Yeni salgın hastalıklar kapıda
Abone olKüresel ısınma sadece iklimi değiştirmeyecek. Bozulan ekolojik sistem sağlığımızı da vuracak. Bakteri türleri daha uzun ömürlü olacak. Bu yeni salgının habercisi demek.
Bulutlarda saklanan ve damar tıkanıklığı, böbrek taşı gibi
hastalıklara neden olan nanobakteriler, küresel ısınmayla daha uzun
ömürlü olacak. Uzmanlar nanobakterilerin neden olduğu hastalıkların
salgın halini alabileceğini vurguluyor. Bilinen bakterilerin 100’de
biri büyüklüğündeki nanobakteriler böbrek taşı, kalp hastalığı ve
rahim kanseri gibi bazı hastalıkların tetikleyicisi sayılıyor.
Bilim insanları, atmosferde bulutlarda yaşayan nanobakterilerin
küresel ısınmayla daha uzun ömürlü olacağı ve bu hastalıkların
oluşumuna etkilerinin artacağını öne sürüyor. Ulm Üniversitesi’nden
Andrei Sommer ve Cardiff Üniversitesi’nden N. Chandra
Wickramasinghe’nin ortaya attığı teze göre, nanobakteriler önce
insan bedeninde oluşuyor, insandan havaya karışıyor ve sonra
yeniden insanlar tarafından alınıyor. Bilim insanları Journal of
Proteome Research dergisinde yayımladıkları makalede nanobakterinin
atmosferde varlığını sürdüğünü kanıtladıklarını ifade etti.
NANOBAKTERİYİ BULUTLAR BARINDIRIYOR Sommer ve Wickramasinghe
makalelerine yazdıkları giriş yazısında şu ifadeyi kullandı:
“Küresel ısınma aynı zamanda troposfer tabakasının da ısınmasına
neden oluyor. Bulutlar kalınlaşarak daha uzun ömürlü hale geliyor
ve bu da bulutların nanobakterileri barındırma potansiyelini
artırıyor. Bu süreç, atmosferdeki nanobakterilere bağlı
hastalıklarda artış nedeni olarak öngörülebilir.” Bilim ekibi
Hindistan’ın Hayderabad kenti semalarında yaptıkları deneyde, özel
bir balonla kentin atmosferinden hava numuneleri toplayarak,
laboratuvarda inceledi. Havadan toplanan nanobakteri partikülleri
ile insanda bulunan nanobakteriler arasında yapılan
karşılaştırmada, iki tip arasında 7 anahtar kategoride benzerlik
çıktı. Araştırmacılar bunu, insanların havadan aldıkları
nanobakterilerden enfekte oldukları şeklinde yorumlanabileceğini
savunuyor. NANOBAKTERİLER NEREDEN GELİYOR? Nanobakterilerin
kaynağının ne olduğu sorusu ise ayrı bir tartışma konusu. Dr.
Sommer, nanobakterilerin insanların idrarlarından havaya
karıştığını öne sürüyor. Bu teze göre, idrar kanalizasyona
karışınca atık sularla birlikte buharlaşıyor ve varlığını havada
sürdürüyor. Atmosfere bir kez çıktıktan sonra ise, nanobakteriler
yeryüzüne ıslak veya kuru olarak iki türlü iniş yapabiliyor.
Nanobakteriler kuru halde yerçekimiyle yeryüzüne geri dönüş
yapıyor. Nanobakteri bulutların arasında ıslak halde ise daha uzun
süre yaşıyor. Kuru halde tehlike arzetmediği düşünülen
nanobakterilerin asıl tehlikesi ıslak halde, yağmur damlalarıyla
yeryüzüne düşmesi, zira bu durumda nanobakteriler hala ‘canlı’
sayılıyor. NANOBAKTERİ NEDİR? Atmosferde bulunan, nefes yoluyla
veya içme sularına karışarak bulaşan nanobakterilerin nasıl bir
yaşam formu olduğu başlı başına bir soru işareti. Nanobakterileri
ilk olarak 1988 yılında Fin biyokimyacı Olavi Kajander hücre
araştırmaları sırasında tesadüfen farketmişti. Ölü hücrelerde
keşfedilen nanobakterilerin normal bakterinin 100’de biri
büyüklüğünde olduğu saptandı. Bunların yeni bir yaşam formu
olduğuna kanaat getiren Kajander, ‘nanobakteri’ olarak adlandırdığı
bu araştırmasıyla mikrobiyoloji alanında önemli bir tartışmayı da
başlatmış oldu. Nanobakterilerin bir kristal parçacığı olup
olmadığı da mikrobiyoloji alanında önemli tartışma konularından
biri. Bilim dünyası 20 ila 200 nanometre arasında çapa sahip
canlıların ayakta kalmayı başaramayacağını kabul ediyor. Ancak
nanobakteriler, başta ısı olmak üzere bakterileri yok eden bir çok
dış etkene karşı yüksek direnç gösteriyor. BÖBREK TAŞI VE RAHİM
KANSERİ Nanobakteriler ile hastalıklar arasındaki bağ ise, Kajander
ve meslektaşı Neva Çiftçioğlu tarafından 1998’de ortaya atıldı.
Elektron mikroskobunda yapılan incelemeler nanobakterilerin
kendilerine kalsiyum fosfattan bir kabuk ördüğünü gösterdi. Böbrek
taşının da kalsiyum bileşenlerinden müteşekkil olduğu göz önüne
alınarak, nanobakterilerin böbrek taşı oluşumuna etkisi tartışmaya
açıldı. Viyana Üniversitesi uzmanları 2003 yılında rahim kanseri
hastalarından alınan doku numunelerinde nanobakteriyel oluşum
saptaması bu yaşam formunun sanıldığında daha da tehlikeli olduğunu
ortaya koydu ntv-msnbc