Listeler ilan edildi .. Artık yarış resmen başladı. Aslında sistem/model yeni olsa da alışkanlıklar eski olduğu için 1965’ten bu yana her seferinde ne tartışıyorsak aynı şeyleri tartışmaya devam ediyoruz.. Özellikle başkanlık modeline geçmemizle birlikte milletvekili adaylarının belirlenmesine ilişkin yöntemde de değişikliğe gidileceği tahmin ediliyordu. Olmadı. Yine binlerce aday adayı arasından partilerin genel başkanları en uygun 600’er ismi seçip listelere yerleştirdi.. Hâl böyle olunca da; teşkilatlardan, aday adayı olan isimlerden hatta seçmenden tepkiler gelmesi de kaçınılmaz oldu.. Öyle anlaşılıyor ki, liderler bu kadarcık tepkiyi de göze alıyor..
**
Ancak bu defa her zamankinden çok daha başka bir durum yaşandı.. Özellikle Millet İttifakı içerisinde oluşturulan ortak listelerde..
Şöyle arz edeyim…
Kemal Kılıçdaroğlu;
- “Cumhuriyet tarihinin en çapsız bakanı” diyerek dış politikadaki başarısızlıklardan sorumlu tuttuğu Ahmet Davutoğlu’nun,
- Ekonomideki başarısızlıklardan sorumlu tutttuğu Ali Babacan’ın,
- 1993’teki büyük trajedi nedeniyle neredeyse cinayetle suçladığı Temel Karamollaoğlu’nun,
- Ontolojik olarak karşı durduğu Nurculara yakınlığıyla bilinen Gültekin Uysal’ın
verdiği isimleri CHP listesine yerleştirdi..
Aralarında bir vakitler trol diyerek kavga ettikleri isimler de var, Ergenekon-Balyoz döneminde Adalet Bakanı olduğu için, “boyun eğmedik” diye açıklama yaptıkları hatta Ali Dibo diye suçlayarak milyon dolarlık yolsuzluk yaptığını iddia ettikleri isimler de.. Şimdi CHP'nin; katı kemalist ulusalcı seküler seçmeninde, altı oka basarak içlerine sinmeyen bu isimlere oy verecek olmanın stresi var..
**
Aile dizisinde İbrahim Soykan'ın dediği gibi;
Bu daha bu işin lelesi.. Daha bir de bunun lolosu var...
CHP listelerinden seçime giren sağ/muhafazakâr partilerin durumu yani.. Çeşitli nedenlerden dolayı bir zamanlar AK Parti’ye oy vermiş olsa da bu seçim oy vermemeyi düşünenler için, gerek yeni partiler yani DEVA ve Gelecek gerekse Saadet Partisi bir alternatifti.. Yeni partilerin kuruluşu da zaten böyle bir ihtiyaçtan doğmadı mı?.. Peki bu partileri seçenek olarak gören seçmenin CHP’ye bakış açısı ne?.. Ben söyleyeyim.. CHP camileri ahıra çevirmiş, ezanı susturmuş, şapka kanununa muhalefet eden kanaat önderlerini idam etmiş, başörtülü kızlarımızın okumasına engel olmuş, imam hatipli gençlerimize üniversite yollarını kapatmıştır… 6 Ok bu insanlar için, zulümdür, eziyettir.. Konjonktürel olarak siyasi iş birliği yapılabilir ama iç içe geçmek kabul edilemez.. Daha spesifik bir örnek vereyim size.. Bu partilerin liderleri kendi ailelerini düşünsün bir kere.. Memleketin hayrına olacağına inansalar bile ailelerinden herhangi biri ömrünün herhangi bir zamanında herhangi bir seçimde CHP’ye oy vermiş mi?.. Davutoğlu’nun ailesi, Babacan’ın ailesi, Karamollaoğlu’nun ailesinden herhangi birisi.. İş birliğine, ittifaka, koalisyona belki şu veya bu nedenle rıza gösterilebilirdi. Fakat CHP’ye mühür basmak hiç de kolay olmayacak…
**
Peki ne olacak?.. Kendi söylemleriyle ifade etmek gerekirse,
Endişeli Kemalistler;
Ali Dibo’lara, FETÖ’cü savcı/hakimlere, Atatürk düşmanlarına oy vermektense Memleket Partisi’ne…
Endişeli Muhafazakârlar;
Başörtüsü düşmanlarına, alnı secde görmeyenlere, inançlarından ötürü bu millete zulmedenlere oy vermektense Yeniden Refah Partisi’ne yönelebilirler..
Yeniden Refah ve Memleket Partilerinde sürpriz yükselişler görürseniz şaşırmayın…