Yeşil şeriattan, beyaz demokrasiye

Abone ol

Derya Sazak, geçmişin hızlı islamcısı Mehmet Metiner'in itiraflarını kapsayan "Yemyeşil Şeriat, Bembayaz Demokrasi' kitabından övgüyle bahsetti.

İslamcı entelektüellerden Mehmet Metiner'in çok ses getiren "Yemyeşil Şeriat, Bembeyaz Demokrasi" adlı eseri, matbuat dünyasında tartışılmaya devam ediyor. Milliyet Gazetesi'nin yeni ombudsmanı Derya Sazak, Metiner'in kitabını analiz etti:

- Mehmet Metiner'in 1980'lerde içinde yer aldığı siyasal İslamcı hareketle hesaplaşmasını anlatan kitabı 'Yemyeşil Şeriat, Bembeyaz Demokrasi' adını taşıyor.

Metiner, AKP lideri Tayyip Erdoğan'ın İstanbul Belediye Başkanı olduğu dönemde siyasi danışmanlığını yapmıştı. Kitapta, 'tek yol İslam'dan çoğulcu demokratik değerlere geçişin serüveniyle birlikte, AKP'yi iktidara taşıyan sürecin ve yakın çevresinin 'Reis' diye seslendirdiği Erdoğan'daki değişimin de öyküsü var.

Kitabı yazma fikri henüz doğmadan, Metiner'in Neşe Düzel'le yaptığı bir söyleşide Adıyaman Kahta'daki gençlik yıllarını anlatırken, 'Geçmişte Taliban gibi düşünüyorduk. Nemrut heykellerini yıkmayı tasarladık' açıklaması, kıyamet koparmıştı.

İslamcı çevreler, Metiner'e büyük tepki gösterdiler.
Metiner'in kitabı, kendisiyle yüzleşmenin ötesinde 'demokrasiyi küfür sayan totaliter ve otoriter bir din devleti eksenine oturan, İslamcılık anlayışını' reddeden düşünsel gelişimin, kulvar değişikliğinin de anlatımı. Ancak Metiner'in 2000'lere doğru siyasi kulvar değiştirirken hayli savrulduğu da bir gerçek. Girişim dergisi etrafında 1980'lerde şekillenen siyasi eğilimleri Refah, HADEP, Fazilet üçgeninde, 'Kürt - İslam' sentezinde, 'İrancı' çizgide zikzaklar çiziyor. Kendisini eleştirenlerce öyle algılanıyor!
Bugün hangi noktada, neye inanıyor Metiner? Kitabından aktaralım:

'İslamiyet bir din olarak bembeyazdır. Tertemizdir. Kimi siyasal İslamcıların yorumlarını, örgüt mantığını, cihatçı yöntemlerini ve egemen oldukları coğrafyalarda benimsedikleri devlet modelini İslamiyetin kendisiyle özdeşleştirip eleştirenler, büyük bir yanılgı içindedirler. İslamcı yorumların veya pratiklerin kimisi kapkara olabilir. Kimisi kanla ve şiddetle besleniyor olabilir. Ama İslamiyet asla!'

Metiner, AKP lideri Erdoğan'daki değişimi yorumlarken, 'Bugünkü demokrasi ve laiklik savunusunda Tayyip Erdoğan'ın samimi olduğundan hiç kuşkum yok' diyor:

'Bugün geldiği nokta, kaç zamandır benim de savunduğum siyasal anlayışın ifadesidir. İslam bir dindir, devlet değildir. İslamın devleti olmaz. Devletin ideolojisi ve dini olmaz. Laiklik bir devlet ideolojisi değil, devletin tüm inanç gruplarına yansız davranmasını öngören bir siyasal tutumun adıdır. Toplumsal barışı ve uzlaşmayı sağlayan işlevsel araçtır. Din ve laiklik siyasete alet edilmemelidir.'

AKP'nin laiklik yorumu ve duyarlılığı geçmişten farklı olsa da Türkiye'deki İslamcı yükselişin dinden beslendiği bir gerçek.
Mehmet Metiner, sonuçta kendi özeleştirisini yapmış. Kitabını Oya Baydar'ın romanından bir alıntıyla bitiriyor:

'Her şeyi yaşamak güzel. Bütün yaşadıklarımızla zenginleşmek güzel.'
İyi bayramlar dileğiyle...

Yazı: Derya Sazak
Kaynak:

Günün Önemli Haberleri