Internet Haber Mobil Uygulama
Internet Haber mobil uygulamasını denediniz mi?
Internet Haber mobil uygulamasını denediniz mi?
Üsküdar'dan Marmaray'a inerken 6 dakika sonra Yenikapı'da
olacağımı hayal ediyordum. Merdivenlerden inip trene ulaşmam 20,
binişim ise neredeyse yarım saat sürdü.
Yenikapı'ya vardıktan sonra hepi topu 300 metrelik yolu bir buçuk
saatte yürüyebildik.
4 bir koldan dalga dalga akıp gelen insanların arasında bir ara
neredeyse nefes alamaz oldum. Saat henüz 14.00'ı bulduğunda
nihayet miting alanına varabildim.
Allah biliyor ki meydanın halini gördüğüm o an, "Acaba mahşer
yeri, Arasat Meydanı da böyle mi olacak?" diye düşündüm.
Ardı ardına bayılıp fenalaşanlar, ambulanslardan yükselen siren
sesleri ve kendine geldiğinde, "Benim bir şeyim yok, iyiyim!
Beni götürmeyin" diye yalvaran halsiz, dermansız
insanlar...
Her bir insanın nefesi, diğerinin ensesine vuruyordu adeta. Bir tek
kişinin şikayetine tanık olmadım.
Polisin açıkladığı resmi rakamlara göre Miting'e katılanların
toplam sayısı 5 milyonun üzerinde...
Bu rakamı abartılı bulanlar var.
Vallahi değil.
Eğer o meydan yola çıkan herkesi alabilecek bir hacme sahip
olsaydı, şu an 10 milyonluk bir mitingden bahsediyor
olacaktık. Biriken kuyruğun bir ucu Sirkeci'de, diğer ucu
Üsküdar ve Kadıköy'deydi. Onlarca ilçenin belediye başkanları ve
binlerce vatandaşı, "Alana giremeyince geri döndük" diye
mesaj atıyordu sosyal medyada...
Bir ara haber kanallarına, "Marmara'da 3.2 şiddetinde bir
deprem oldu" bilgisi geldi.
Biz hissetmedik.
Hissetmedik çünkü tam da o an Erdoğan alana giriş yapıyor ve
meydandan arşı titreten bir uğultu yükseliyordu. O sırada
gazetecilerle, "Kandilli çıkan uğultuyu deprem sandı
herhalde!" diye şakalaştık.
Bana Yenikapı ile ilgili fikrimi soracak olursanız, söyleyeceğim
tek söz var.
Picasso'nun aradığı tablo Yenikapı'daydı!
Yerküre üzerinde daha önce böyle büyük bir miting yapılmadı. Bundan
sonra benzeri bir mitingin yapılabileceğine de inanmıyorum.Darbe
gününün ertesinde yazdığım bir yazıda, "Bir ulus tarih
yazıyor" demiştim.
Eksik demişim!
O tarihi dünyanın belleğine harf harf kazıdık. "Mesele
vatan ve bayrak olunca beraber yürür, beraber ölürüz"
dedik.
Biraz abartacağım.
"Biz burada 5 milyonuz ama bizim gibi 74 milyon tane daha
var. Şöyle dönüp Avrupa'ya doğru hapşırsak Norveç ile
Yunanistan yer değiştirir ulan! Tepemizin tasını attırmayın"
mesajı verdik.
Konuşmalara gelince...
Devlet bahçeli'nin konuşmasının her satırı destan niteliğindeydi.
Konuşmasını biraz daha uzatsa galeyana gelen halk denize atlayıp
Amerika'ya yüzebilirdi! MHP lideri konuşurken kendinden
geçip, "Avrupa'yı yeniden fethedelim" diye nara atanlar
bile oldu yani!
Şaka bir yana!
15 Temmuz'dan önce Bahçeli'yi göndermek isteyenlerin niyetini
şimdi daha iyi anlıyoruz sanırım. Bahçeli 15 Temmuz'daki ilkeli ve
şerefli duruşuyla iki şeyi aynı anda başardı.
Hem ülkesine sadakatle bağlı olanların saygısını kazandı, hem de
Meral Akşener başta olmak üzere kendisine muhalif olan tüm isimleri
bir çırpıda tarihe gömdü.
