Yeni yargı ile kayyumda yeni döneme girildi!
Abone olYargıtay ve Danıştay’ı yeniden yapılandıran yasayla kayyumların yetkilerini genişleten ve yargılanmalarının önüne geçen iki önemli değişikliğe gidildi.
Sadece şirketler değil ortaklık pay ya da menkul kıymetleri de
artık kayyumun yönetiminde olacak. Kayyumlar, genişleyen bu
yetkilerini de “yönetim organları” yetkisini de kullanarak bir
alamda tam patron konumuna gelecekler.
Düzenlemenin eski ve yeni hali şöyle:
XCMK 133/1- KAYYUMUN YETKİSİ ESKİ YASA: Suçun bir şirketin faaliyeti çerçevesinde işlenmekte olduğu hususunda kuvvetli şüphe sebeplerinin varlığı ve maddi gerçeğin ortaya çıkarılabilmesi için gerekli olması halinde; soruşturma ve kovuşturma sürecinde, hâkim veya mahkeme, şirket işlerinin yürütülmesiyle ilgili olarak kayyum atayabiliyordu.
YENİ YASA: Kayyumun yetki alanı genişletildi. Tek bir cümlelik değişiklikle, şirketlerin ortaklık ya da menkul kıymetlerinin yönetimi de kayyumlara verildi. Bunun için CMK 133/1’e, “ya da yönetim organının yetkileri ile birlikte ortaklık payları veya menkul kıymetler idare yetkilerinin” ifadesi eklendi. Böylece kayyumlar sadece atandıkları şirketlerde değil uzantılarında da yetkilendirilmiş oldular. Adalet Komisyonu’nda bu maddeye, “yönetim organlarının yetkileri ile” ifadesi de eklenerek yetki daha da genişledi. Artık kayyumların atandıkları şirketleri “patron” yetkileriyle yönetebilecekleri belirtiliyor.
CMK 133/3 KAYYUMA YARGI ZIRHI ESKİ YASA:
İlgililer, atanan kayyumun işlemlerine karşı, görevli mahkemeye
22.11.2001 tarihli ve 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu ve 29.6.1956
tarihli ve 6762 sayılı Türk Ticaret Kanunu hükümlerine göre
başvurabiliyorlardı. Buna göre kayyumlar, iş ve eylemleri nedeniyle
sorumsuz sayılmıyorlar ve yargı denetimine tabi tutuluyorlardı.
YENİ YASA: “Bu madde uyarınca atanan kayyımların görevleriyle ilgili İş ve işlemlerinden dolayı tazminat davaları, 142 ila 144 üncü maddeler uyarınca Devlet aleyhine açılır. Devlet, ödediği tazminattan dolayı görevinin gereklerine aykırı hareket etmek suretiyle görevini kötüye kullanan kayyımlara bir yıl içinde rücu eder” hükmü getirildi. Bu hükümle getirilen “yargı zırhı” kayyumları, iş ve eylemleri nedeniyle karşılaşabilecekleri dava baskısından kurtarmayı amaçlıyor.
TASARI: Meclis’e sunulduğunda kayyum atamayı gerektiren suçların kapsamı büyük ölçüde genişletiliyordu. Tasarıda, Türk Ceza Kanunundaki (TCK) terör ve anayasal düzene karşı olan 9 suçun yanı sıra Sermaye Piyasası Kanunu’nun (SPK) 110. maddesindeki, “güveni kötüye kullanma ve sahtecilik” suçu da kayyum atanacak alanlar listesine eklenmişti. Ancak muhalefetin yanı sıra iş dünyasından da itirazlar gelince bu değişiklikten son anda vazgeçildi. Buna ilişkin ifadeler Adalet Komisyonu’ndaki görüşmeleri sırasında iktidar partisinin verdiği bir önergeyle metinden çıkarıldı.