Yeni Osmanlıcılık hayalleriyle...
Abone olTürkiye Barolar Birliği (TBB) Başkanı Metin Feyzioğlu, "Mezhepçi hareketler ve ’yurtta barış, dünyada barış’ ilkesini pasif dış politikalar...
Türkiye Barolar Birliği (TBB) Başkanı Metin Feyzioğlu, "Mezhepçi
hareketler ve ’yurtta barış, dünyada barış’ ilkesini pasif dış
politikalar kabul edilip, yeni Osmanlıcılık hayalleriyle birtakım
adımlar atılması Türkiye’yi çok ciddi sıkıntılara sokmaya
elverişlidir" dedi.
Bir otelde düzenlenen TBB Kadın Komisyonu Üye Toplantısı’na katılan
TBB Başkanı Metin Feyzioğlu, toplantı sonunda gazetecilerin
sorularını cevaplandırdı. Feyzioğlu HSYK ile ilgili sorulan soruya
verdiği cevapta, "Şu anda sistem maalesef yargıyı siyasi iktidara
bağımlı kılıyor. Bunu ifade ettiğimizde, ’Dün de böyleydi’
denilmekte. Dünün yanlışı bugünün yanlışının mazereti olamaz. Bir
an için siyasi parti gözlüklerimizi, şapkalarımızı çıkartıp aynı
kayıkta olduğumuzu, aynı milletin fertleri olduğumuzu hatırlayarak
davranalım ve düşünelim" dedi.
IŞİD’in Türkiye üzerinden beslendiği iddialarıyla ilgili
değerlendirmede bulunan Feyzioğlu, “Tabi umarım öyle bir besleme
durumu yoktur. Ancak Türkiye’nin şu anda çok ciddi mülteci sorunu
var. Mültecilerin içinde ne kadar IŞİD militanı var ve sınırdan ne
kadar rahat gelip, geçiyorlar, çok ciddi spekülasyonlar ve hatta
haberler gelmekte" şeklinde konuştu.
“Ortadoğu çok karışık bir bölge” diyen Feyzioğlu, “Benim
söyleyeceğim, Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluş felsefesi, ’Yurtta
barış, dünyada barıştır’ dır. Biz, ’Yurda barışı’, yeterince
dikkate almazsak, bir felakete doğru sürükleniriz. Ülke içinde
hukuka aykırı getirilen, gösteri yürüyüşü yasakları,
provokatörlere, marjinal bir takım gruplara, suistimal edilebilecek
uygun iklimi yaratıyor. Bu da, bir taraftar mezhepsel, diğer
taraftan da etnik fay hatlarının zorlanması, kırılmasına sebebiyet
veriyor. Barışçıl gösterilerin önünü açtığınızda Türkiye
rahatlayacak. Bu niye Ortadoğu’ya bağlıyorum; diğer taraftan bunun
bir uzantısı Kuzey Irak, Musul ve Kuzey Suriye bölgesindeki
gelişmeler. Buradaki gelişmelerin Türkiye’yi etkilememesi hiç bir
şekilde düşünülemez. Şu an, öncelikli sorunumuz Musul
Konsolosluğumuzdaki görevlilerimizin ve ailelerin ne pahasına
olursa olsun kurtarılmasıdır” diye konuştu.
"Türkiye’de düşünce özgürlüğü, özgür üniversiteler ortadan kalkarsa
eğer korkarım, dış politika üretimi, doğru strateji üretimi de
sıkıntıya girer" diyen Feyzioğlu konuşmasını şu şekilde
sürdürdü:
"Böyle bir sıkıntının içinde yaşadığımızı ifade etmek istiyorum.
Mezhepçi hareketler ve ’yurtta barış, dünyada barış’ ilkesini pasif
dış politikalar kabul edilip, yeni Osmanlıcılık hayalleriyle
birtakım adımlar atılması Türkiye’yi çok ciddi sıkıntılara sokmaya
elverişlidir. Bunun bir iç politika malzemesi yapılmaksızın,
yanlışların doğru tespit edilip, bundan sonra yapılmamasını
sağlamak zorundayız.”
HSYK’NIN YAPISI
HSYK’nın ikiye ayrılması gerektiğini belirten Feyzioğlu, “HSYK’nın
yapısına ilişkin eleştirilerimiz ortadadır. Hakimler Kurulu ve
Savcılar Kurulu diye ikiye ayrılıp tam anlamıyla siyasi iktidardan
bağımsızlığı ve tarafsızlığı sağlanmalıdır. Doğru soru ile başlamak
lazımdır. ’Yargı nasıl bana bağımlı olur?’ diye sorarsanız doğru
cevap veremezsiniz. ’Yargı nasıl bağımsız olur’ diye sorarsanız,
doğru cevaplar verirsiniz. Kopenhag Kriterleri, Avrupa Konseyi ve
Venedik Komisyonu direktifleri ortadadır. Yargı bağımsızlığını,
tarafsızlığı, adil yargılamayı ve savunma hakkına saygıyı gösteren
bir yargı yaratmak hiç de sanıldığı gibi zor değildir. Biz Barolar
Birliği olarak önerimizi masaya koyduk. Maalesef şuana kadar hiçbir
siyasi partiden olumlu ya da olumsuz tepki almadık" açıklamasında
bulundu.
HSYK’NIN 2014 YAZ KARARNAMESİ
HSYK’nın 2014 Yaz Kararnamesi’ne de değinen Feyzioğlu, şunları
söyledi:
"Kararnamenin ayrıntılarını bilmiyorum. 2 bin 200 kişilik bir
kararname. Henüz inceleme imkanım bulunmadı. Türkiye’nin 14 bin
civarında hakim, savcısı, 84 bin avukatı var. Camiaları toptan
suçlamak, lekelemek son derece yanlıştır. Binlerce namuslu, fedakar
hakimimiz, savcımız ve avukatımız var. Birtakım suistimalleri
göstererek camiayı lekelemeyi ben doğru görmüyorum. Yanlışlar
olursa düzeltilir, önemli olan sistemi doğru yapmak. Şu anda sistem
maalesef yargıyı siyasi iktidara bağımlı kılan bir sistem. Bunu
ifade ettiğimizde dün de böyleydi denmekte. Dünün yanlışı bugünün
yanlışının mazereti olamaz. Bir an için siyasi parti
gözlüklerimizi, şapkalarımızı çıkartıp aynı kayıkta olduğumuzu,
aynı milletin ferleri olduğumuzu hatırlayarak davranalım ve
düşünelim."
(İHA)