Yeniden aday olacak mı ?
Abone olCumhurbaşkanı Abdullah Gül, yeniden cumhurbaşkanlığına aday olup olmayacağı sorusuna, “Henüz zaman var. Tam olarak bir yıl var. Doğru zaman ...
Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, yeniden cumhurbaşkanlığına aday olup
olmayacağı sorusuna, “Henüz zaman var. Tam olarak bir yıl var.
Doğru zaman geldiğinde açıklama yapacağım” dedi.
Washington Post’tan Lally Weymouth’a konuşan Gül, ABD ve Rusya
arasındaki Suriye’nin kimyasal silahlardan arındırılmasına yönelik
anlaşma hakkında şunları söyledi: “Anlaşmayı takdir ediyoruz. Fakat
Suriye hakkındaki tartışma sadece kimyasal silahlarla sınırlı
kalmamalıdır. Kimyasal silah meselesinin teknik bir konu olduğunu
biliyoruz ve doğrulama gerektirdiğinin farkındayız. Önemli olan,
uzun bir zaman dilimine yayılmadan ve süreci denetleyecek
mekanizmalar oluşturularak bu meselenin halledilmesidir. Bu yüzden,
BM Güvenlik Konseyi, bu konuda, BM Şartı’nın 7.bölümüne uygun, açık
bir mekanizma oluşturmalıdır. Kimyasal silahlar konusunun
halledilmesiyle iş bitmiyor. Böyle bir yaklaşım yanlış olur ve
uluslararası toplumun güvenilirliğini zedeler.”
EL NUSRA TÜRKİYE TARAFINDAN DESTEKLENİYOR MU ?
Çerçeve anlaşmada Esed’ın görevini bırakmasıyla ilgili herhangi bir
madde bulunmamasının yanlış olup olmadığı sorusuna, Gül, “Bu kabul
edebileceğimiz bir şey değildir. Unutmayalım ki, Suriye’de olaylar
başladığında, Suriye halkına büyük bir umut verildi. Umut verici
açıklamalar yapıldı fakat bunlar icraata dökülmedi. 100,000’den
fazla insan öldürüldü ve Suriye nüfusunun neredeyse yarısı mülteci
durumuna düştü. Eğer bugün ‘bu bizim meselemiz değil, Suriyelilerin
kendi arasında çatışmasıdır’ deniliyorsa, olayların başlangıcında
yapılan açıklamaları sorgulamak gerekir. Eğer Suriye’deki krizin
kendi kendine çözülmesini beklersek, Afganistan’da olanların
Akdeniz kıyılarında da olması tehlikesiyle karşı karşıya kalırız ki
hiç kimse buna müsamaha gösteremez” diye konuştu.
Gül ayrıca, “Kimyasal silahlar konusunda bir çözüm bulundu fakat
Suriye’de devam eden savaşa bir çözüm bulunmazsa ve yeni bir düzen
kurulmazsa, Suriye’de olacak olan budur” dedi.
Cumhurbaşkanı Gül, Katar ve Türkiye’nin, muhaliflerin safındaki
El-Nusra Cephesi gibi aşırı gruplara bu ülkeler üzerinden silah
akışına izin verdiği yönündeki iddialara ise şu cevabı verdi:
“Suriye’de aşırı gruplar yoktu. Eğer Suriye’deki durum kendi haline
bırakılırsa, insanlar önce aşırı akımlara kapılacak, sonra
radikallere dönüşecek ve sonunda da teröre başvuracaktır. Olaylar
başladığında güçlü bir tepki ortaya koymalıydık fakat bu yapılmadı.
Eğer durum şimdiki gibi devam ederse, altı ay ya da bir yıl içinde,
iyi örgütlenmiş ve sayıca fazla olan bu grupların ortaya çıkışına
tanık olacağız ve bunları dağıtmak çok zor olacak. Bunların ortaya
çıkmasına izin verenler, Suriye’de olanların sorumluluğunu
taşıyacaktır.”
