Şimdilerde 81 yaşında olan Yeşilçam'ın kötü kadın oyuncusu Suzan Avcı 1962 yılında 'Şehvet Uçurumları' oynadığı filim ile şöhret basamaklarını tek tek çıkmaya başladı. Bir çok filimde yer alan alan Avcı o dönemde senet olarak aldığı ücretleri ödenmeyince öyle bir yönteme başvurdu ki görenler şoke oldu. İşte Suzan Avcı'nın hafızalardan silinmeyen sıradışı hayat öyküsü.Hepimiz Suzan Avcı'yı, Yeşilçam kuşağındaki siyah jartiyeri ve şeytani fikirleriyle tanıdık. 1937 yılında Bursa'da dünyaya gelen Avcı, babasını kaybettiğinde henüz 6 yaşındaydı. 3 çocuğuyla parasız ve kimsesiz kalan annesi, tekstil atölyelerinde çalışarak geçimini sağlamaya çalışıyordu.9 yaşında arkadaşlarıyla gittiği 'Edison'un Hayatı' filmini izlerken oyuncu olmak istediğini fark etti ve bu istek, onun için adeta bir saplantıya dönüştü. Aynı zamanda dikiş nakış işlerinde de oldukça başarılıydı. Öyle ki bir dönem, annesini işten çıkararak, evi tek başına geçindirdi.13 yaşındayken, Metin Erksan'ın yeni filminde oynatmak için 13-14 yaşlarında esmer bir kız aradığı ilanı gördü. O dönem esmer bir kız olduğu için ilana mektup yazdı ve birkaç gün içinde görüşmeye çağrıldı. Annesinin izni olduğu yalanını söyleyen güzel yıldız, film için uygun bulundu ancak annesi bir şekilde bu yalanı öğrenerek, Avcı'nın oyuncu olmasını engelledi.Avcı, henüz 15 yaşındayken Samatya sahilinde denize girerken tanıştığı 20 yaşlarındaki Alp adında bir çocukla flört ediyordu. Ancak Alp nişanlıydı ve Avcı bunu öğrendiğinde kıyameti kopararak, sevgilisinden ayrıldı. Alp, İzmir'den İstanbul'a Bahriyeli olarak gelen bir gençti ve Suzan'ın peşini hiç bırakmadı.Suzan Avcı, barışma çabalarını, Alp'in yüzüğü atması şartıyla kabul etti ve Alp, yüzüğü İzmir'e postalayarak, ailesine bu işin bittiğini yazdı. Avcı, mahkeme kararıyla yaşını büyüterek, Alp ile dünyaevine girse de, eşinin annesi tarafından 'yuva yıkan kadın' olarak görüldü ve onlara bir torun verene kadar hiç sevilmedi.Evlenerek sinema hayalinden git gide uzaklaşan talihsiz yıldız, Yıldız Mecmua'sının düzenlediği sinema güzeli yarışması ilanlarını görür görmez, oğlu Mete'yi de yanına alarak, İstanbul'a annesinin yanına döndü ve yarışmaya katılarak 3. oldu. Ancak, beklediği gibi herhangi bir rol teklifi gelmedi ve çareyi tiyatroya yazılmakta buldu. Orada da, oğlu henüz çok küçük olduğu için turnelere bir türlü katılamıyordu.Tiyatrodan arkadaşı olan Alev Sururi'nin önerisiyle, saçlarını sarıya boyadı ve bambaşka bir görünüme büründü. Sarışınlığın çok yakıştığı Suzan Avcı'nın bir anda yıldızı parladı ve herkes etrafında pervane olmaya başladı.Suzan Avcı, o dönem Neriman Köksal'ın yerine geçmek istiyordu ancak iyi kız rolleri buna izin vermiyordu. Ve nihayet, 1962 yılında 'Şehvet Uçurumları' filmiyle sarsılmaz bir ün yakalamayı başardı.1966 yılında Turist Ömer filminin çekimleri için Sadri Alışık'ın rol arkadaşı Sevda Ferdağ, Almanya'ya gidebilmek için sevgilisinden izin alamadı ve yerine Suzan Avcı çağrıldı. Avcı, Turist Ömer filminin senaristi Erdoğan Tünaş ile film çekimlerinde aşk yaşamaya başladı ve 3 yıllık beraberliğin ardından evlendiler. 1 yıl sonra da, Binnaz isimli bir kız çocukları doğdu.Suzan Avcı, Türk sinema tarihinin ilk eşcinsel sahnesinde oynayan kadın oyuncusudur. Oynadığı rollerin ödemelerini nakit olarak almak yerine bono üzerinden alıyordu. Yapımcılar tarafından ödemeleri zamanında yapılmayan güzel oyuncu, emeğinin karşılığını alamadığı için ödenmeyen bonolardan bikini yaparak, bu durumu protesto etmişti.Ses getiren ilginç protestosuyla akıllara kazınan Avcı, o yıllar yönetmen Elia Kazan'ın, büyük bir projesini parasını beğenmediği için reddederek, hayranlarını şoke etmişti.Suzan Avcı'nın, evlenip Almanya'ya yerleşen oğlu Mete, bir alışveriş merkezinde beyin kanaması geçirerek hayatını kaybetti. Avcı, oğlunun acısıyla yıllarca eve kapandı, gelen bütün teklifleri reddetti.Şimdilerde 81 yaşında olan Suzan Avcı, 54. Uluslararası Antalya Film Festivali'nde 'Onur Ödülü' alan isim olmuştur.