HATAY’ın karşısında bulunan Suriye Türkmen Dağı’ndaki Türkmenler, ellerindeki köyleri koruyabilmek için mücadele veriyor. Soçi mutabakatının ardından ağır silahlarını cephe hattından çıkaran ancak rejimin saldırılarının sürdüğünü ifade eden Türkmenler, tek umutlarının Türkiye olduğunu ifade ederek, "Bizi unutmayın" çağrısı yapıyor. Rejim birliklerinin konuşlandığı alanlara bir kilometre mesafede bulunan Türkmenler, saldırılara karşı 24 saat nöbet tutuyor. YEni tüneller açıp savunma hatlarını güçlendiriyorlar... Suriye’nin sahil kenti Lazkiye kuzeyinde yer alan Bayırbucak bölgesinde yaşayan Türkmenler, rejim ve diğer terör gruplarının hedefinde ellerindeki köyleri koruyabilmenin mücadelesini sürdürüyor. Türkmen Dağı bölgesinde geçmişte 80 civarında köy ve mezrada yaşayan 260 bini aşkın Türkmen, iç savaşın ardından Rusya, Esad rejimi ve destekçilerinin havadan ve karadan saldırılarının ardından göç etmek zorunda kaldı. 2016 yılında yoğun saldırıların ardından Türkmenlerin ellerindeki birçok köy zorunlu çekilme nedeniyle rejim kontrolüne girdi. 2 yılı aşkın süredir sık ormanlık araziye sahip Türkmen Dağı’nın zirvesindeki hakim noktalara konuşlanan ve geçiş güzergahlarında kontrol noktaları oluşturan Türkmenler, bu yöntemle hem olası saldırıları püskürtüyor, hem de ellerinde kalan köylerde güvenliği sağlıyor. Havadan saldırılar karşısında dağda yaptıkları tünel ve sığınaklara girerek korunan Türkmenler, rejimin karadan saldırılarını da anında karşılık vererek engelliyor. YENİ TÜNELLER AÇILDI, SAVUNMA HATLARI GÜÇLENDİRİLDİ... Rejim birliklerinin konuşlandığı alanlara bir kilometre mesafede bulunan Türkmenler, saldırılara karşı 24 saat nöbet tutuyor. Burada rejim tarafındaki hareketliliği adım adım takip eden Türkmenler, saldırı durumunda telsizlerle uyarılar yaparak köylerdeki sivilleri güvenli bölgelere yönlendiriyor ve takviye askerlerle cephe hattında savunma pozisyonu alıyor. İdlib süreciyle başlayan gergin ortamın Soçi’de yapılan zirvede varılan mutabakat ile iyimser bir havaya dönüşmesi Türkmen Dağı’ndaki Türkmenleri de umutlandırdı. Türkiye’nin çağrısının ardından ellerindeki ağır silahları cephe hattından çıkaran Türkmenler, bu dönemde rejimin yaptığı saldırıları da hafif silahları ile püskürtmeye çalıştı. Son günlerde duran saldırıların tekrarlanmamasının en büyük umutları olduğunu dile getiren Türkmenler, bu süreci lehlerine değerlendirmek için kolları sıvadı. Türkmen Dağı’nda kontrolü elinde bulunduran Türkmenlerin oluşturduğu 2’nci Sahil Tümeni, mutabakat sürecinde varılan ateşkes döneminde mevcut askerlerin daha da gelişmesi ve bünyelerine yeni katılacak askerlerin eğitimi ile değerlendirmek istiyor. Türkmenler, ormanlık bölgede oluşturdukları alanda askerleri her türlü silahı kullanabilme ve zorlu coğrafi koşullarda seri hareket edebilme konusunda eğitiyor. Türkmenler ayrıca bu dönemde mevcut kontrol ve gözetleme noktalarını güçlendirip, yeni noktalar oluşturmayı ve olası hava saldırılarına karşı Türkmen Dağı’nın farklı noktalarına tünel ve sığınaklar inşa etmeyi hedefliyor. 'TÜRKİYE BİZİ UNUTMASIN'... Türkmen Dağı’nda ateşkes dönemini eğitim, cepheleri güçlendirme ve tünel inşası ile geçiren Türkmenler, isteklerinin tek umutları olan Türkiye’nin kendilerini unutmaması olarak ifade ediyor. Rejim ve Rus bombardımanı sırasında Türkiye gündeminde sıkça konuşulduklarını ancak son dönemde Türkmen Dağı ve kendilerinin unutulduğunu anlatan Türkmenler Türkiye'ye şu çağrıyı yapıyor: "Şu anda mutabakat sağlandı ve ateşkes başladı. Rejim her ne kadar bu ateşkese uymasa da biz Türkiye’nin isteğiyle harfiyen uyduk. Rejim ağır silahlarını vermedi ama biz teslim ettik. Şu anda saldırı olursa rejimin tankına biz hafif silahlarla karşılık vereceğiz. Zaten rejim sürekli olarak her platformda bize yönelik tehdidini sürdürüyor." "Biz ise Türkiye’nin dediğini yapmaya devam edeceğiz. Ancak 2014 yılındaki bombardıman sonrasında bazı bölgeleri kaybedince gündemden düştük. Bizim önce Allah sonra Türkiye’den başka güvencemiz yok. Biz şu anda kendimizi unutulmuş gibi görüyoruz. Ama burada saldırı, bombardıman ve çektiğimiz acılar devam ediyor. Bu nedenle Türkiye’nin buraya daha sıcak bakmasını ve bizi sahipsiz bırakmayıp unutmamasını istiyoruz."