Bu konuda ABD’yi mi suçladığı sorusuna, Gül, şöyle cevap verdi:
“Herkesin sorumluluğu var, özellikle de BM Güvenlik Konseyi’nin 5
daimi üyesinin. Krizin başlangıcında kararlılıkla hareket
edilmeliydi. Herhangi bir ülkeyi suçlamak istemiyorum fakat
şüphesiz ki, en güçlü ülke ABD’dir.”
ASKERİ MÜDAHALE KONUSU
ABD’nin, önce askeri harekata karar verip sonra da bu planından
vazgeçmesinin Türkiye’yi hayal kırıklığına uğratıp uğratmadığı
yönündeki bir soruya, Gül, “Bunu bu şekilde görmüyorum. Elbette,
askeri operasyon son seçenektir. Diplomatik çaba sarf etmek
gerekiyor. Bu konuda bütün sorumluluk ABD’de değil. En başından
beri, Suriye konusunda iyi hesaplanmış bir siyasi strateji
izlenmedi. Siyasi stratejinin bir parçası olmayan askeri müdahale,
sonuç getirmeyecek. Kapsamlı bir siyasi stratejiye ihtiyaç var”
cevabını verdi.
Gül, Türkiye’nin El-Nusra Cephesi’ne yapılan yardımlara izin
vermesinin ABD Kongresi’nin Suriye muhalefetine yardım hususunda
tereddütlü davranmasına neden olduğu yönündeki iddialara da cevap
verdi. Gül, “Bu yanlış bir ifadededir. Bunu söyleyen öngörülü
davranmıyor ve Türkiye’yi tanımıyor. Böyle suçlamaları kabul
edemem. Ayrıca, bunun, Suriye kriziyle ilgili harekete geçmemek
için bir bahane olduğunu düşünüyorum. Kongredeki oturumlarda öne
sürülen argümanlardan biri, Suudi Arabistan ve Katar’ın Suriye’deki
radikal gruplara yardım etmesi ve Türkiye’nin bu yardıma ve radikal
grupların Türkiye sınırından Suriye’ye geçmesine izin verdiği
iddiasıydı. Radikal gruplar Türkiye’ye gelmez fakat muhalefetteki,
demokrasi için çalışan ılımlı gruplar Türkiye’de toplantılar
yapıyor. Bu ılımlı gruplara yardım ettiğimizi açıkça belirttik.
Bunun böyle görülmesi gerekiyor fakat tam tersini yapmakla
suçlanıyoruz. Bunun, Suriye konusundaki gündemi değiştirmek için
bir bahane olduğunu düşünüyorum” dedi.
“KAZANAN YOK”
Esed’ın kimyasal silahların tesliminde sözünü tutup tutmayacağı
sorusunda, Gül, şu cevabı verdi:
“Eğer BM’den farklı yorumlara açık olmayacak, sağlam bir karar
tasarısı çıkarsa, Esed’ın bu anlaşmaya uyması konusunda daha umutlu
olabiliriz.”
Rusya’nın böyle bir karar tasarısını kabul etmeyeceği yönündeki
açıklamalara ilişkin, Gül, “Eğer böyle olacaksa, tasarının
sonucuyla ilgili kimse kendini kandırmamalıdır. Tasarının dili açık
olmalıdır,” dedi. Gül, Esed’ın “gitmesi” gerektiğini belirtti ve
“Bunca katliama karşın halen görevde kalması düşünülemez” dedi.
Cumhurbaşkanı, ayrıca şunları ifade etti:
“BM Güvenlik Konseyinin daimi üyeleri ve komşu ülkeler bir araya
gelir ve çaba sarf ederse, bu krize siyasi bir çözüm bulunabilir.
Rusya ve İran’ın da bu sürece dahil olması gerektiğini daha önce
ifade etmiştim. İran ve Rusya’nın bu konuda, krizin başlangıcından
beri, diğer ülkelerden daha kararlı olduğunu gördüm.”
