Yeni Şafak ile Sözcü'yü aynı yazıda bitirdi!
Abone olEzgi Başaran Sözcü ve Yeni Şafak üzerinden medyanın fotoğrafını çektiği yazısında çarpıcı eleştirilere imza attı..
GAZETECİLER.COM
Radikal yazarı Ezgi Başaran günün
en çarpıcı medya eleştirisinde hem Sözcü'ye hem
Yeni Şafak'a yüklendi. Yeni
Şafak'ın Chomsky röportajındaki skandal
hatalarını es geçmeyen Ezgi Başaran, Sözcü'nün
lümpen dilini de yerden yere vurdu.
YENİ ŞAFAK TAMAM DA SÖZCÜ ELEŞTİRİSİNE DİKKAT!
Muhalif yazarlar Yeni Şafak ve hükümete yakın
diğer gazetelerin yayınlarını yoğun şekilde eleştirirken
Sözcü için pek söz edilmedi. Ezgi Başaran "yandaş"
medya eleştirisinin yanında Sözcü'nün kullandığı dili ve uslubu da
hedef alarak bu anlamda önemli bir fark yaratmış oldu.
"Ülkenin portresi olan medyanın gezindiği pislik kokan bu yer,
gazeteciliği öleyazdırırken yalancılık otları için mümbit bir örtü
sunar. Bakalım bu örtünün mahsuülü daha ne güzel haberler ne süper
röportajlar okuyacağız." diyerek çarpıcı bir medya fotoğrafı çeken
Başaran şöyle yazdı:
Bir ülkenin hali pür melalini kısa yoldan çözmek için
medyasının nefesini dinleyin, yeter.
Mesela Türkiye’deki gazetelerde haber standartlarına uyan
metin sayısı eser miktardadır fakat şöyle bir göz gezdirdiğinizde
ülkenin hem demokrasi hem kültür hem de insaniyet namına nerede
durduğunu şıp diye anlarsınız.
Ayan beyan olanı özetleyeyim: Medyamızın okuyucusuyla
kurduğu ilişki Şamil Tayyar ile Emin Çölaşan arasında sıkışmış bir
dil ve metotla ilerlemektedir. Aynı siyasi yöneticilerimiz gibi,
gerçeklikle bağını koparmış, bayır aşağı
savrulmaktadır.
* * *
Bir tarafta, irtifası “Camide içki iç, seviş, ayakkabıyla
dolaş, yetmesin; ezan yüzünden imama saldır, sonra ‘diktatörlük
var’ deyip darbeye kalkış! Gezi zekâlılar!” seviyesinde bir anlayış
ve bu anlayışın olduğu gibi bazı 1. sayfalara
yansıması…
Diğer tarafta, ‘Ey Tayyip! Vay Tayyip! Adına Tayyip denen
şahıs…’ mertebesinde cevaplar… Ve bu lümpen dilin, 380 bine varan
ve lümpen olmayan okuyucular tarafınan rağbet
görmesi…
Çünkü bir kısım halkımızın ‘Gezi zekâlılar’, bir kısım
halkımızın da ‘Bana bak Tayyip’ diliyle içinin soğuması, ‘hay
ağzını öpeyim’ diyerek rahatlaması… Ve medyanın bu iki soğuma
türüne hizmet edecek şekilde kendini konumlandırması…
Yazının devamı için