıklar tarafından saldırıya uğrayan, geceleri dışarıda rahatça dolaşamayan askerler, Yunan ordusu için büyük bir sorun haline gelmeye başlamıştı. İstihbarat birimlerimiz de özellikle önemli toplantıların olacağı gecelerde bu yaratıkların etrafta olmasını destekliyordu.Bunun üzerine, Yunan garnizon komutanının, geceleri her evin önünde bir fener yakılmasını zorunlu kıldığı aktarılmaktadır.