Antik çağın en büyük harikalarından bazıları hala kayıp. Bazıları yeniden keşfedildiler, bazıları unutuldular bazıları ise binlerce yıl önce yok oldular ve şuan üzerine bastığımız toprakların altındalar. Piramses Eski Mısır'daki onlarca dünya harikasının en görkemlilerinden biri Firavun Büyük Ramses'in kayıp başkenti Piramses'tir. Firavun, bu başkenti kurmak için bir servet harcamıştı. Ama uzun zaman önce şehrin tamamı ve hazineleri kayıplara karıştı. Kayıplara karışan ve 3000 yıl sonra tekrar keşfedilen şehir bir efsane haline geldi ve arkeoloji tarihinin en garip bilmecelerinden biri oldu. Angkor 140 yıl önce Fransız kaşif Henri Mouhot tarafından Kamboçya ormanları derinliklerinde yeniden keşfedildi. Khmer imparatorluğunun başkentliğini yapan bu muhteşem şehrin 9. ve 14. yüzyıllar arasında inşa edildiği biliniyor. Bir tahmine göre şehir artan nüfusunu besleyemediği için terk edildi. Babil Antik dünyanın başşehriydi Nebukadnezar‘ın inşa ettirdiği söylenen asma bahçeleri dünyanın yedi harikasından biriydi 19. yüzyılda Kuzey Sarayı’nın ve surların kalıntıları bulundu. Son kez ABD'nin Irak'ı işgali sırasında yağmalandı. Truva Onun sadece Homeros’un destanlarında geçen hayali bir şehir olduğu sanılıyordu. Fakat 19. yüzyılda Arkeologlar Anadolu’da şehre ilişkin ilk kalıntılara ulaştılar. Kazılar genişledikçe İlyada’daki hikayenin doğruluğunu kanıtlayan daha fazla kanıta ulaşıldı. Akrotiri Milattan önce 1500’lü yıllarda volkan patlaması sonucu yok olduğu sanılan Minoan uygarlığının kalıntıları Santorini adasında bulundu Bu kadim uygarlığın yazısı hala çözülebilmiş değil. Atlantis efsanesinin de bu uygarlığın yok oluş hikayesinden kaynaklandığı zannediliyor. Machu Picchu İnka İmparatorluğu 1530’lu yıllarda İspanyollar tarafından ortadan kaldırıldıktan sonra bu muhteşem şehir bilinir olmaktan çıktı. 1911 yılında Amerikalı kaşif Hiram Bingham tarafından yeniden bulundu. Oldukça yüksek bir yerleşim yeri olan Şehrin teraslara neden bölündüğüne ilişkin en yaygın teoriler astronomi ve kurban törenleriyle ilgili. Petra Ürdün’ün Lut Gölü ile Akabe Körfezi arasındaki kent, M.Ö 400 ile M.S. 106 yılları arasında Nebatiler’in başkenti, Petra Antik Kenti. Roma İmparatorluğu’nun işgalinin ardından M.S. 400 yıllarında kaybolan şehir, yüzyıllar sonrasında 1812 yılında İsviçreli bir gezgin olan Johann Burkhardt tarafından bulundu Gizemi yüz yıllar boyu saklı kalan Petra UNESCO tarafından Dünya Kültür Mirasına dahil edildi. Oradour-sur-glane Fransa’nın bu küçük kasabası aslında hiç bir zaman kaybolmadı. İkinci Dünya Savaşı sırasında burada yaşayan 624 kadın, erkek ve çocuk SS’ler tarafından katledildi. Onların hatırası için kasaba savaştan sonra yıkıntı halinde olduğu gibi bırakıldı. Kartaca Antik dönemde Roma’nın rakibi Fenikelilerin başşehriydi. Akdeniz’in en güzel kentlerinden biriydi. Milattan önce 146 yılında Romalılar tarafından yıkıldı. Tekrar ayağa kalkan şehri bir kez daha 698 yılında Araplar yerle bir etti Tikal Maya uygarlığının başkentiydi. 4000 bina ve 90 bin yerleşimci barındırıyordu 900’lü yıllarda neden bilinmeyen bir sebeple terk edildi. 19. yüzyılda Avrupalılar tarafından yeniden bulundu Kuelap Peru’nun yüksek, ormanlık dağlarında inşa edilmiş, duvarlarla çevrili bu şehir son zamanlarda ortaya çıkarıldı ve arkeologların uğrak yeri haline geldi. Evler, tapınaklar ve mezarlar 70’den fazla taş duvarla kuşatılıyor Tucume Piramitler Vadisi Tucume dünyadaki son büyük piramit ustaları arasında yer alan halkıyla tarihin en gizemli medeniyetlerinden biriydi. And Dağları’ndaki ıssız bir vadide yaşayan Lambayeque halkı, piramit inşa etme tutkusuna kapılmışlardı. Ama bu tutkuları dehşete dönüştü Şehir, dökülen kanların ve vahşetin pençesine düştü. Ardından da bütün medeniyet dünya yüzeyinden silindi. Kısa süre önce, bu müthiş medeniyetin beklenmedik sona nasıl sürüklendiğini açıklayacak kanıtlar, gün ışığına çıktı. Hattuşaş Dünyanın en kudretli imparatorluklarından olan Hititlerin başkenti Hattuşaş… Sonsuza dek yaşaması için kurulan bir medeniyetin, tarihten silinişinin hikayesi oldukça gizemli Babil’e beklenmedik bir şekilde saldıran yeni ve gizemli bir ordu şehirde terör estirdi. Hattuşaş’ın bu karanlık savaşçıları, acımasız bir yetenekle, önlerine çıkan her şeyi yıkıp geçtiler. Misyonları, dünyanın görüp geçirdiği en büyük imparatorluk haline gelmekti. Ama bunu bir kez başardıktan sonra, bu acımasız ordu ve kurdukları muazzam imparatorluk yok oluverdi. Yok oluşları da, çıkışları kadar gizemliydi. 3000 yıl boyunca, tarih kitaplarında, hatta mitlerde ve efsanelerde bile izlerine rastlanmadı. Tarihi kaynaklar, başkenti, bugün Çorum sınırları içinde yer alan Hattuşaş olan, Anadolu`nun büyük bölümüne yayılan Hitit İmparatorluğu`nun, büyük bir kuraklık yaşadığını, şiddetli kuraklığın büyük tahribatlara neden olduğunu gösteriyor.