Weymouth’un İran ve Rusya’nın Suriye krizinin çözümünde “kazanan
taraf” olmaya başladığı yorumuna, Gül şu cevabı verdi:
“Kazanan yok. Herkes kaybediyor. ABD, güçlü bir ülkedir ve bu
gücünü kullanması gerekiyor. Güçlü ülkeler, ellerindeki gücü
kullanmayı son seçenek olarak düşünüyor.”
MÜLTECİLERİN DURUMU
Türkiye’deki Suriyeli mültecilerle ilgili de konuşan Gül, şunları
söyledi:
“Mülteci konusu, ciddi bir mesele oldu. Ülkemizde 500,000 mülteci
var ve bunların 200,000’i kamplarda kalmaktadır. Türkiye, her
ihtiyaçlarını temin ediyor ve bu, bize şimdiye kadar yarım milyar
dolardan fazla bir maliyet getirdi. Mülteci konusu, bizim için bir
onur meselesidir. Onlara yardım etmeye devam edeceğiz. Mülteciler
için, yurt dışından herhangi bir anlamlı katkı yok. Eğer kriz uzun
sürerse, hem mülteciler hem de mültecilere ev sahipliği yapan
ülkeler için sorun büyüyecek. Evlerine dönebilmeleri için
çalışmalıyız. Bunun için de Suriye’deki çatışmaların bitmesi ve
güvenliğin sağlanması gerekiyor. Birlikte çalışarak buna bir çözüm
bulabiliriz. Eğer herkes kararlılıkla ve etkin bir biçimde
çalışırsa bir çözüm bulunacağına inanıyorum.”
Suriye’deki laik muhalefetin, El-Kaide bağlantılı muhalif
unsurlardan daha zayıf olduğu yönündeki iddialar hakkında görüşü
sorulan Gül, “Daha önce belirttiğim gibi, eğer başlangıcından
itibaren, anlamlı ve kararlı bir destek olsaydı, şu an endişe
duyulan bu tarz yapılanmalarla karşı karşı kalmayacaktık.
Suriye’deki durum karşısında sağlam bir duruş sergilenmezse,
Suriye’nin geleceği daha da karanlık olacak” dedi.
Cumhurbaşkanı, Türkiye-İsrail ilişkilerine dair bir soruya da cevap
verdi. “Heyetler gelip gidiyor. Belli bir toplantı takvimi var.
İsrail’in özründen başka ilişkilerde bir değişiklik olmadı
diyemeyiz. Kutlamalar, milli günlerdeki resepsiyonlara
katılıyorlar. Heyetler arasındaki toplantılar da olumlu bir biçimde
devam ediyor” diyen Gül, ilişkilerin eski haline dönüp dönmeyeceği
yönündeki soruya, “İşler yoluna giriyor,” cevabını verdi.
Mısır-Türkiye ilişkilerine yönelik bir soruya Gül, “Türkiye ve
Mısır Akdeniz’de iki önemli ülkedir. Türk halkı ve Mısır halkı,
şartlar ne olursa olsun, derin bir sevgi ve saygı ile birbirine
bağlıdır. Devrimden önce, Mısır halkı ile iyi bir ilişkimiz vardı”
ifadelerini kullandı.
YENİDEN ADAY OLACAK MI ?
Gül, yeniden cumhurbaşkanlığına aday olup olmayacağı yönündeki bir
soruya cevaben, “Henüz zaman var. Tam olarak bir yıl var. Doğru
zaman geldiğinde açıklama yapacağım” dedi.
Avrupa Birliği konusunda da konuşan Gül, şunları ifade etti:
“AB, Türkiye için çok önemlidir ve stratejik bir meseledir. Üyelik
müzakereleri devam ediyor fakat çok yavaş ilerliyor. AB üyeliği,
Türkiye için stratejik bir hedeftir.”
ABD ve İran arasında, İran’ın nükleer programı ile ilgili
müzakereler konusundaki düşüncelerini de açıklayan Gül, “Yeni
Cumhurbaşkanının, İran’da yeni bir dönem başlatmaya hazırlandığı
çok açık. Eğer ABD-İran ilişkilerinde ilerleme olursa buna
şaşırmam” dedi.
(İHA)