Genenelkurmay Başkanı Hulusi Akar da tarihe geçen bir konuşmaya
imza attı.
İlk defa bir Genelkurmay Başkanı canlı yayında milyonlara
seslenirken darbe yaptığını ilan etmedi, aksine darbecilere lanet
okudu.
Bu bile başlı başına önemli bir gelişmeydi ülke adına...
Paşa, 5 milyonun karşısında ilk defa konuşmanın yanı sıra bir kısım
üniformalının yediği haltın da vermiş olduğu rahatsızlıktan dolayı
sıkıntılıydı. Gizleyemedi üzüntüsünü. Ama çok kararlıydı.
O bir kısım üniformalı hainlerin çanına ot tıkayacağını
hissettirdi milletine.
"Her yönüyle milli ve yerli olan yüksek siyasi liderlikçe
verilen direktifler doğrultusunda, asil milletimiz sizler ve onun
bağrından çıkan Türk Silahlı Kuvvetleri'nin gerçek evlatlarıyla
emniyet mensupları, kahramanca ve ferasetle bu hain girişime karşı
koymuşlardır" sözü çok ama çok önemliydi.
Özellikle meydanda toplananların karşısında verdiği asker selamı
çok ama çok güzeldi! Ben askerde böyle selam versem, 2 gün
revirde yatırırlardı herhalde!
General selamı böyle oluyormuş demek :)
Kılıçdaroğlu'nun o meydanda olması anlamlıydı ama "Diktaya da
darbeye de karşıyız" cümlesi meydandaki birlik ruhuna uymadı.
CHP lideri kendini yuhalatmak için epey mücadele etse de
meydandakiler bunu yapmamak için direndi.
Başbakan Binali Yıldırım'ın, "O fetö buraya gelecek ve hesap
verecek" mesajı bana çok anlamlı geldi. Meydandaki gazeteciler
de bu sözü çok anlamlı buldu. Sanki ABD ile yapılan görüşmeler
olumlu seyrediyormuş gibi bir hissiyat oluştu bu sözlerden
sonra...
Erdoğan'ın konuşmasını anlatmaya gerek yok zaten. Her zamanki
kuşatıcı ses tonuyla ortalığı birbirine kattı desem abartmış olmam
sanırım.
Erdoğan demişken...
Halk, demokrasi nöbetinin taçlandırılmasının yanısına, Fetö ve
diğer darbeci hainlerin de idamla taçlandırılmasını beklediğini dün
bizzat Cumhurbaşkanı'na İletti.
Cumhurbaşkanı da topu protokolde oturan siyasi parti temsilcilerine
attı, "Siz Meclis'ten geçirirseniz, ben onaylarım" dedi.
Umarım halkın bu isteği bir an önce yerine getirilir.
Erdoğan'ın "Çarşamba gününe kadar nöbete devam" çağrısı
beklentilerin aksine meydanda bir sevinç çığlığıyla karşılık buldu.
O sırada meydanda bulunan bir kişinin "Reis parklarda yata yata
cırcır olduk ama sen devam diyorsan devam" diye bağırması bir
hayli ilginçti!
"Neden Çarşamba?" diye soranlara şunu söyleyebilirim.
Cumhurbaşkanı belki de tarihe geçecek bir görüşme yapmak üzere
Rusya'ya gidecek. O güne kadar ülkeyi gerçek sahiplerine, yani size
emanet ediyor.
Mesele bundan ibaret.
Erem Şentürk'ün yaşadığı ve bana anlattığı bir anektodla yazıyı
noktalayayım.
Rai 1 Kanalı tam da Erem Şentürk'le röportaj yapmak üzereyken
Erdoğan'ın ismi anons ediliyor ve yer gök inliyor. O sırada
Kanal'ın muhabiri röportajı bırakıp meydana dönüyor ve ağzından şu
cümleler dökülüyor:
"Oh my God!"
DİPNOT: 14 Ağustos ya da başka bir tarihte Türkiye'ye yeni bir
operasyon çekmeye hazırlananlaradır sözüm. Cumhurbaşkanı Erdoğan,
"Sokaklara çıkın ve darbeye karşı direnin" dediği için 15
Temmuz'da sadece direnmekle yetindik.
Bu kez "Çıkın ve savaşın" talimatı gelirse ne olacağını iyi
düşünün ve ona göre gelin olur mu?