Yeni TCK'da hiç bir ilerleme yok
Abone olİsmet Berkan, yeni TCK'nın hala gazetecilerin aleyhine olmasından şikayet etti. Berkan, hükümetin böyle davranmasının altında yatan gerekçeyi yazdı.
İsmet Berkan, yeni TCK'nın basına getirdiği kısıtlamalarda
hiç bir düzelme olmadığını yazdı. Berkan, bu
durumuolarak değerlendirdi.
YAZI: İsmet BERKAN
KAYNAK:
Hükümetin Türk Ceza Kanunu'nda haber yazan ya da görüş açıklayan gazetecilere hapis cezaları öngören maddeleri değiştirmek için hiçbir girişimde bulunmamasının nedeni ne olabilir?
İki gündür bu soruya cevap verme bahanesiyle anlatılan komplo teorilerini dinliyorum.
Hükümetin niyetini ve bu maddeleri değiştirmeme ısrarının arkasında yatanları bilemem, bu konuda tahminler yürütmeye de niyetim yok. Ama bir şeyi biliyorum: Gazetecileri hapse atan bu maddeler yüzünden yakın gelecekte Türkiye'nin başı ciddi belaya girecek.
Aslında bir gazetecinin hapse girmesine bile gerek yok. Bir gazeteci,
hapis tehdidiyle mahkeme karşısına çıktığı gün başlayacak dış baskılar.
Avrupa Birliği'nin Türkiye ile müzakereleri dondurmasını önerecek baskı yapanlar. Bu öneri bir kez haber ajanslarına düştü mü, o zaman Türkiye'de borsa endeksi inecek, faizler çıkacak. Hadi bunlar önemli değil, esas önemlisi içerideki AB karşıtları birdenbire yeniden anti-emperyalist ve bağımsızlıkçı sahte söylemlerle ortaya çıkacak.
Ve biliyor musunuz, belki de AB gerçekten Türkiye ile müzakereleri askıya alacak.
Çünkü, esasen bu TCK, Türkiye'nin yıllardır kör topal sürdürmeye çalıştığı, bu hükümetin ise son iki yılda müthiş bir gayretle tamamladığı demokratik reformların geri döndürülmesi demek.
Türkiye ile Avrupa arasında 1994 yılından beri temel mesele gazetecileri ve yazarları hapse atıp atmamakla ilgili. Bizim hükümetlerimiz, belli şartlarda yazı yazan, konuşma yapan insanları 'sakıncalı düşüncelerinden'
ötürü hapse atmak istiyor. Avrupa ise 'Hayır' diyor, 'Salt düşünce açıkladı diye kimseyi hapse atamazsınız ama düşünce açıklayarak insanları şiddete çağıran, şiddeti öven, ırkçılığı, din ayrımını övenleri hapse atabilirsiniz.'
Avrupa ile Türkiye nihayet bir noktaya geldiler ve nihayet ülkemizde düşünce suçu kavramını tarihe karıştırdık. Ama maalesef bu durum o kadar da uzun sürmedi. Bakın yeni TCK'ya... Gazeteciler, yani işi haber yazmak ve yorum yapmak olan kişiler hapisle tehdit ediliyor.
Oysa diyorum ya, haber vermenin, görüş açıklamanın sonucunun hapis olmaması gerek ama burası Türkiye... Kafalar gerçekten hiç değişmiyor burada maalesef.
Daha da vahimi, sadece bir yıl önce ifade özgürlüğünü kısıtlayan 312. maddeyi değiştirirken aslan kesilen kimi siyasetçilerin, kimi hükümet üyelerinin bugün ortada durmakta olan sorunu sanki hiç anlamıyormuş gibi davranmaları.
Hangi devirde ve hangi dünyada yaşadığımızın farkında değiller anlaşılan. Gazeteci hapsetmek şaka değil. Hapseden, sonuçlarına da katlanır.
İsmet Berkan Arşivi - Diger Yazarlar
YAZI: İsmet BERKAN
KAYNAK:
Hükümetin Türk Ceza Kanunu'nda haber yazan ya da görüş açıklayan gazetecilere hapis cezaları öngören maddeleri değiştirmek için hiçbir girişimde bulunmamasının nedeni ne olabilir?
İki gündür bu soruya cevap verme bahanesiyle anlatılan komplo teorilerini dinliyorum.
Hükümetin niyetini ve bu maddeleri değiştirmeme ısrarının arkasında yatanları bilemem, bu konuda tahminler yürütmeye de niyetim yok. Ama bir şeyi biliyorum: Gazetecileri hapse atan bu maddeler yüzünden yakın gelecekte Türkiye'nin başı ciddi belaya girecek.
Aslında bir gazetecinin hapse girmesine bile gerek yok. Bir gazeteci,
hapis tehdidiyle mahkeme karşısına çıktığı gün başlayacak dış baskılar.
Avrupa Birliği'nin Türkiye ile müzakereleri dondurmasını önerecek baskı yapanlar. Bu öneri bir kez haber ajanslarına düştü mü, o zaman Türkiye'de borsa endeksi inecek, faizler çıkacak. Hadi bunlar önemli değil, esas önemlisi içerideki AB karşıtları birdenbire yeniden anti-emperyalist ve bağımsızlıkçı sahte söylemlerle ortaya çıkacak.
Ve biliyor musunuz, belki de AB gerçekten Türkiye ile müzakereleri askıya alacak.
Çünkü, esasen bu TCK, Türkiye'nin yıllardır kör topal sürdürmeye çalıştığı, bu hükümetin ise son iki yılda müthiş bir gayretle tamamladığı demokratik reformların geri döndürülmesi demek.
Türkiye ile Avrupa arasında 1994 yılından beri temel mesele gazetecileri ve yazarları hapse atıp atmamakla ilgili. Bizim hükümetlerimiz, belli şartlarda yazı yazan, konuşma yapan insanları 'sakıncalı düşüncelerinden'
ötürü hapse atmak istiyor. Avrupa ise 'Hayır' diyor, 'Salt düşünce açıkladı diye kimseyi hapse atamazsınız ama düşünce açıklayarak insanları şiddete çağıran, şiddeti öven, ırkçılığı, din ayrımını övenleri hapse atabilirsiniz.'
Avrupa ile Türkiye nihayet bir noktaya geldiler ve nihayet ülkemizde düşünce suçu kavramını tarihe karıştırdık. Ama maalesef bu durum o kadar da uzun sürmedi. Bakın yeni TCK'ya... Gazeteciler, yani işi haber yazmak ve yorum yapmak olan kişiler hapisle tehdit ediliyor.
Oysa diyorum ya, haber vermenin, görüş açıklamanın sonucunun hapis olmaması gerek ama burası Türkiye... Kafalar gerçekten hiç değişmiyor burada maalesef.
Daha da vahimi, sadece bir yıl önce ifade özgürlüğünü kısıtlayan 312. maddeyi değiştirirken aslan kesilen kimi siyasetçilerin, kimi hükümet üyelerinin bugün ortada durmakta olan sorunu sanki hiç anlamıyormuş gibi davranmaları.
Hangi devirde ve hangi dünyada yaşadığımızın farkında değiller anlaşılan. Gazeteci hapsetmek şaka değil. Hapseden, sonuçlarına da katlanır.
İsmet Berkan Arşivi - Diger Yazarlar