Sune Selen 14 yıllık birlikteliklerini biz her şeyden mutlu olan insanlardık diye dile getiriyor. Münir Özkul'la 6 yıl evli kalan ve 14 yıllık birlikteliklerini olan Selen Münir oynadığı karakterler gibi dünyanın en iyi insanıydı ondan çok şey öğrendim diye anlatıyor.Ne öğrendiniz sorusuna ise şu yanıtı veriyor Selen: "Her zorluğa rağmen hayatın yaşamaya değer olduğunu ve insanın dünyaya gelmesinin bile bir mucize olduğunu öğrendim. Hele tiyatro ve sanat konusundaki disiplini en büyük öğretisiydi. Babası vefat ettiğinde öğle namazında cenazesini kaldırdı ve o saat 15.00’da sahneye çıkıp ‘Bana Çiçek Yollama’ oyununu oynadı. Çok saygı duydum."Eşiyle tanışma hikayeleri ise bir başka. Rol icabı aşık oluvermişler ve öyle devam etmiş. Onu da şu şekilde anlatıyor: "Bulvar Tiyatrosu’nda birlikte çalıştık. O dönem ben evliydim. Bir yıl dostane çalıştık ve aramızda hiçbir yakınlaşma olmadı. Bir yılın ardından ben boşandım. Münir’le ‘Leyleğin Ömrü’ diye bir oyunda beraber rol aldık. Oyunda kız oradaki ressama aşık oluyordu. Hani rol icabı aşık hissederler ve sonra bu gerçek olur ya, bizimki de öyle oldu."Rol arkadaşlığında daha çok aşık olduğunu da şöyle dile getiriyor: Asıl oyunda çok aşık oynamıştım. Bizimkisi büyük bir aşktan ziyade çok iyi bir arkadaşlıktı. Arkadaşlık, hayranlık, sevgi başka, aşk başkadır. Vurulma ve aşk bence Münir ile Umman arasında olandı. Onun için Umman ile Münir aşkının hakkını yiyemem. Gerçek aşk onlarınkiydi.Özkul'un alkol problemi içinse onun sadece kendisine zarar verdiğini dile getirip şunları söylüyor: "Asla incitmedi, yaralamadı. Alkol onun problemiydi. Başkasına zararı yoktu. Bununla kendi mücadele ediyordu. Tatillerde kendini kapatıp hastaneye yattı, tedavi de gördü ama alkol yüzünden bir kez olsun tiyatro perdesini kapatmadı. Sahneye bir kez bile sarhoş çıkmadı. Bunlar çok kıymetli."Kurtuluş'ta unutulmaz bir anısını anlatıyor: "Kurtuluş’ta küçücük bir evde oturuyorduk. İmkanlarımız da feci kısıtlıydı. Sonra ben sokakta bir köpek buldum, kendi boğazımızı zor doyururken, onu da ailemize dahil ettim. (Gülüyor) Üst kattan bir komşu köpeğe ciğer parçaları getirdi. O an “Acaba bu ciğerleri köpeğe mi versek yoksa pişirsek yesek mi” diye düşündüm. (Gözleri doluyor) Sonra vicdanımız ağır bastı. Bizim yememiz namuslu gelmedi. Köpeğe yedirdik. Biz aç kaldık ama köpeğimizi doyurduk. Biz imkansızlıklar içinde mutluyduk."Bu kadar sevgi dolu bir adamdan neden ayrıldığı sorulduğunda ise şu cevabı veriyor: Olmayınca olmuyor bazen. Sadece ilk eşi Şadan “Benden boşandın ondan da boşan” demişti. Eski eşine kıyamadı herhalde, o da benden boşandı.-Bu bir gerekçe olamaz. Şaka yapıyorsunuz sanırım?Hayır, şaka yapmıyorum. “Şadan bana böyle diyor” dedi.-İlk eşine ne canım...Sonuçta o hanımdan da iki çocuğu var. Ondan benim için ayrılmadı. Ben yuva yıkan kadın falan da değildim ama ben o lafı kaldıramadım. Kızımız doğduğu zaman eski eşi Şadan “Benim adımı koyun” demiş. O da nahif ve hassas bir adamdı. İki çocuğunun annesi diye kıyamadı ve kızımızın adını Şadan Güner koydu. Ben de hiç itiraz etmedim. Ben “Koyma o ismi” desem koymazdı .Ovvvv hem de nasıl! Benim iyi bir anne olduğumdan daha iyi bir babaydı. Müthiş sevgi verirdi. Sevginin hatta aşırı sevginin gücüne inanırdı."Göğüsleri sahte mi değil mi diye kontrol ediyordum"-Dört kez evlendi. Çapkın mıydı?Bilemiyorum ama beni de bir kez aldatmıştı. Özel tiyatrodayken beni Anadolu’ya turne bağlamaya yollamıştı.