Yeni yargı paketinde boşanacakları yakından ilgilendiren düzenlemeler
Abone olMart ayında meclis gündemine gelmesi beklenen 6. yargı paketindeki yenilikleri ve değişiklikleri boşanma avukatı Serpil Çınar değerlendirdi.
İlk olarak bir çok kez tartışmalara sebep olan süresiz nafaka
hakkında bilgiler veren boşanma avukatı Serpil Çınar, süresiz
nafakanın Türk Medeni Kanunu’nda en tartışılan konulardan birisi
olduğunu belirterek, “Açıkçası ülke olarak yıllardır ‘kaldırılsın’
ve ‘kaldırılmasın’ diye ikiye bölündük. Süresiz nafaka mağdurları
platformu gibi birçok topluluk, nafakanın kaldırılması yönünde
talepler. Nafakanın kaldırılmasına karşı çıkan kadın haklarını
savunan topluluklar da aksini iddia etti. Aslında kanunda
‘yoksulluk nafakası’ olarak tanımlanan bu nafaka türünün, sadece
kadınlara tanınan hak olduğu sanılmaktadır. Oysa Türk Medeni
Kanunu’nun 175. Maddesinde tanımlanan yoksulluk nafakasının hiçbir
yerinde sadece kadınlara verildiği belirtilmemektedir. Boşanma ile
refah seviyesi bozulacak olan taraf, evliliğin bitimiyle kusursuz
ya da daha az kusurlu ise yoksulluk nafakası almaya hak
kazanmaktadır. Ülkemizde kadınların eğitim düzeyini tamamlaması ve
istihdam oranının erkeklerden daha düşük olması nedeniyle yoksulluk
nafakasını almaya daha çok kadınlar hak sağlamaktadır. Süresiz
denilmesinin nedeni ise ne zaman sona ereceğinin kesin olmamasından
kaynaklıdır ve şartların oluşmaması halinde nafaka sona
ermeyecektir. Nafaka alacaklısının evli gibi birisiyle yaşaması,
evlenmesi, işe girmesi, ölümü halinde sona erecektir” dedi.
“Nafakanın evlilik süresi ile orantılı olmasını doğru
bulmuyorum”
Nafakaya getirilen yenilikleri değerlendiren Çınar, “Yürürlükte
olan yoksulluk nafakasında, ne zaman sona ereceği tam olarak
bilinmediğinden bu belirsizlik ortadan kaldırılarak süreye tabi
tutulacağı konuşuluyor. Yeni yargı paketi ile nafakanın evlilik
süresiyle doğru orantılı olacağı, evliliği ne kadar sürüyorsa ancak
o kadar süreyle nafaka alabileceği söylenmektedir. Genç yaşta
boşandıktan sonra yoksulluk nafakası alan eski eş, şartları
oluşmadığı müddetçe yoksulluk nafakası almaya devam edecektir.
Ancak yeni kanun ile belli süreye tabi olacağı, kısa süren
evliliklerde kısa süreliğine yoksulluk nafakası alacağı
konuşulmaktadır. Şu anda yürürlükteki süresiz nafaka uygulamasını
doğru bulmadığım gibi yeni düzenlemedeki nafakanın evlilik süresi
ile doğru orantılı olmasını da doğru bulmuyorum. Kaldırılsın veya
kaldırılmasın dışında bir öneri, tavsiye, farklı fikrin sunulduğunu
hiç görmedim. Nafakadaki kriter, boşanma ile yoksulluğa düşecek
olan tarafın; mesleği var mı, çocuk ya da bakmakla yükümlü olduğu
biri ya da birileri var mı, yaşının kaç olduğu, boşanma sonrasında
dul aylığı almaya hak kazanacak mı, miras ya da gayrimenkul kirası
alıyor mu, kirada mı oturuyor, bankalarında birikim var mı, işe
neden girmediği, daha önce çalışıp çalışmadığı, eğitim düzeyini
tamamladı mı gibi tüm kriterleri değerlendirmeli ve bu kriterlere
göre bir nafaka takdiri uygun görülmelidir. Ne yazık ki sadece
evlilik süresi kriter olarak belirlenmemelidir” ifadelerini
kullandı.
“Boşanma davalarında arabuluculuk zorunlu
olacak”
Boşanma davalarında arabuluculuk getirilmesi ilgili de bilgiler
veren Çınar, “Dava açmadan önce ya da dava açıldıktan sonra
uyuşmazlıkların hızlı ve kesin bir şekilde çözülmesi amacıyla
arabulucu sıfatıyla üçüncü kişinin tarafları orta noktada
buluşturması amacı taşımaktadır. Arabulucular; hukuk fakültesi
mezunu, en az 5 yıllık kıdeme sahip, arabuluculuk eğitimi almış ve
arabuluculuk sınavında belli derece yapanlardır. Şu anda ticari
davalarda ve iş hukukunda zorunlu arabuluculuk bulunmaktadır. Şimdi
boşanma davalarında arabuluculuğun zorunluluk olarak getirileceği
gündemde. Aslında 2016 yılında da gündeme alınmış; ancak fazla
tepki nedeniyle arabuluculuk çalışması rafa kaldırılmıştı. Tam 6
sene sonra, boşanma davalarının uzun sürmesi nedeniyle arabuluculuk
ile dosyaların bir an evvel bitirilmesi amaçlanarak tekrardan
gündeme getirildi. Boşanma davası açmadan önce ya da sonra,
taraflar arasındaki husumetin artık arabuluculukla kısa sürede
çözümlenmesi amaçlanmaktadır. Şiddet olan dosyalarda arabuluculuk
zorunlu olmayacak, şiddet olmayan dosyalarda ise arabuluculuk
zorunlu olacak denilmektedir” dedi.
