Yeni TCK, bir çok şeyi silecek
Abone olYeni TCK'dan dolayı Başbakan Erdoğan'a olan tepkiler sürüyor. Mehmet Barlas'a göre yeni düzenleme çok şey götürecek. Barlas, Başbakan'ı kıyasıya eleştirdi.
Mehmet Barlas, başlıklı yazısında Yeni TCK'dan dolayı Başbakan
Recep Tayyip Erdoğan'ı kıyasıya eleştirdi.
Acaba "Çifte Standartlar Enstitüsü"nden sonra, bir de "İşleri
Çığırından Çıkarma Enstitüsü"mü kuruldu sosyopatik dünyamızda? Ya
da masallardaki tekerlemenin gerçek hayata uyarlanmasını sağlayacak
bir proje mi başlatıldı?
Az gittik, uz gittik, dere tepe düz gittik. Dönüp arkamıza bakınca
ne görelim. Meğer bir arpa boyu yol gitmişiz!
Şu anda Başbakan Erdoğan'ın başta medya olmak üzere çeşitli
kesimlere dönük suçlamalarının benzerlerini, geçmiş ve tükenmiş
iktidarlardan da, askeri rejim sözcülerinden de binlerce defa
duymadık mı? 27 Mayıs'ta, 12 Mart'ta, 12 Eylül'de ve 28 Şubat'ta
da, "Birileri düğmeye bastı" veya "Bizi dış dünyaya jurnalliyorlar"
benzeri cümleler havada uçuşmuyor muydu?
Eski Yeşilçam'a ait bir öykü vardır.
Bir yazar, elindeki senaryoyu, film yapımcısına getirir. Yapımcı
"Şu anda bende bekleyen belki bin tane senaryo var" deyince, yazar
itiraz eder, anlatır:
- Benim senaryom bundan öncekilerden çok farklı. Zengin
fabrikatörün yakışıklı oğlu, fakir ama güzel işçi kıza aşık oluyor.
Ama zengin baba, oğlunu komşu fabrikanın sahibinin kızı ile
nişanlıyor. Fabrikatörün oğlundan gebe kalan ve bir kız çocuk
doğuran işçi kız, bunu duyunca intihar ediyor. Komşu fabrikanın
sahibinin kızı ile evlendirilen yakışıklı gencin de bu evlilikten
bir oğlu oluyor. Aradan yıllar geçiyor. Bebekler büyüyor ve
birbirleri ile tanışıp, birbirlerine aşık oluyorlar.
Sonra babalarının bir olduğunu yani kardeş olduklarını öğrenince,
el ele tutuşup uçurumdan atlayıp intihar ediyorlar.
Senaryonun özetini duyan yapımcı yazarı azarlamış:
- Elimdeki bütün senaryolar bu anlattığınla aynı içerikte. Hani
senin senaryon bundan öncekilerden çok farklıydı?
Bunun üzerine yazar, müstehzi müstehzi gülüp, terslemiş
yapımcıyı:
- Tabii farklı. Benim senaryom ayda geçiyor.
Siz de merak etmiyor musunuz?
AB'den 17 Aralık'ta müzakere tarihi aldıktan sonra, Başbakan Tayyip
Erdoğan'ın vücut kimyası mı değişti? Avrupalılık senaryosunu
bırakıp, yine eski Yeşilçam'a mı dönmeye karar verdi? Çevresinde
"Yanlış yapıyorsunuz. Gerginlik iktidarlara yaramaz" diyen bir tane
danışmanı yok mu?
Mümkün olsa "Durdurun dünyayı, inecek var" diye Broadway
müzikalindeki gibi bağıracağız.
Ama bütün bunları yazmanın faydası yok. Çünkü Erdoğan artık gazete
okumuyor.
Zamanında Muhafazakar Winston Churchill, rakibi İşçi Partisi lideri
Clement Atlee için, "O kuzu postuna bürünmüş bir kuzudur"
demişti.
Bizdekiler ise hep kurt postuna bürünmüş kurt olmayı yeğ
tutuyorlar.
Gazeteleri okumak yerine, onları masaldaki "Kırmızı Şapkalı Kız"ın
yerine koyup, yemek istiyorlar.
Uzun lafın kısası... Şu anda Başbakan Erdoğan'ın aşırı tepkisel
söylemlerinin ne iç ne dış politikaya, ne de ekonomiye olumlu bir
katkısı bulunabilir.
Siyaset kırmak değil yapıştırmak üzerinde kurulu olması gereken bir
meslektir.
Toplumda farklılıkları vurgulayıp, aynı görüşte olmayanları
kamplaştırmak kolaydır. Bu zaten oldum olası Türk siyasetinde böyle
yapılıyor.
Hüner farklı görüşlere ve eleştirilere karşı hoşgörülü
olmaktır.
YAZI:Mehmet BARLAS
SABAH