Yeni Şafak'ta İslamcıları kızdıracak yazı!
Abone olYeni Şafak'ın aykısı İslamcı yazarlarından Yusuf Kaplan, Kemalizmi ve Türk muhafazakarlarını konu aldığı yazısında çarpıcı bir polemiğin fitilini ataşledi.
GAZETECİLER.COM
- Yeni
Şafak si
yazarı Yusuf Kaplan bugünkü yazısıyla muhafazakar mahallede yeni bir tartışmanın
kapısını araladı. Kaplan, İslami referanslara sahip siyasi
geleneğin Kemalizm karşısında siyasal bir zafer kazanmasına karşı
Kemalizmin "seküler yaşam tarzı" karşısında yenildiğini
söyledi.
İKİ KUŞAK SONRA İSLAM BU ÜLKEDE
AZINLIĞIN DİNİ OLABİLİR
Vesayetçi Kemalist siyasi sistemin çatırdamasına
karşın seküler Kemalist zihniyetin postmodern söylemlerle
eklemlenerek kendisini yeniden ürettiğini kaydeden Yeni
Şafak yazarı "Uyarıyorum:
Eğer bu süreç böyle devam edecek olursa, fazla değil, iki kuşak
sonra, İslâm, bu ülkede azınlıkların dini hâline
gelebilir."diyerek çok tartışılacak bir
iddiada bulundu.
KEMALİZM BİTTİ DİYENLER BİZİ
YANILSAMAYA SÜRÜKLÜYOR
Müslüman kimliğin son yıllarda "muhafazkar"
kimliğe dönüştüğünü vurgulayan Yusuf Kaplan, bu kimlik dönüşümünün
hiç bir sorgulama ve eleştirel bir süreç yaşanmadan gerçekleştiğini
söyledi. Kaplan Kemalizm bitti diye bayram yapanların büyük bir
yanlıgı içinde olduğunu savunduğu yazısında "Türkiye, bir yandan vesayetçi Kemalist siyasî rejimin
tortularından kurtuluyor ama öte yandan da seküler Kemalist
zihniyetin çıkmaz sokağının eşiğine doğru sürükleniyor. Kemalist
rejimin bittiğini söyleyerek bayram yapanlar, bizi büyük bir
yanılsamanın eşiğine fırlattıklarını görebiliyorlar mı
acaba?" diye
sordu.
İşte Kaplan'ın yazısındaki ilgili
bölüm:
KEMALİZM'İN KENDİSİNİ
YENİDEN-ÜRETMESİ
Bunu en çarpıcı şekilde 'Gezi kuşağı' fenomeninde
gözlemliyoruz öncelikle. 'Gezi kuşağı'nın en belirgin özelliği,
Kemalizm'in sekülerleşme projesinin, ayartıcı, sığ postmodern
seküler özgürlük fikriyle buluşmasıdır.
Yaşanan şey, Kemalizm'in sekülerleşme projesinin,
postmodern söylemlerle kendisini yenilemesi, İslâmî kesimleri de
kuşatması, ehlileştirmesi ve kendisine
eklemlemesidir.
Başörtüsünün 'özgürleşmesi', bir açıdan
bakıldığında, önemli bir adımdır. Ama başka bir açıdan
bakıldığındaysa, İslâmî kesimlerin İslâmî iddiaları ve söylemleri
önce aşındırmalarının, sonra da zamanla terketmelerinin başlangıç
noktasıdır.
SEKÜLER KEMALİZM'İN YENİ BAYRAKTARLARI:
MUHAFAZAKÂRLAR
Vesayetçi Kemalist siyasî yapılar yıkıldı; bu
doğru. Ama seküler Kemalist zihniyetin temsilcilerinin ve
sürdürücülerinin bizzat muhafazakârlaşan İslâmî kesimler oldukları
da doğru!
Bunun en ürpertici göstergesi, 'Müslüman'
kimliğinin, 'muhafazakâr' kimliğine hiçbir esaslı eleştiri ve
sorgulama süreci yaşanmadan kolaylıkla dönüşebilmiş
olmasıdır!
Artık bu ülkenin İslâmî kesimleri, kendilerini
'Müslüman' diye değil, 'muhafazakâr' diye tarif
ediyorlar!
LİBERALİZM AKSİYON, MUHAFAZAKÂRLIK
REAKSİYONDUR
Oysa 'muhafazakâr'lık, hem modernleşmenin,
dolayısıyla sekülerleşmenin bir başka adıdır hem de
muhafazakârlaşan İslâmî kesimlerin, daha savunmacı bir noktaya
itilmelerinin zeminidir.
Bu ne demektir biliyor musunuz? Bu,
muhafazakârlaşan İslâmî kesimlerin, toplumun ezici çoğunluğunu
oluştursalar bile, fiilen ve zihnen azınlık konumuna sürüklenmeleri
demektir.
Şöyle ki: Modernliğin de, postmodernliğin de
yegâne merkezî ve itici gücü, liberalizm biçimleridir. Liberalizm,
aksiyon'dur; muhafazakârlık ise reaksiyon. Ama modernliğin /
postmodernliğin içinden geliştirilen sekülerleştirici bir
reaksiyondur muhafazakârlık.
Liberalizm, değişimin ana motorudur;
muhafazakârlık ise, liberalizm ve dolayısıyla sekülerleşme
biçimlerine uyumlanarak liberalizmden onay alma
biçimidir.
Liberaller, toplumda azınlık, muhafazakârlar ise
çoğunluk bile olsalar, liberaller değişimin yönünü, içeriğini ve
omurgasını tayin ederler; muhafazakârlar ise, 'yer kapmak' pahasına
bu değişime boyun eğerler.
İSLÂM, AZINLIKLARIN DİNİ HÂLİNE
GELEBİLİR!