“Arabuluculuk boşanma davalarında söz konusu
edilmemeli”
Avukat Serpil Çınar arabuluculuğun, boşanma davaları için uygun
olmadığını da sözlerine ekleyerek “Şiddet olması halinde
arabuluculuk olmayacak deniliyor; işte yanlış burada başlıyor.
Şiddetin hukuki tanımı yalnızca fiziksel değildir. 6284 Sayılı
Kanun ile şiddet tanımı yapılmış ve sadece fiziksel değil
psikolojik, ekonomik ve cinsel açıdan verilen zararın da şiddet
olduğu belirtilmiştir. Fiziksel şiddet olmayan evlilikler vardır;
fakat ‘şiddet’ olmayan evlilik yoktur. Bu kadar net ve kesin olarak
söyleyebilirim ki; şiddetin hangi türü olursa olsun her evlilikte
dokunmadan da olsa sözlü de olsa şiddet vardır ve arabuluculuk
uygun değildir. Ayrıca bir anlığına şiddetin sadece fiziksel
olduğunu varsaydığımızda her mağdur eş, darp raporu almaya cesaret
edemiyor. Cesaret edememesinin de çok sebebi var. Eşinden korkması,
ailesinin desteği olmadığı için gidecek evinin olmaması, manipüle
edilmesi, eşinin bir gün düzeleceğine dair umut taşıması gibi
Kısacası pratikte arabuluculukta, hangi evlilik için uygun hangisi
için değil ayrımı dahi yapılamayacaktır. Diğer bir sıkıntı ise;
zaten çekişmeli olan tarafların uyuşmazlığı yargı öncesinde de bir
hakem ile çözülemeyecektir. Eşler zaten anlaşıyor olsaydı çekişmeli
değil, anlaşmalı boşanmayı tercih ederek tek celsede sona
erdirebilecektir. Aynı evde birbirlerine dahi tahammül edemeyen,
ailelerin ya da arkadaşlarının araya girmesi ile aralarındaki
problemi sonlandıramayan çiftleri arabuluculuk ofisinde karşılıklı
görüşmeye alınması mantık dışıdır. Kaldı ki; evlilikte diğer eşin
hakkını vermek istemediğinden uyuşmazlıklar zaten arşa çıkıyor.
Özellikle evlilik içerisinde yaşanılan problemler sebebiyle o
aşamada sağlıklı düşünemeyen eş ya da eşlerden birisi bir an evvel
bitirmek amacıyla haklarından feragat edebilecek, sonlandırmaya
elverişli zihne sahip olduğundan ileride pişmanlığına sebep
olacaktır. Uzun yıllardır boşanma davaları devam eden ya da bu
sürece yaklaşan kişilerin birebir psikolojilerine şahit olduğumdan
sağlıklı olmayacağını, arabuluculuğun boşanma davalarında söz
konusu edilmemesi gerektiği kanaatindeyim” diye konuştu.
“Yeni düzenlemeyle çekişmeli boşanma davalarının kısa
sürmesi amaçlanmakta”
Boşanmalarda iki dava türü olduğunu hatırlatan Serpil Çınar, “Bu
davalar anlaşmalı ve çekişmeli olarak ikiye ayrılır. Anlaşmalı 1-
1,5 ay sürer iken çekişmeli boşanma davası büyük şehirlerde en az 2
sene sürmektedir. Kısa sürede sona ermemesinin birçok nedeni var;
usul gereği dilekçeler aşaması, delillerin incelenmesi aşaması olan
tahkikat aşaması gibi tamamlanması gereken süreçler vardır. Şimdi
yeni gelen düzenleme ile çekişmeli boşanma davalarının kısa sürmesi
amaçlanmaktadır. Mahkeme tarafından boşanma kararı verilecek; fakat
boşanmaya bağlı fer’i unsurlar olan tazminat, nafaka, velayet
hususlarına dair yargılamanın devam edeceği yönündedir” şeklinde
konuştu.
Yeni gelecek düzenlemeyle ilgili yorumlarını da dile getiren Avukat
Serpil Çınar, “6. Yargı Paketi ile gelmesi planlanan bu
düzenlemenin detayları konusunda henüz bir açıklama gelmedi.
Kanaatimce iki taraf da boşanmak istiyor ise hakim, evliliğin sona
ermesi yönünde karar verecek ve diğer konular devam edecektir.
Boşanma kararının verilmesi 2 ya da 3 seneyi buluyor, bu süreçte
yine de eşlerin birbirlerine olan sadakat sorumluluğu da devam
etmektedir. Çekişmeli boşanma, kişinin medeni halini yıllar boyu
durdurmaktadır. En az 2-3 yıl, eşlerin evliliğinin bitip
bitmediğine dair karar verilemiyor. Bu sebeple yeni düzenleme ile
boşanmaya bağlı olan konular, boşanma kararının kesinleştirilmesi
sonrası devam edecek. Şu anda boşanmaya bağlı olan mal paylaşımı
davaları da boşanma kararının kesinleşmesi sonrasında
görülmektedir. Tıpkı mal paylaşımı davalarında olduğu gibi velayet,
nafaka, tazminat hususu boşanma kararının kesinleşmesi ile devam
edecek. Bu konuda tam bir detay paylaşılmadığından görüşümü net
olarak belirtemiyorum. Sadece kesin olarak bu uygulamanın yürürlüğe
girmesi ile boşanma davalarında ciddi bir artış olacağını
söyleyebilirim. Çünkü birçok evli çift, evliliğinde mutsuz olsa da
boşanma davalarının uzun sürmesi nedeniyle bu adımı atamıyor ama
kadınların çoğunun açılan boşanma davaları ile zor duruma
sokulacağı kanaatindeyim” dedi.