Yenisi de eskisi gibi tehdit savurdu
Abone olKADEK'in feshedilmesinden sonra Kadil Dağları'ndaki basın toplantısı ile kuruluşu açıklanan Kürdistan Halk Kongresi'nin ilk mesajı Türkiye'ye tehdit dolu.
Yeniden Özgürgündem'de yer alan habere göre KADEK'in kendisini
feshetmesinden sonra Kandil dağlarında düzelenen basın
toplantısında kuruluşu açıklanan Kürdistan Halk Kongresi'nin
(KONGRA-GEL) Genel Başkanı Zübeyir Aydar, Kürt sorununun çözümü
için çaba harcayacaklarını belirterek, AKP hükümetinin, sorunu
askerlere havale etmekle Türkiye'yi tehlikeye attığını kaydetti
KADEK'in kendisini feshetmesinden sonra önceki Kandil dağlarında
düzelenen basın toplantısında kuruluşu açıklanan Kürdistan Halk
Kongresi'nin (KONGRA-GEL) Genel Başkanı Zübeyir Aydar, ilk
röportajını DİHA'ya verdi. "Biz silahsız olarak siyaset yapmak
istiyoruz. Türkiye'nin atacağı adımlarla silahsızlanmanın önünü
açmasını istiyoruz" diyen Aydar, KONGRA-GEL'in KADEK'in devamı
olmadığını belirterek, diyalog yolunun açılmasını vurguladı.
KONGRA-GEL oluşumuna neden ihtiyaç duydunuz? 30 yıllık özgürlük
mücadelesinin geldiği seviye ülkemizde bölgemizde yaşanan değişik
Kürt özgürlük mücadelesinde böyle bir adımın ihtiyacını ortaya
koydu. Eski yapılarla geçmişin düşünce sistemi ve örgütlenme
modeliyle bugünü karşılamak mümkün değil. Bu zeminde daha çok
örgütlerin örgütlenme modeli Leninist örgüt modeliydi. Bunun
aşılması gerekiyordu. Demokratik Ekolojik Toplumu hedefleyen bir
yapı mevcut sınırlarla milliyetçiliği aşan, halkların barış içinde
yaşamasını hedefleyen bir örgütlenme tarzını ve modelini seçmek
durumundadır. Bu nedenle KONGRA-GEL'in oluşumu gündeme geldi.
KONGRA-GEL'in bileşiminde kimler var? KONGRA-GEL'in oluşumunda
yazarlar, aydınlar, siyasi partiler, işadamları sivil toplum
örgütleri temsilcileri, halk temsilcileri, farklı etnik ve inanç
mezheplerinden şahsiyetler, Kürtlerin yaşadığı 4 parçanın dışında,
Avrupa ve Rusya'dan Kürt şahsiyetleri yer aldı. Kongremizin
önümüzdeki dönemde daha da kapsayıcı olması için girişimlerimiz
devam edecek. KONGRA-GEL'i neden Bağdat'ta ya da Avrupa'da değil,
burada açıklama ihtiyacı duydunuz? Biz bu açıklamayı başka yerde de
yapabilirdik. Kongremizi bu bölgede yaptık. Dünyanın dikkatini bu
bölgeye çekmek istedik. Legal siyaset alanına geçmek istiyoruz.
Burada başladık, şehirlerde yasal siyasete geçmek istiyoruz.
KONGRA-GEL'in hedefleri nelerdir? Bu bir kuruluş kongresiydi. Nasıl
bir program, dünyaya bakış açımızı, nasıl bir çalışma
yürüteceğimizi tartıştık. Bu refleksten hareketle programımızı ve
tüzüğümüzü tartıştık. Bu kongrede kuruluşu tamamladık. Sonra da
esas olarak hareketimizin yapması gereken çalışmaları ve çeşitli
alanlardan gelen önerileri tartıştık. Demokratik Haklar Bildirgesi
ile dünyaya bakış açımızı, kendi içimizde ve dışımızda nasıl bir
çalışma yürüteceğimizi kararlaştırdık. Örgüt içinde yaşam, toplumda
yaşam prensipleri, kadın sorunu, özgürlük sorunu, dünya, İslam ve
Ortadoğu'da özgürlük sorunu ve kadının yeri konusunu tartıştık.
