Yeni yasa çok can yakacak
Abone ol1 Nisan'da yürürlüğe girecek olan ceza yasasının, gazetecilerin elini kolunu bağlayacağını dile getiren Ahmet Kekeç'e bakılırsa durum gerçekten çok vahim...
Yeni Şafak Gazetesi yazarı Ahmet Kekeç, Nisan ayından itibaren
yürürlüğe girecek TCK'nın basına ağır darbeler indireceğini
savundu. Yeni yasanın 1 Nisan'da yürürlüğe girecek olmasını na
benzeten Kekeç'e bakılırsa durum gerçekten vahim:
- Ben de DYP Genel Başkanı Mehmet Ağar gibi düşünüyorum; 1 Nisan'da
yürürlüğe girecek ceza yasası "bu haliyle" uygulanamaz, uygulanmaya
kalkışılırsa ciddi hukukî sorunlar doğar.
Birincisi, basın suçlarıyla ilgili ifadeler son derece muğlak...
Örneğin, 125. maddede, "Bir kimseye onur, şeref ve saygınlığını
rencide edebilecek nitelikte somut bir fiil veya olgu isnat eden ya
da yakıştırmalarda bulunmak veya sövmek suretiyle bir kimsenin
onur, şeref ve saygınlığına saldıran" kişilerin, üç aydan iki yıla
kadar hapis veya adli para cezası ile cezalandırılacağı
belirtiliyor. Bu suç basın yoluyla işlenirse, ceza sekiz aydan
başlıyor.
İkincisi, hakim yorumu...
Kağıt üzerinde ne kadar "mükemmel" görünürse görünsün, sonuçta
yasayı yorumlayacak olan hakimlerdir... Hepsini ilzam etmiyorum
elbette, ama bu ülkede ideolojik asabiyyeti hukukun önüne geçiren,
hukukun üstünlüğüne karşı dogmaların vazgeçilmezliğini savunan
yargıçlar çıktı. Hadi, bazı tuhaf hakim kararlarını sıralayıp
yazıyı gereksiz ayrıntıya boğmayalım...
Üçüncüsü, mevcut adalet hassasiyeti, (hadi diyelim ki) bu
mükemmellikte bir ceza yasasını haketmiyor.
Bir de önerisi var Ağar'ın: "Hükümet, Ceza Yasası'nın uygulanmasını
bir yıl ertelesin. Bu süre içinde bazı eksiklikleri tamamlasın ve
basın özgürlüğünü kısıtlayıcı her tür ifadeyi yasa metninden
çıkartsın."
Ne kadar doğru.
Keşke Mehmet Bey, şu Susurluk meselesiyle ilgili olarak da bu
netlikte konuşsa, sorulan soruları "devlet sırrıdır" diye
geçiştirmese... Neyse!
Önceki gün Yalçın Doğan da yazmıştı. Yeni yasa, eleştiriye mutlak
sınırlama getiriyor. Tamam, "Bir kimseye onur, şeref ve
saygınlığını rencide edebilecek nitelikte somut bir fiil veya olgu
isnat etmek" suç. Fakat yasa, somut isnatın ötesine geçip
"yakıştırmada bulunma"yı da suç kapsamına alıyor.
1 Nisan şakası gibi...
Demek ki, bundan sonra yazılarımızda birtakım benzetmeler,
metaforlar, ya da soyutlamayla elde edilebilecek özel sözcükler
(kavramlar) kullanamayacağız.
Medyafaresi.com, yasanın "bu haliyle yürürlüğe girmesi durumunda"
olacakları araştırmış. İnternetten copy-paste yapan Reha Muhtar
durumuna düşmek istemem ama, oldukça "açıklayıcı" bir yazı.
Bundan sonra, sahibi olduğu bankayı soyan kişilere "hortumcu"
diyemeyeceğiz, "Hortumun emiş özelliğini parasal alana uygulayan
buluş adamı" diye yazacağız. "Hırsız" diyemeyeceğiz, "Kaynak
arayışı içinde olan girişimci vatandaş" diye yazacağız. "Tecavüzcü"
diyemeyeceğiz, "Güzellikler karşısında çaresiz kalan er kişi" diye
yazacağız. "Uyuşturucu kaçakçısı" diyemeyeceğiz, "Mutluluk
peşindeki insanları hatır için madde bağımlısı yapan dost" diye
yazacağız. "Dolandırıcı" diyemeyeceğiz, "Saf vatandaşlara şaka
yapan komik ruhlu masum" diye yazacağız. "Kadın satıcısı"
diyemeyeceğiz, "Dostlarını birbiriyle tanıştırıp yüzdesini alan
güzel huylu insan" diye yazacağız. "Mafya" diyemeyeceğiz,
"Yasaların olmadığı bir toplumda işlerin daha kolay yürüdüğünü
ispata yönelik özel kuruluş" diye yazacağız. "Holigan"
diyemeyeceğiz, "Döner bıçağıyla gezen spor düşkünü" diye yazacağız.
"Kaçakçı" diyemeyeceğiz, "Var oluşunu sınırlar ötesinde arayan
macera tutkunu gezgin" diye yazacağız, "Kapkaççı" diyemeyeceğiz,
"Kadınların çantasında ne olduğunu çok merak eden macera tutkunu
kişilik" diye yazacağız. "Yankesici" diyemeyeceğiz,
"Cebimizdekilere ilgi ve tutkuyla yandan yaklaşan muzip şahsiyet"
diye yazacağız...
Yazı: Ahmet Kekeç
Kaynak: