Yeter artık canımızdan bezdirdiniz.
Ufak ufak sinsi sinsi tırtıklanmaktan bıktım usandım,
Önce bir anımı paylaşayım, Hindistan mumbayi de üç tekerlekli
motordan bozma arabayla bir yerden geçiyoruz, Yol tahtadan yapılma
derme çatma kulübenin önünde kesildi, yolu kesen kabuklarını dahi
soymadıkları 5 metre uzunluğunda ki diğer ucuna basınca havaya
kalkan, bayrak direği kalınlığında ağaç bariyer. Elinde sadece
desteyle para tomarı olan kişi ücretini alıyor karşı tarafa bir
ıslık ve bariyerin sırtına abanan esmer elemanın kuvvetiyle bariyer
kalkıyor geçiyoruz, ancak değişen bir şey yok, yol aynı yol ama
yapılaşmanın olmadığı bir araziden geçip nihayet bir caddeye
çıkıyoruz. Bu neydi şimdi derken yanımdaki Hintli arkadaşım bu
geçtiğimiz yer bir iş adamına ait onun arazisinden geçtiğimiz için
ücret ödemek zorundayız diyor.
Tabi bizde böyle şeylerin olmamasından kaynaklı övünçle olur mu
böyle şey, belediye istimlak yapıp vatandaşını soygundan kurtarsa
ya, dediğimde burada öyle olmuyor dediğini hatırlıyorum. Bizde olsa
kimse o şahsa kuruş vermez, vermediği gibi o bariyeri de…
Dedim, demez olaydım.
2 sene sonra Göcek e gidiyoruz hava alanından biniyoruz bir
taksiye birkaç kilometre sonra Göcek e girmeden bir tünel
görünüyor, tünele girende var girmeyip sağından geçende var. Bizim
taksici tünele yöneldi ve o zamanın parası bir tl ödedi ve biz
tüneli geçtik. Ama nasıl geçmek, girdiğimizde çıkmıştık zaten, 100
metre var yada yok. İzmit’e giden bilir, geçilen tünelin bir
tanesi, bunun yanında zaman tüneli sayılır.
ilginç olan bizimle tünele girmeyen, sağa sapan yükü sırtında
kırmızı kamyon yetişmiş arkamızdan geliyor, gel de şaşırma,
taksiciye ee ne kazandık diğer yolla burası arasında farkta yokmuş
dediğimde, taksici yaani demekle yetindi.
Sordum bu tüneli de birine yap işlet modeliyle yaptırmışlar,
şirket 27 yıl daha işletecekmiş,
Şimdi gel de deli Dumrul’a deli diyenlere sövme
Bu tezgâh ne ki gelelim asıl zorlandığım konuya
Bunu duyunca, bende iş mi yapıyorum diyeceksin, çalış çabala
neden aynı yerde saydığını
Bazıların nasıl kaydığını iyi anlayacaksın.
Kötü bir motorum var satsan ne trafik sigortasını öder nede
vergisini, en iyisi trafikten men edeyim de boşuna vergi vermeyeyim
dedim ve Ata şehir emniyet müdürlüğü trafik şubesine gittim,
derdimi anlattım
Onlarda işlemleri ve gerekli evrakları hiç erinmeden
saydılar.
Sağ olsunlar. Evrak yokmuş zaten
Sadece ek 1 formu varmış o formu doldur getir dediler. Bende
doğal olarak formu verin hemen doldurayım dedim
Memur üzgünüm o form burada bulunmaz. İsterseniz caddenin
karşısında bir trafik müşavirlik hizmeti veren bir yer var oradan
alabilirsiniz dedi.
Bahsettiğim form a4 kâğıdı hem de 1 yüzüne araç bilgileri yazan
zoraki icat edilmiş (20 tl)
Oysaki araçların alım satımlarda noter satışı sonrası yapılan
olumlu düzenlemelerle bu tür trafik işlerini yapan komisyonculara
ihtiyaç kalmadığı için kapandığını biliyordum. Öyle değilmiş
meğer
Vakit kaybetmeden söyledikleri adresin kapısını itip girdim
içeri, içerdekiler peşin satan esnaf gibi oturuyorlar. Öyle müşteri
derdinde falan değiller. Dersin devlet dairesi. Derdimi anlattım,
kapıya yakın olan belli ki çalışan ver ruhsatı dolduralım dedi.
Yok, siz bana formu verin ben doldururum,
Tanıdık bir cevap öyle olmuyor, bu bir program biz dolduracağız
çıktısını alacaksın, çıktının bilgilerini de polis kendi
bilgisayarına işleyecek.(garibim trafik müdürlüğü yazık bu programı
bilgisayarlarına kaydedememiş)
Anladım ki öyle 1 tl ile çıkarmazlar beni buradan, fiyatını
sordum.
Hiç yanılmamışım 20 tl.
Tezgâhı anlayan ben itiraz bile etmeden girdiğim kapıdan çıkıp
doğruca emniyete yol aldım. Hava sıcak terime mendil
yetişmiyor.
Yok, mu başka bir yerde bu ek 1 formu, diye daha az somurtkan
bir polis memuruna sordum
Oda sağ olsun şoförler cemiyetinden alabilirsin dedi.
Nerde, Ümraniye tuzla,
Ben Ata şehirdeyim.
Açtım telefon şoförler odasına faks dilendim, internetten çıktı
istedim. Karşı taraf
Öyle olmaz dedi yine.
Bu ek 1 formunun telif hakkı onlardaymış, aynen kullandığı cümle
bu.
Benim derdim cebimdeki 20 tl nin sayısal değerinde değil,
ama ne aklım nede içim sindiremiyor işte..
50 kuruşluk bir kâğıdın 20 liraya ulaştığı değerin hangi aklı
evveller tarafından kimin sayesinde hayata geçirildiğini hayal
dünyanıza bırakıyorum.
Biz böyle kolay paralar kazanmadık, böylesi bir vurgunun
parçasında olmadık. Ben yine de o kâğıdı 20 tl ye satan fırsatçı
kardeşlerimize kızamıyorum. Çünkü bu işi onlar akıl etseler bile
hayata geçiremezlerdi.
Sizi bilmem ama, bana Hindistan’da araziden yol geçiş ücreti
daha masum geldi.