Yine kongre tarafından düşünceleri rehber olarak kabul ettiğimiz
Abdullah Öcalan'ın durumunu tartıştık. Bu konu çok hassas bir konu.
Onun özel bir durumu var. 5 yıldır özel koşullarda yaşıyor. Ona
yönelik baskı uygulamaları tartışıldı. Bunu kabul edemeyeceğimizi
ve Öcalan için bir özgürlük kampanyasının yürütülmesi kararı aldık.
Yine silahlı güçler ve savaşa bakış açısı tartışıldı. Türkiye'nin
imha ve inkar politikası, Suriye ve İran'ın Kürtlerin haklarına
yönelik açılım yapmama konusundaki ısrarı tartışıldı. Esas
mücadelenin siyasal demokratik bir mücadele olduğu, halkın
taleplerinin demokratik serhildan ile dile getirilmesi konusunda
görüş birliğine varıldı. Yine meşru silahlanma ve meşru müdafaa
tartışıldı. Öcalan'ın tecritte tutulması, imha ve inkar
politikasının sürdürülmesi, Kürt halkına da meşru savunma
pozisiyonunda silahlı güçlerin muhafaza edilmesi ve Kürt sorununun
demokratik çözümü koşuluyla silahlardan vazgecilmesi konusu ele
alındı. Bu tartışmaların ardından organların seçimi yapıldı.
Kongremizi kamuoyuna açıklama kararı aldık. Bunun için buradayız.
İlk söyleşiyi de sizinle yapıyoruz. KONGRA-GEL, demokratik siyasal
mücadeleyi önüne hedef olarak koydu. Kongreye siyasal olarak bağlı
olan silahlı güçler ne zaman ortadan kalkacak? Kürtlerin siyasal
demokratik düzende siyaset yapmasının önü açılır, Anayasa ve
yasalarla Kürt halkına serbest siyaset yapma hakkı tanınırsa silah
kendiliğinden gündemden çıkar. Kürtler çok istedikleri için silaha
sarılmadı. Savaşı ve ölümleri kutsayan güçler bunu dayatıyor. Asıl
adım atması gereken onlardır. Silah bırakma zeminini bu güçlerin
yaratması gerekir. KONGRA-GEL yeni bir kuruluştur. Hiçbir kuruluşun
devamı değildir. 30 yıllık Kürt özgürlük mücadelesinin yarattığı
değerler üzerinden kurulmuştur. Geçmişi ise bu 30 yılda yaratılan
değerlerdir. Kongremiz ise yaratılan bu değerlerin ifadesidir.
KONGRA-GEL'de KADEK yöneticileri de yer alıyor. KONGRA-GEL,
KADEK'in devamı mıdır? KONGRA-GEL, KADEK'in devamı değildir. KADEK
kendisini feshetti. Ve KADEK tarihe mal olmuş bir harekettir.
KONGRA-GEL ise yeni bir oluşumdur. KADEK'in feshi sonrasında
gündeme gelen yeni oluşumun ABD'li kaynaklar tarafından 'terörist'
ilan edildiği yönündeki haberleri nasıl değerlendiriyorsunuz?
KONGRA-GEL ilan edilmeden, bazı ismi açıklanmayan ABD'li yetkililer
üzerinden yapılan haberler, soğuk savaş döneminin psikolojik
haberleridir. Öyle adı sanı belli olmayan ABD yetkilisi yoktur.
Olamaz da. ABD, bizden ne korkar ne utanır, ne varsa söyler. Bu
girişim bizi farklı ilan etme girişimidir. Biz Kürtlerle ABD
arasında ilişkilerin gelişeceğine inanıyoruz. Gündeminizde neler
olacak? Her tarafta Kongremizi halka taşırmak için ve halkımızın
Kongremizi selamlaması için çalışmalar yürüteceğiz. Yine
Kongremizde alınan karar gereği Öcalan'a özgürlük kampanyası devam
ediyor. Bunun dışında Kürtlerin yaşadığı dört parçada ve bu
parçaların dışında Kongremizi halka anlatmak için yoğun bir çalışma
içerisine gireceğiz. Bu kongrenin oluşumunu anlatmak için
diplomatik girişimlerimiz olacak. Kuruluş ilanından sonra Türkiye,
İran, Suriye, AB ülkeleri ve ABD nezdinde girişimlerimizi ve
diyalog çabalarımızı sürdüreceğiz. Kürt örgütleriyle ilişkilerimizi
geliştireceğiz. Kendi dışımızdaki Kürt örgütleri ile birlikte
demokratik bir platform oluşturmayı da hedefliyoruz. Diyalog için
hiçbir şartımız ve koşulumuz yoktur. AKP hükümetinin Kürt sorununa
yaklaşımını nasıl değerlendiriyorsunuz? AKP hükümetinin Kürt
sorununa diğer siyasal partilerden farklı bir bakış açısı yok.
Sorunu orduya havale etmiş. İzlediği politikayla, orduya bize
karışmayın, Kürt sorununu istediğiniz gibi çözün mesajı veriyor.
AKP'nin bu uygulamaları, AB uyum konusunda da Türkiye'yi zorluyor.
AB konusunda da ciddi adımlar bu iktidar döneminde atılmadı. AKP,
AB konusunda MGK'yi referans olarak kabul ediyor. Türkiye'nin AB'ye
girmesi, Kopenhag Kriterleri'ni eksiksiz olarak yerine
getirmesinden geçiyor. Biz Türkiye'nin AB'ye uyum için Kopenhag
Kriterleri'ni eksiksiz olarak yerine getirerek girmesinden yanayız.
Ama "Benim özel sorunlarım var, hassasiyetlerim var" çekincesini
ise kabul etmiyoruz. Bizim de hassasiyetlerimiz var. Demokrasinin
de hassasiyetleri vardır. En önemli hassasiyet budur.
Demokrasilerde farklı gruplara özel imtiyaz tanınmaz. Türkiye h‰l‰
Kürt sorununda soğuk savaş dönemi politikasını uygulamakta ısrarlı.
Geçmişte "NATO içinde, biz kanat ülkesiyiz, cephe ülkesiyiz,
hassasiyetlerimiz vardı" deniyordu. Bugün dünyada ve AB içinde
farklı muamele talep etmek doğru değil. Türkiye'de değişmek zorunda
ve AB'ye girmek için bu değişimi yakalamak durumunda. Her parçaya
dönük çözüm önerileri ve örgütlenmeler yoluyla ileride bir Kürt
devleti hedefleme amacınız olamaz mı? Bu örgütlenmelerle bunun yolu
açılmıyor mu? Tüm parçalara yönelik çözüm önerileri tüm somut
ifadesini KONGRA-GEL'de buluyor. KONGRA-GEL, Kürt sorununun
çözümünü her devletin mevcut sınırları dahilinde demokratik
kriterlere uygun olarak farklılıkların eşitliği temelinde ele
alıyor. 4 parçadaki örgütlenme ise bu hedeflerin yaşama geçmesini
öngörüyor. Amacımız Kürt sorunun demokratik çözümünü
gerçekleştirmektir. Bunu da yasal, siyasal zeminde yapmak
istiyoruz. Bu konuda devletlerin atacağı adım önemlidir. Özellikle
Türkiye'nin tutumu önemlidir. Türkiye bugüne kadar Kürtler adına ne
yapılsa karşı durdu. Biz bunu bırakmasını ve diyalog yolunu
açmasını istiyoruz. Türkiye'de legal alanda çalışmak istiyoruz.
Benim mesleğim avukatlık ve Türkiye yasalarını da iyi biliyorum.
Mevcut yasalarla legal çalışamayız. Sorun budur. Bu konuda adım
atılır, siyaset yapmanın önü açılırsa biz diyaloğa hazırız. Irak'ta
kongremiz üyesi PÇDK demokratik siyasal bir mücadele yürütüyor.
Demokratik bir Irak için çaba gösteriyor. Yine İran ve Suriye'de
legal mücadele zemini yok. Orada da bu zeminin açılmasını
istiyoruz. Kongremizin dört parçaya dönük Kürt sorunun demokratik
çözüm önerileri var. Her parçada bu çözüm önerileri farklı
organizasyonlarla yaşama geçirmeye çalışacağız. KADEK'in devam
değiliz dediniz, fakat kendini fesheden KADEK üyeleri, KONGRA-GEL
yönetimlerinde yer aldılar? KADEK üyeleri Kürt halkının siyasal
kadrolarıdır. KONGRA-GEL'de sadece kendini fesheden KADEK
yöneticileri yok. Halkın içinden değişik siyasal gruplarından,
farklı inançlardan insanlar yer alıyor. Bunları da görmeniz
gerekir. Bize 30 yıllık mücadelenin yarattığı değerlerin sentezi
olarak bakmak gerekir. Kongrede görev alanların hiçbirinin askeri
görevi yoktur. Herkes Kongre'nin ortaya koyduğu demokratik siyasal
mücadeleye tabiidir. ABD ile ilişkileriniz var mı? Biz yeni bir
örgütüz. Şu ana kadar kimseyle görüşmedim. Fakat bu
görüşmeyeceğimiz anlamına gelmez. AB ve ABD ile de siyasi
diplomatik ilişki geliştirmek istiyoruz. Eğer ABD Türkiye'de Kürt
sorununun çözümü konusunda bir rol oynarsa bundan da memnun oluruz.
ABD KADEK'i silahsızlandırma sözü verdi. Bugün KADEK yok. Fakat
KONGRA-GEL iradesine siyasal olarak bağlı bulunan meşru savunma
birlikleri var. Bunların silahsızlandırılması gündeme gelse,
silahları ABD'ye teslim eder misiniz? Biz silahsız olarak siyaset
yapmak istiyoruz. Türkiye'nin atacağı adımlarla silahsızlanmanın
önünü açmasını istiyoruz. Kongre üyesi PÇDK Irak'ta faaliyet
yürütüyor. Silahsız bir örgüttür. Saddam gidince silahları bıraktı.
Diğer parçalarda da Kürtlerin siyaset yapmasının önü açılır,
demokratik adımlar atılırsa, silahsızlanmanın önü açılır. Biz
silahlar kalmasın istiyoruz. Kongremiz silahlı bir hareket değil,
siyasal bir kongredir. Kongremizde görev yapanlar arazında eskiden
askeri görev yapanlar vardı. Fakat askeri görevleri bıraktılar. Biz
KADEK'in devamı değiliz. Açık söylüyoruz. Sivil oluşumuz. Silahlı
güçler, hangi koşullarda meşru savunma konumunda olacak, bu konuya
bir açıklık getirmediniz? Kürt halkına yönelik katliamlar ve
Kongremizin düşünsel lideri Abdullah Öcalan'ın sağlığına yönelik
tehditler Kongremiz tarafından savaş nedeni sayılmıştır. Sayın
Öcalan 5 yıla yakın bir zamandır zor şartlar altında esarette
tutuluyor. Bugünkü ortamın yaratılmasında, siyasel demokratik
mücadelenin önünün açılmasında en büyük pay ona aittir. 5 yıldır
barış için büyük çaba harcadı. Fedakarlıkta bulundu. Tüm bunlara
karşın ona yönelik çürütme politikaları dayatıldı. Kendisi de bunu
kabul etmemek için görüşe çıkmıyor. Cezaevinde bir insanın yapacağı
eylem sınırlıdır. Bu bir tavırdır. Tüm bu çürütme politikalarına
karşı kendisine sahip çıkacağız. Kendisinin özgürlüğü Kürt halkının
özgürlüğü ile birlikte ele alınır. Ona yaklaşım hareketimize,
halkımıza yaklaşımdır. Ben bir kişi olarak kendisinden bu eylemden
vazgeçmesini, avukatları ve ailesi görüşe çıkmasını istiyorum.
Kendisi yeterince eylem yapmıştır. Bu konuda bize ve halkımıza
eylem yapmak düşüyor.